Irak nereye? (M. Deniz Schulze)

Nuri el Maliki’nin geriliminin ekseni yalnız Barzani ile petrol anlaşmazlıkları olarak nitelendirilemez. Irak içerisinde yaşayan Sünni-Arapların ve Suriye’de iç savaşın yarattığı kriz dinamiklerinin vurgulanması gerekmektedir. Var olana ve emperyalizmin var olana dönük planlarına geçmeden önce bu dinamiklere göz atmak gerekiyor.

Maliki ile Sünniler arasındaki gerginlik 2009 yılında Maliki’nin yerel seçimlerde Sünni aşiretleriyle yaptığı anlaşma ile tatlıya bağlanmıştı. Bu anlaşmaya göre Arap aşiretleri Irak petrolleri üzerinde daha fazla söz sahibi olma karşılığında, Maliki’yi Irak’ın önemli kentlerinden olan Basra ve Bağdat’ta destekleyecekti.

Maliki seçildiği dönemde Irak halkının ulusal damarının nabzını tutmayı başarmıştı. 2009 yılında federe bir Irak’ın kabul edilemeyeceğini belirten Maliki, 2011’in Kasım ayında Selahaddin, Enbar, Musul ve Deyola vilayetlerinin kendilerini federasyon ilan etmesinden sonra halkın yurtsever kesimlerine de verdiği sözü tutamamış oldu (1).

Ayrıca Irak Kürtlerinin ve Şiilerin, Sünni Araplar ile federasyon konusunda anlaşamayacaklarının sinyalleri çok önceden verilmişti (2).

Federasyonlu çözümün bugünün Irak’ında mümkün olmadığının en yakın örneği Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlığının konuşuluyor olmasıdır. Ki bugüne kadar “Federe Kürt Bölgesi de facto olarak Bağdat’taki merkezi yönetime kabul ettirilmiş bir yapıydı.” Merkezileşme çabalarıyla Irak’ı bir arada tutmaya çalışan Maliki, “yeni kurulacak bölgelerde yetkilerin paylaşımı(nı- M.D.S ) federal organlarla yapılacak yetki paylaşımı anlaşmasına” dayandırarak bunun önüne geçecektir. Kriz dinamikleri bu nedenle etnik ve mezhepsel olduğu kadar siyasaldır (3).

Emperyalizm kendi eliyle kriz dinamiklerini yaratmamıştır ama “Barzanistan” veya “Arap Baharı” gibi bir gerçekliği göz önüne alırsak (kriz dinamiklerine müdahale edilmiş ve pekiştirilmiş) yönlendirilmeye daha açık hale getirilmiştir.

Yukarıdakilerden yola çıkarsak ilk tespit bu. İkincisi ise Suriye ve İran’a dönük tehditlerle ilgili.

Bütün bir coğrafyaya yayılan taraflaşmanın bugünkü yönü Suriye-İran meseleleri üzerinden yaşanmaktadır. Müslüman Kardeşler, Şii kökenli ve Suriye’de yaşanan olaylara soğuk bakan dahası olayların büyük bir mülteci akınına sebep olmasından korkan Maliki’yi istememektedir. Hatırlandığı üzere Maliki’nin, Müslüman kardeşler destekçisi Eski Başbakan Haşimi hakkında idam kararı çıkartması siyasal kriz, Şii ve Sünni’ler arasındaki mezhepsel gerginlikse “kırılma noktası” olarak adlandırılıyordu.

Yani bombanın pimi zaten önceden çekilmişti. Sürecin Maliki’yi yalnızlaştıran yönünün hızlanması da geçen aylarda yaşandı:

1-22 Aralıkta Irak’ta Şii’lerin yaşadığı yerlere 16 ayrı saldırı yapıldı. Kitlesel protesto gösterileri düzenlendi. Ocak ayının başında bu protesto gösterileri “Irak Baharı!” olarak adlandırılmaya başladı bile.

2-Saldırıların, Maliki’nin 2009 yılındaki seçimlerde en büyük destek aldığı yerlerde başlaması, Maliki’nin buralara düzenlediği askeri operasyonlarla El- Kaide çetelerinden arındırması sonrasında Sünni-Arap aşiretlerin desteğine dayanmaktaydı. Bugün protestoların yine buralarda yaşanması El-Kaide’nin varlığının güçlendiğini gösteriyor.

3- Maliki, politikalarını protesto eden 8 Bakanın resmen istifasının ardından bu bakanlara göreve dönmezlerse yerlerine yeni bakanlar atayacağını belirtti.

4-Maliki, Türkiye’nin Barzani ile kurduğu ilişkiyi kınayan açıklamalar yaptı. Bahçeli’nin uçağını indirtmedi. Türkiye’nin önceki aylarda çıkarttığı açık tezkerenin Maliki’yi uyarma amacı taşıdığını da söyleyebiliriz.

5-Kerkük Arapları’nın genel af talebiyle başlattığı eylemler Irak'ın El-Enbar, Salahaddin, Ninova ve Kerkük kentleri 23 Aralık'tan bu yana devam ediyor.
İşin Suriye’ye dönük tarafı da emperyalistler açısından şöyle değerlendiriliyor olmalı:

-Suriye yalnızlaştırılacaksa Irak hükümeti değiştirilmelidir.

İlk olgunun kanıtları, Müslüman Kardeşler’in Hamas’ı ve AKP kadar suya sabuna dokunmayacağına söz veren Mısır’ın arabuluculuğunda ele geçirilen Filistin’dir. Lübnan’a ise gereken müdahaleler İsrail üzerinden zaten yapılıyor. Tabloda eksik kalan boşluksa AKP eliyle doldurulmak isteniyor. Tabii Kürt muhalefetinin Barzani’ye konsolide edildiği bir ortamda AKP’nin Türkiye içinde yapabilecekleri de hesaba katılıyor.

-Suriye’de PYD’den, PKK’ye uzanan yolda Barzani’siz çözümün gerçekleşemeyeceğini somutlamak gerekmektedir.

İkinci olgunun kanıtları, Suriye’deki çözülmeyi hızlandıracak önde gelen bir aday olan Suriye Kürdistan’ıdır. Suriye’deki çözülmenin ve Türkiye’de AKP’nin önündeki önemli engellerden birinin Kürtler olduğunu düşünürsek 3’lünün neden elini çabuk tuttuğu daha iyi anlaşılacaktır.

Kaynak:
1.http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=10...
2. http://haber.sol.org.tr/dunyadan/araplar-ve-kurtler-ic-savasin-esiginde-...
3. http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=3002