Hep birlikte Yeni Türkiye (Özgür Akış)

Sovyetler Birliği yıkıldığında bu en çok söylenen şey “yeni” dünya düzeniydi. Bu düzen sınırları ortadan kaldırarak insanları özgür kılacaktı. Çünkü özgürlüklerin önünde ki engel sosyalizmdi. 20. Yy’a damgasını vuran bu sorun ortadan kalktıktan sonra, bir daha aynı sorunla karşılaşmamak için, her takıma uygun mücadele yöntemleri geliştirip bir daha ortaya çıkmasının önü kesilmeliydi. Başkanlığını emperyalist ülkeler yapacak, takımı teknik direktörlüklerin yardımıyla belirleyecek ve mücadele başlayacaktı.

Her takımın farklı bir oyun tarzı ve oyun anlayışı var. Maç öncesi yapılacak antremanlarda bir çok sistem oluşturulup, antremanlarla hangi oyun sisteminin takımı başarıya ulaştıracağı defalarca denenir.

Türkiye’de 90 lı yılların başlarından itibaren denenen ve başarıya ulaşmasını istenen oyun tarzı, alışılmış devlet kurumları ve sermaye ile sorunu olmayan koalisyon hükümetleri oldu. Bu oyun tarzı bazı krizlere yol açmasına rağmen, belli bir dönem idare edilebilirliğini gösterdi.

2000’li yıllara gelindiğinde ise büyük takımların, ortadoğuda ki takımların bazı başkanlarının misyonun sona erdiğini görüp, yeni dönemde daha itaatkar ve kafasına vur ekmeğini elinden al tarzı başkanlara ve oyun tarzına olan ihtiyaçları zorunlu değişikliklere gidilmesine yol açtı.

Eski tarz başkanların ve oyun tarzlarının, AB vizyonu zayıf, ortadoğu politikaları işlevsiz, ve bu vizyonu gerçekleştirecek kadroya sahip olmamaları, maçın 90 dakika olduğunu unutmayan deneyimli takımların desteğiyle oyuncu değişikliklerine giriştiler. Hem iyi oynayan, bununla yetinmeyip kazanan takımlar oluşturmak zorunlu bir hal aldı.

Türkiye’nin deplasmanda uyguladığı oyun tarzı belli olmuştu. Kendi taraftarını arkana alarak, oynadığın maçlarda oyun tarzın farklı olmalı ki taraftarın seni izlerken keyif alsın. Kimi maçlar da iyi oynamasa da her maçı kazanan bir takım taraftarını her maçta mutlu edecekti.

2002’de iktidara gelen AKP maça hızlı başlamasa da oyunun kontrolünü ele geçirmek için gösterdiği çaba ne kadar ciddi bir takım olduğunu gösterdi. Kurduğu ittifaklar takım ruhunu ortaya çıkartırken, sabırlı oluşuyla ve ataklarıyla karşı takımı hırpalıyordu. Atakları bütün takımla birlikte yaparken savunmayı da birlikte yaparak oyunun bütünlüğünü sağlamayı başarıyordu. Yeni oyun tarzı, takımdaşlık görülmeye değer bir futbol müsabakasına dönüşmüştü. Yerli ve yabancı sermayeye kapılar tamamen açılmış, özelleştirme rekorlarına taşeronlaştırma eklenmiş, kıdem tazminatı ve sınıf mücadelesi verme niyeti olan sendikaları da işlevsizleştirilince, değmeyin keyfine bu ataklar taraftarını mest etmeye yetiyordu.

Kontrollü başlayıp, hızlı oyun tarzına geçiş takımı yormuştu. Yeni osmanlıcılık, sonrasında ki arap baharı ilk başlarda yarattığı heyecan, uzun sürmeden karmaşık bir hal aldı. Esad bir haftada iktidardan düşecekken, yıllar sürmesi ileri görüşlü siyasetin şarampole yuvarlanmasına neden oldu. Irak’da ve Suriyede ki iç savaş’da ortaya çıkan İŞİD örgütü, can sıkmaya başladı. Dün açıklama yapan ABD Başkanı Obama İŞİD’e karşı bir planın olmadığını ancak bölgede oluşturulacak koalisyonla birlikte hareket edilebileceğini açıkladı.

Deplasmanda alınan bu kötü sonuçlar takımın sorgulanmasına yol açtı.

Kendi sahanda da işler 2013 Haziran’ında milyonlarca karşı takım taraftarının da tepkisini üzerine çekerek sokakları işgal edilmesi, paralel devletin çıkarttığı yolsuzluk operasyonu, dinleme skandalları, kaçırılan diplomatların gündeme bile gelmiyor oluşu, Kendi sahanda da işlerin iyi gitmediğini gösterdi.
Buna rağmen kazanılan bir Cumhurbaşkanlığı seçimi, kadroyu motive etmeye yetti.

Olağanüstü ilk kongrede “Başkan” Recep Tayyip Erdoğan, teknik direktöre, oyuncularına ve takıma bulunduğu uyarılarda maçın devam ettiğinin altını çiziyor. Takımı ben yönetirim, Ahmet Davutoğlu benim isteklerimin dışına çıkamaz, bunu böyle bilin diyerek, durmak yok yola devam kararını ilan etti.

Konuşmalarında ve her fırsatta kullandıkları ‘HEP BİRLİKTE YENİ TÜRKİYE’ vurgusu, karşı takıma verdiği mesaj olarak alınmıştır. İşçi sınıfıyla ve siyasetiyle birlikte SOSYALİST TÜRKİYE.