Dindar Gençlik Projesinin Yasası: 4x3 (Özgün Sağlam)

Eğitim ideolojik formasyonun toplum nezdinde yeniden üretiminin en önemli aracıdır. AKP bunun farkında AKP yeni bir rejim kurarken eğitimi dönüştürmesi gerektiğinin farkında. Piyasacılık, gericilik ve bağımlılık dozajı oldukça yüksek olan 2. Cumhuriyetin ihtiyacı olan eğitim sisteminin en kapsamlı adımıdır 4x3 yasası.

Nereden çıktı bu model sorusu bizi ister istemez 18. Milli Eğitim Şurasına götürüyor. Hani şu AKP’nin iktidara geldikten sonra yönetmeliğini değiştirdiği şuralardan biri… Eğitimcilerin değil AKP’nin birebir denetiminde olan şura. Gericilerin sendikası Eğitim Bir Sen’in damgasını vurduğu şura. İşte burada doğru dürüst oylanmadan şura kararı haline geliyor 4x3 modeli.

Bir de Başbakan’ın yasa taslak olarak gündeme gelmeden hemen önce adeta “malumun ilamı” esasında söyledikleri var: “Dininin ve kininin davacısı olacak nesiller yetiştireceğiz”, “Dindar gençlik yetiştirmeyelim de tinerci gençlik mi yetiştirelim”. Hazır alıntılar yapıyorken araya bir de Başbakan mı padişah mı dedirten bir açıklamayı da ekleyelim. Bu da Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’den: “Başbakan’ımız sözü bizim için bir vizyondur, bunu biz tartışmayız bir şekilde bir hedef olarak alırız ve yaparız”.

Mesele çok açık değil mi? “Padişah” açık açık söylüyor. Peki, AKP neden dindar ve kindar gençliğe ihtiyaç duyuyor? Daha açık söylemek gerekirse AKP, Sivas katliamı davasındaki zamanaşımını protesto eden öğrencilere “yaktık yine yakarız” diyerek saldıran gerici güruhun çoğalmasına neden ihtiyaç duyuyor?

Soru iki boyutta cevaplanabilir. İlk olarak AKP’nin hâlihazırdaki gençlik kitlesiyle ciddi bir doku uyuşmazlığı yaşadığı aşikâr. AKP’nin toplumun bir dizi kesiminde uyguladığı çürüterek ve gericileştirerek teslim alma, kapsama, modeli gençlik söz konusu olduğunda tutmuyor. Özellikle üniversitelilere boyun eğdirmekte yaşadıkları sıkıntıları aşmak için baskı kurup soruşturmalarla, tutuklamalarla saldırıyorlar. Bu tutuyor mu? Hayır. Çok basit Hopa Davası’nda adliyenin önünü doldurup arkadaşlarını özgürlüğüne kavuşturanlara bakmak yeterlidir. Üniversitelerdeki ilerici birikimi yok edip üniversitelileri dönüştürmenin çaresini daha köklü bir projeyle saldırmakta arıyorlar. Meselenin bir boyutu budur.

İkinci boyuta gelirsek, piyasacılık ve gericilik arasındaki bağı analiz etmekte fayda vardır. Sonucunu baştan söyleyelim: Kapitalizmin insanlığı geri götürmeden, gericileştirmeden, yaşayabileceği dönem çoktan kapanmıştır. Piyasa ile uyumlulaştırılmış bir dinselleştirmenin sermaye için biçilmiş bir kaftan olduğu açıktır. Dolayısıyla, her gündemde olduğu gibi eğitimdeki dönüşümlerde de, özel olarak 4x3de de, piyasalaşma ve gericileşme bir uyum içerisinde aynı amaca hizmet etmektedir. Bakınız, AKP’nin ABD’den ve sermaye çevrelerinden aldığı sürekli desteğin kaynağında sadece süper piyasacı bir parti olması değil, aynı zamanda, toplumsal yaşamın dinselleştirilmesi operasyonları yapması da yatmaktadır. Piyasa ile uyumlu dinselleştirme, kısaca, piyasa karşısında toplumu çaresizleştirmektir. Bir de bunun yetiştirilecek kuşaklar için bir hedef olduğunu düşünürsek ne kadar kapsamlı bir saldırı ile karşı karşıya olduğumuz ortadadır.

Yavaş yavaş yazıyı sonlandıralım.

4x3, ideolojik bir saldırıdır. Bu kadar kapsamlı, büyük dönüşümler yapacağı açık olan bir yasanın tekme, tokat komisyondan geçirilmesinin, meclis genel kurulunda hızlıca onaylanmasının, bu yasaya karşı çıktıklarını dile getirmek için toplanan eğitim emekçilerine savaş ilan edilmesinin başka bir açıklaması yoktur. Bilimsel düşünce ve laiklik eğitimden çıkarıldığında geriye kalan din tüccarı iktidarların sömürüsüne biat eden nesiller olacaktır. Eğitime “inanç temelli” bir toplum yetiştirme hedefi biçilmesi ülkenin geleceğini karartacaktır.

Olanaklar ve karanlıktan çıkış noktasında ise, öncelikli olarak söylemek gerekir ki 4x3 en nihayetinde sadece bir yasadır şu anda ve böylesine köklü bir dönüşümü öngören yasanın hayata geçirilmesi kolay değildir, ciddi kısıtları vardır. Uygulanması noktasında öğretmenler başta olmak üzere, öğrenci ve velilerin karşı yöndeki dirençleri belirleyici olacaktır. Geçtiğimiz Nisan ayında 18. Milli Eğitim Şurasını gayrimeşru ilan ederek toplanan Devrimci Eğitim Şurası’nın en önemli iradesi bu yasaya uygulatmamaya yöneliktir. Burası önemlidir ancak tek başına yeterli değildir. Bu gerici ideolojik saldırı karşısında halkın tarafını güçlendirmekten, sosyalizmin bayrağını yükseltmekten öte bir çıkış yoktur. Büyük direnişler, büyük mücadeleler ancak güçlü ideolojik girdilerle mümkündür.

Şöyle bitirelim: 18. Milli Eğitim Şurasında alınan kararlarının çok büyük bir çoğunluğu yasalaştı. Geriye ne mi kaldı? Örneğin, kadın-erkek öğrencilerin bir arada eğitim almasını sorgulayan karar kaldı. Şunu sormak gerekir o zaman: sosyalizmin sesini yükseltmek için daha ne kadar bekleyeceğiz?