'Birlikte yönetmeyi göstereceğiz'

Ovacık Belediye Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu Pazar günü İstanbul'da katıldığı etkinlik öncesinde 2019 seçimleri öncesi siyasi ortam, sosyalistlerin gündemi, Ovacık'ta yapılan çalışmalar ve seçimlerde Dersim'den aday olmasına ilişkin soL HD'nin sorularını yanıtladı. Söyleşinin ikinci bölümünü paylaşıyoruz.

soL HD - Gamze Erbil



Siz 2014 yılında gerçekleşen yerel seçimlerde Ovacık Belediye Başkanı seçildiniz. Ovacık’tan çıkarılan dersler ne oldu bugüne kadar?

Bir anlayış yerelde kendini örgütlüyor aslında, sosyalist bir anlayış. 2014’te Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun, Türkiye Komünist Partisi’nin, Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin de içinde olduğu, halk dayanışmalarının ortaklaşması bizim için değerli oldu. Herkesin kendi cephesinden baktığı bir anlayıştan çok devrimcilerin, sosyalistlerin, aydınların, vicdanlıların birlikte bir bölgenin yönetiminde ortaklaşması ve halkı da burada ortaklaştırması bizim için çok büyük bir tecrübe oldu. Ama bu bizimle başlamadı tabi. Biz biliyoruz Mehdi Zana'nın kadına yönelik Amed'de söylediklerini, Terzi Fikri’nin Ordu Fatsa’da halkın kendi kendini yönetebilmesine dair söylemini... Bunlardan öğrendik. Kadınlardan, gençlerden, çocuklardan, büyüklerden öğreniyoruz ama esasen bilimden ve sosyalizmden öğreniyoruz.

Bu anlayış bölgeyi yönetmek istiyor. Bu anlayış mevcut kapitalist sistem içinde topluma, halka kendisini bir modelleştirme, sosyalizmin yerele bakışını gösterme gibi bir çaba içerisinde. Bizim eğitime dair sözümüz vardı, üretime dair sözümüz vardı, toplumun temel hak ve özgürlüklerine, temel ihtiyaçlarına dair sözümüz vardı. Meseleleri dost kurumlarla iletişim kurup, dost kurumlarla birlikte yönetebilme adına sözümüz vardı. Bu gelişiyor. Daha düne kadar bir çok dost kurum birbirini acımasızca eleştirirken ya da sorgularken bugün birlikte iş yapabilme kültürüne dair tartışmalar sürüyor, hatta niye yapılmadı diye tartışmalar sürüyor. Bunlar çok değerliydi, bunlar aslında bize öğretti.

"Komünist Başkan" Ovacık’ta neler yaptı bu zamana kadar? Somut bir şekilde biraz da bunlardan bahsedebilir misiniz?

Ovacık’ta sosyalistlerin programı dahilinde, böyle kısıtlı bir sürede bile neler yapılabileceğinin örneklerini göstermiş olduk. Eksiklerimiz elbette var. Eğitim alanına dair birçok çalışma yaptık. Bu planlamaların da yüzde seksen doksanlık bir kısmını yapabildik diyebilirim. Insanların nasıl bilimsel bir eğitim alabileceğine ilişkin Eğitim-Sen’li arkadaşlarımızla birlikte çocukların temel ihtiyaçlarına, eğitim materyallerine ilişkin adımlar attık. Anadile dair çalışmalar yaptık, kültürel çalışmalar yaptık. Kadının yönetime daha aktif bir şekilde katılmasına gayret ettik, kararlarının yanında durabildik.  

Doğa ve çevre sorununa ilişkin çalışmalarla ilgilendik. Doğayı koruyacak çalışmalar yaptık. Mevcut üretimleri kooperatifler kurarak orada halkın örgütlülüğüyle buluşturabildik. Türkiye’nin diğer şehirlerinde tüketim kooperatifleri kurarak üreticinin tüketiciye ulaşmasını sağladık. Bunlara toplumda nohut, fasulye meselesi olarak da bakılsa esas olarak halkın üretim üzerindeki örgütlülük alanlarını yaratmayı amaçladık.

Bunun dışında barınma meselesine dair çalışmalar yapabildik. Bu konuda ipler tam anlamıyla bizim elimizde olamasa bile en azından sosyalist düşüncenin bu meseleye nasıl yaklaştığını anlatma şansımız oldu.

Suyun satın alınamayacağını düşündük, en düşük fiyatla toplumla buluşturduk, bunun devamına dair kararlar alabildik. Ulaşımın ve barınmanın bir hak olduğunu anlattık.

Ovacık’ın ardından bu yıl Dersim’den aday oldunuz. Son olarak bu konuda neler söylemek istersiniz?

Gittiğimiz yerlerde insanlar küçücük bir yerde yapabiliyorsunuz da bu büyük bir bölgede de yapılabilir mi diye soruyorlar. Aslında sosyalizmin canlıların olduğu her alanda uygulanabilir bir anlayış olduğunu Ovacık’ta göstermiş olduk. Bunun büyüğünün küçüğünün olmadığını herkes görecektir. Çünkü sosyalizmin esasında bir yaşam biçimi olduğunu biliyoruz. Doğalında bir yaşam kültürünün gelişmesi, birlikte söz söyleyebilme, eşit ve sosyal adalet temelinde bir anlayış olduğunu görüyoruz.

Yani o serçeşmeden beslendiklerimizle topluma bugüne kadar ulaşamamanın özeleştirisiyle bütün devrimci kurumların bu göreve el atıp bunu geliştirmesi gerekiyor. Dersim’de böyle bir yer. Birlikte yönetebilmeyi göstereceğiz. Yani Dersim’de ilçesiyle, köyleriyle, üretim ilişkisiyle birlikte bir model oluşturmak gibi bir çabamız var. Anadolu ve Mezopotamya'da yaşayan halklara, tüm halklara gösterme gibi bir çabamız var.