Meydanı boş bulunca (Faruk Çidem)

AKP’nin 12. Kuruluş yıldönümü etkinlikleri için Bolu’ya gelen AKP genel başkan yardımcısı ve Teşkilat başkanı Ekrem Erdem, gazetelerden okuduğumuz kadarıyla akıllara ziyan açıklamalar yapmış.

12 yıllık bir parti ve sürekli iktidarda… anlat anlat bitmez tabiî ki icraatları, neler yaptığı, neler yapmadığı, kimleri zengin, kimleri fakir bıraktığı vs…

Nicel olarak büyük bir kitlenin karşısında ve de söylediklerinin onda dokuzunun alkışlanacağını bilerek konuşma yapmak her zaman risk taşır. Erdem de bu riski göz ardı etmiş ve olmuş olmamış, yaşanmış yaşanmamış her bir şeyi dökmüş meydana.

Örneğin şöyle başlamış konuşmasına “Yönetilemeyen ülkeyi yönetilebilir hale getirdik.”

Oldukça geniş kullanışmış bir cümle. Ülke nasıl yönetilemiyordu da AKP geldiğinde bu soruna çare buldu. Sanırım söylemek istediği tam olarak şuydu “Türkiye yıllardır vesayetle yönetiliyordu, askerin gölgesi seçilmiş iktidarların her zaman üstündeydi, bakanlıklar, yargı, üniversite yönetimleri, sermaye grupları falan değişik yelpazede kişilerin elindeydi. Bunlar tek elde toplanmalıydı. Biz de bunu başardık, şimdi nereye bakarsanız bizi görürsünüz.”

Burada duralım iki kelam da biz edelim. Birincisi iktidara gelen her hükümet ülkeyi bir şekilde yönetir. İnsanlar iktidarın ülkeyi yönetip yönetememesine değil nasıl yönetip yönetemediğine bakarlar. Haziran ayı, ülkenin yönetim şeklini beğenmedikleri için sokağa dökülen ve hükümeti istifaya çağıran insanlarla doldu taştı. Küçümsenecek bir kalkışma olmadığı, herkesin hesaplarını haziran direnişi sonrası tekrar gözden geçirmesinden anlaşılabiliyordu.

Konuşmasının başında Bolu tüneline falan da değinince alkışı bol aldığından sanırım, “Biz bir kere çalmadık, çaldırmadık. Soymadık, soydurtmadık. Milletten aldık millete verdik” demiş.

Ufak çapta AKP’lileri bir kenara bırakıyorum…

AKP hakkındaki fezlekelerde, görevi kötüye kullanma, sahtecilik, yolsuzluk gibi konularda tam 66 fezleke bulunuyor. İşte o fezlekelerden bazıları:

