Merhabalar öncelikle. Malum şu sıralar hemen hemen herkesin gündemi mart ayında gerçekleşecek olan seçimler. 2019 yerel seçimlerine nasıl bir Türkiye’de giriyoruz sizce?
Yani bu kadar baskının, zulmün olduğu, gazetecilerin, akademisyenlerin yok sayıldığı bir ülkede yoksulların mücadelesinin örgütlenmesi anlamına gelecek her türlü adımın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda yerel yönetimler meselesinde de biz sosyalistler, aydınlar, ilericiler olarak en azından bulunduğumuz bölgedeki halkı yönetime katmak adına bu mücadelenin bir parçası olmaya çalışıyoruz.
Peki adayların ismi yavaş yavaş açıklanmaya başlandı. Seçim atmosferi başladığından beri siyasi partilerin pozisyonlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şöyle söyleyeyim 4 yıldan fazladır belediye başkanıyım. Bu süre içerisinde başka siyasetlere bakarak, onları değerlendirerek siyaset yapmadım. Çünkü biz sosyalistler kendi programımıza güveniriz. Sosyalistler bulunduğu coğrafyada kapitalist-emperyalist sistemin devamlılığını sürdüren anlayışları eleştirmezler. Kendi iktidarları için çaba harcarlar. Bugün bu parti var, yarın başka bir tanesi olabilir. Esas olan bu sistemin alaşağı edilmesi.
Sosyalistlere düşen nedir?
Sosyalistlerin, aydınların, kadınların, gençlerin artık bu dünyada yaşadığı alana dair bir sözünün olması gerektiğini düşünüyorum. Ve bu sözün de sokakta, fabrikalarda her yerde örgütlenmesi gerekiyor. Bu dayanışmanın bir parçası olan her kurumun bir havuzu doldurup bu enerjiyi dışarı taşıması gerektiğini düşünüyorum. Bu yalnızca “böyle bir şey yaptık”la kalmamalı. Umudumuzu bir sonraki bahara, bir sonraki ana bırakmadan hemen başlamamız lazım.