Taraf’ın Lâlesine!

Taraf gazetesi sanırız hâlâ kritik tiraj eşiğini aşamadığı için internete köşe yazılarını gecikme ile girdiğinden gazetenin "popüler" yazarlarından, Fethullah Gülen'in NTV'si olan 24'ün yeni gülü daha doğrusu şovmeni Halil Berktay'ın güncel yazısına değineceğiz.

Hemen bir düzeltme gerekiyor: Yukarıda yaptığımız gül yakıştırması yakışıksız oldu. Zira "soL ekibi" arasında yapılan anket sonucu Sayın Berktay, "Taraf'ın Lâlesi" seçildi.

Daha önce Berktay'ın Ergenekon'dan sonraki Türk tarihini Ergenekon'la açıklamaya çalışan yazılarına bu köşeden göndermede bulunmuştuk. Bu bile Berktay'ın "lâle" seçilmesine yetebilecekken "soL ekibi" olarak bizleri Berktay'ı Taraf'ın Lâlesi seçmeye iten nokta kendisinin tam bir aydır temcit pilavı gibi Ömer Seyfettin'in Beyaz Lâlesini yazıyor, bu öyküye gönderme yapıyor oluşu.

Bu ay dönümünde kendisini Taraf'ın Lâlesi seçtiğimizi belirtiyoruz. Kutlu olsun!

Ulaşabilirsek kendisine yoğun çabalar sonucu bulduğumuz Ömer Seyfettin'e bir öyküsünde ilham kaynağı olan kırık kaşağıyı hediye edeceğiz.

Beyaz Lâle, Ömer Seyfettin'in diğer yapıtları gibi ilkokul sıralarında hepimizin kâbusu olmuş öykülerinden birisidir. Rumeli'nde yükselen milliyetçiliğe tek taraflı bir bakış açısı ile yaklaşan yazar bu kitabında Bulgar mezaliminin boyutlarını "olağanüstü bir gerçeklikle" anlatır. Paramparça olan bedenlerden tutun, ortalığa saçılan bağırsaklara ve hatta ölüseviciliğine birden çok patolojiyi bünyesinde barındıran bir öyküdür Beyaz Lâle ve ülkemizde ilkokullarda okutulan bilmem kaç yararlı eserden birisidir hâlâ mutlaka...

Bir aydır Halil Berktay, Türk milliyetçiliğinin kökenlerini ve gelişim öyküsünü sergilemek için bu öyküye, Beyaz Lâle'ye atıfta bulunuyor. Bu esnada "ülkemizin yetiştirdiği sayılı tarihçilerden biri" olarak yine "ufak" bir el çabukluğu yapıyor kendisi. Bir belgeye, üstelik bir "fikşın"a fazla anlam yükleyerek dönem okuması yapmaya çalışıyor. Bu esnada örneğin o dönemin en önemli uzmanlarından olan ve hiç de Hallaçoğlu taifesinden sayılmayacak Zafer Toprak'ın dönemin milliyetçiliği (Toprak'ın deyişi ile Osmanlı milliyetçiliği) üzerine yazdıklarından, eğitim politikası üzerine yaptığı ve eminiz Taraf Lâlesi Berktay'ın haberdar olduğu çalışmalardan bir satır bile söz edilmiyor.

Bu tartışmanın yeri elbette burası değil. Berktay, Taraf sayfalarında akademik çalışma değil, bildiri kaleme aldığı için ona göre muamele görmesi gerekiyor.

Zaten son yazısında altına imza atmış olduğu saçmalık akademi ile aynı cümle içinde bulunmaması gereken türden. Kürt sorunundan başlayan Berktay, sözü Beyaz Lâle'ye getirmek için bakın ne yapıyor: &mdashŞimdi sayın okuyucudan dikkatli olmasını rica ediyoruz. Zira Berktay henüz CERN'de ve bilcümle fizik laboratuarlarında deneyleri yapılmaya çalışılan bir takım teknolojileri yazısına monte ederek "boyutlararası transfer"i hayata geçirmiş bulunuyor. Sanıyoruz önümüzdeki sene Nobel Fizik Ödülü, ismi ile müsemma Sabancı Üniversitesi'nin "böyük tarihçisi" Berktay'a gidecek. &mdash

"Savaşa ve acılara ilişkin milliyetçi söylemin seçici tek-yanlılığı, bugün de olanca çıplaklığıyla önümüzde. Güneydoğu'daki savaşta, bir "ölü ele geçirilen teröristler" var, bir de "şehitlerimiz".

Bir zamanlar Sosyalist Gerçekçilik diye bir şey vardı."

Bir eksiklik hissettiniz mi? Hissettinizse kesin boyutlararası transfer dolayısıyladır. Kürt sorunundan sosyalist gerçekçiliğe... "ölü ele geçirilen teröristler" ve "şehitler" var, bir de sosyalist gerçekçilik.

Ama yine de biz okuyucumuza dönük gerekli hizmeti yapalım ve bu muazzam teknolojiyi açıklayalım. Boyutlararası seyahat etmemize yol açan ama yazıda zikredilmeyen teknolojik cümle olsa olsa şu olsa gerek:

"Var demişken aklıma geldi..."

"Var demişken aklına gelen..." Lâle Berktay'ın sosyalizm demişken de aklına dini vecibeleri geliyor. Hemen bu cümlelerin arkasından Ydanov ve Stalin'e yetmedi Sovyet ve Çin deneylerine küfrederek dini vecibesini yerine getiren Berktay, sosyalist gerçekçiliğin köklerinin milliyetçi gerçekçilikte olduğunu söyleyip oradan hooooop Beyaz Lâle'ye bağlıyor sözü yeniden.

Milliyetçiliği bu denli kritik bir bakış açısına tabi tutan Berktay, çözüm olarak da şu muazzam öneriyi yine Taraf'taki son yazısında getiriyor:

"Ermenilerin Ermeni milliyetçiliğini, Yunanlıların Yunan milliyetçiliğini, Türklerin Türk milliyetçiliğini (ve Kürtlerin Kürt milliyetçiliğini) eleştirmesiyle, hem karşılıklı güvene, hem yeni bir ahlâka doğru yol alınabilir."

Meselenin Türklere ilişkin kısmını da herhalde dün itibariyle "Kürtleri linç etmek mubahtır..." diyen liberal-dinci &mdashpardon yaftalamış olduk&mdash başbakanımızın bir iki sürtüşme dışında uzun süre ve hâlâ borazanı &mdashbu yafta standartları sözcüğünde olmadığından yafta sayılmıyor&mdash Taraf'tan başkası yapamaz zaten ona eminiz.

Evet, Lâle'nin "hayat bayram olsa" temennisini de alan okur kendi evinin önünü de süpürdüyse artık güne hazır olsa gerek...

Lâlesiz kalmayın sevgili soL okurları...

G. M.