Abdülkadir Aksu: Özel evrakta sahtecilik, Siyasi Partiler Kanununa muhalefet
İdris Naim Şahin: İhaleye fesat karıştırmak, Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, İhaleye fesat karıştırmak (4 kez), hizmet nedeni ile emniyeti suistimal, güveni kötüye kullanma
Ayhan Sefer Üstün: Müteselsilen görevi kötüye kullanmak
Necdet Ünüvar: Görevde keyfi davranma
Veysel Eroğlu: Görevi kötüye kullanmak, İhtisalen nitelikli zimmet, sahte belge düzenlemek, ihaleye fesat karıştırmak, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasına Dair Yasaya muhalefet
Recep Tayyip Erdoğan: Suçu ve suçluyu övmek, Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, Görevi ihmal
Şaban Dişli: Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama
Mehmet Celal Öztaylan: Görevi kötüye kullanmak
Feyzullah Kıyılık: Görevi ihmal (işyerinin mevzuata aykırı faaliyet göstermesine göz yummak suretiyle çalışanlarının slikozis hastalığına yakalanmasına sebebiyet vermek
Hüseyin Cemal Akın: Görevi kötüye kullanmak
Enver Yılmaz: korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme
Hüseyin Bürge: Görevi ihmal ve kötüye kullanma
Yaşar Kareyel: Zincirleme şekilde kötüye kullanma
Mustafa Öztürk: İhtisalen nitelikli zimmet, sahte belge düzenlemek,ihaleye fesat karıştırmak, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasına Dair Yasaya muhalefet
Ömer Dinçer: İhtisalen nitelikli zimmet, sahte belge düzenlemek,ihaleye fesat karıştırmak, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasına Dair Yasaya muhalefet
Şamil Tayyar: Soruşturmanın gizliliğini ihlal, Yargı görevini yapanı etkileme, gizliliğin ihlali
Hilmi Bilgin: Görevi kötüye kullanmak
Önder Matlı: Biyogüvenlik Kanununa muhalefet (GDO'lu ürünleri ithal, üretme veya çevreye bırakma)
İsmail Safi: Resmi belgede sahtecilik, kaçakçılıkla mücadele yasasına muhalefet
Ali Turan: İmar Kanununa muhalefet (Büyükçekmece Karaağaç mah. Nazım imar plan değişikliğinin yasa ve usule aykırı oluşu)
Sadullah Ergin: Seçim kanununa muhalefet
Mehmet Sarı: Seçim kanununa muhalefet
Soner Aksoy: Basın yoluyla hakaret
Bayram Özçelik: Yayın yolu ile cumhurbaşkanına hakaret
Zeyid Aslan: Kooperatifler Kanuna muhalefet
Mehmet Mehdi Eker: Görevi kötüye kullanmak

Ne ararsanız var maşallah…

Birkaç hatırlatma da il başkanı Ömer Sayın’a yapıp konuyu kapatıyorum.

Ömer Sayın’ın söylediğine göre AKP’nin Ak kadroları ülkeyi 12 yılda ihya etmişler.

AKP li kadroların mal varlıklarına bakınca ülkenin mi yoksa sadece AKP’lilerin mi ihya olduğu ortada.

Bir diğer nokta da Ömer Sayın’ın anısını anlattığı bölüm. “12 yıl önce Ankara Bilkent Otel’de partimizin kuruluş toplantısında olan çok az sayıdaki şanslı insanlardan birisiydim” diyerek söze başlayan Ömer Sayın konuşmasının devamını şöyle getiriyor: “Hakikaten heyecanla beklediğimiz, ismini bilmediğimiz kadrosunun kimlerden oluştuğunu bilmediğimiz ama daha adı konmadan tabelası asılmadan, aziz milletimizin yüreğinde kurulan, yüreğinde büyük bir yer tutan, aydınlığa açık, karanlığa kapalı AK Partimiz o gün büyük bir heyecan, büyük bir umutla kurulmuştu.

Ömer Sayın’ın hevesini kursağında bırakmak istemezdim ama AKP’nin kuruluş heyecanını sizden daha önce hissedenler vardı. Ve ne yazık ki Genel Başkanınız parti kurma kararını ilk olarak sizinle değil ABD’de ilgili kişilerle paylaştı yada ABD’de ilgili kişiler Tayyip Erdoğan’la paylaşımda bulundu.

Nereden çıktı şimdi bu diye soran olursa, onlarca haber ve kaynaktan sadece bir tanesini paylaşabilirim.
“CIA'nın finansörleri arasında olduğu ABD düşünce kuruluşu RAND Corporation'un 1996'daki bir raporunda "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan da Recep Tayyip Erdoğan olmalı” diyor. Ve Tayyip Erdoğan’ın 1996-2002 yılları arasında defalarca ABD’ye gidip kimlerle hangi görüşmeleri yaptığı kendisi tarafından açıklanması için mecliste Umut Oran tarafından sorulmuştu.

Demek ki neymiş?

Meydanı boş bulunca sallamayacakmışsınız…

Demek ki neymiş?

Meydan o kadar da boş değilmiş.