Taha Akyol'a

Medyada, "Ilımlı İslam modeli" ve buradan başlatılan laiklik-şeriat tartışmalarında iki ayrı tez var. Tezin biri, Türkiye'nin hızla şeriat devletine dönüştürüleceğini ve şeriatın yakın tehlike olduğu iddiasında. Bu kesim, bu somut tehlike karşısında tek çıkışın mevcut laiklik anlayışını korumak olduğunu söyleyip bu çıkış yolunu devlete havale ediyor. Mevcut laiklik anlayışını ve uygulamalarını koruyacak kurumlar olarak TSK, Yargı, üniversiteler vb. görüyor(du). Cumhuriyet Gazetesi'nde dile getirilenler üç aşağı beş yukarı böyle. Karşı tarafta da her boydan "demokrasi sevdalıları"nın ve has liberallerin yer aldığı bir AKP'ci-AB'ci kesim var.

Taha Akyol da liberaller kesiminde mutediller kesiminden. Köşesinde, mutedil ama şeytani bir üslupla süreci ele alan "akil" liberallerden biri.

Taha Akyol'un bugünkü Milliyet'teki köşe yazısının başlığı "Ilımlı İslam".

T.Akyol, 4 Ağustos'ta Cumhuriyet'in başyazısındaki tezleri irdeleyerek, ABD ve AB'nin Türkiye'ye biçtiği "ılımlı İslam modelinin" ne denli demokrat bir proje olduğunu, ABD ve Avrupa'daki yaklaşımları referans alarak anlatmaya çalışıyor.

"Evet Batı'da 'Ilımlı İslam" terimi sıkça kullanılıyor. Ama amaçları, 'şeriatı ılımlı uygulayan bir Türkiye devleti' değildir!... laik hukuku benimsemiş ılımlı bir din anlayışının gelişmesi için laik ve demokratik eğilimleri desteklemektir!"

Bu referanstan sonra Türkiye'nin derin bir "ohhh" çekmesi gerekiyor.

Ama Taha Akyol, bir adım sonra halkımızı daha da rahatlatacak ABD'li bir kaynağı da tanıklığa çağırıyor:

" ... Amerikan devletine yakın RAND Corporation'ın 'ılımlı Müslüman Örgütlenmeleri Kurmak İçin Proje Önerisi" adlı raporunda, 'ılımlı veya liberal İslam' terimi aynen şöyle tanımlanıyor:

'İnsan hakları dahil olmak üzere, demokratik kültürün temel prensiplerini benimseyen...

Çeşitliliğe saygı gösteren...

Hukukun dinsel nitelikli olmayan kaynaklarını kabul eden...

Ve terörizme karşı çıkan'

Bunun neresi laik devlet kavramına aykırı?"

Taha Akyol'un bu "bilgece ve şeytani" aktarımlarından sonra yeniden ve daha güçlü bir "ohhhh..." çekmek gerekmez mi? Felaketten söz edenler mi? Onların söylediklerinin hepsi yalnızca kurgunun ürünüdür, komplo teorileridir.

Türkiye'de, 4 yaşındaki çocuklara 9 gün oruç tutmalarını öğütleyen Milli Eğitim Bakanlığı mı varmış?... Diyanet İşlerinden maaş alan ama çalışan kadınlara fahişe diyen imamlar mı varmış?... Toplumsal yaşamımızda dinsel kurallar gün geçtikçe daha etkin hale gelmekteymiş?...

İnanmayın, bunların hepsi komplo teorisi için üretilen kurgular...

Taha Akyol'un Cumhuriyet'le polemiğinin bir yerinde bir şeyler eksikmiş gibi görünüyor. T. Akyol'da olmayan Cumhuriyet'te de yok. Olmayan, bu tartışmanın öteki iki bacağı: Amerikancılık ve piyasacılık. Bu iki bacaktan yoksun "laiklik-şeriat" ya da "Ilımlı İslam" tartışması felaketin neresinde olduğumuzu yeterince açıklayamaz. "Amerikancılık-Piyasacılık-Gericilik" birbirini var eden, üreten ve besleyen üç kavram ve bu üçlü birlikte değerlendirilmediği sürece de Taha Akyol daha çookkk kafa karıştırır.

Amerikancılığa, piyasacılığa deymeden geçen Cumhuriyet de kaleler bir bir düştükçe ne yapacağını şaşırır.

Cumhuriyet'e göre olan, T. Akyol' a göre olmayan şeriat tehlikesi var mı yok mu tartışması da eksikli kalır. Gericilik bir tehdit değil mi tek başına da. Tehdit. Ama, tartışmalarda değinildiği gibi, "bir gece ansızın gelebilirim" ile "yoookkk canım gelmez" le sınırlı değil. Gericiliğin toplumsal dokuda her geçen gün yeni mevziiler kazandığını görmemek için kör olmak gerekir... Liberallerin hepsi kör mü? Değil elbette... Her tür tehditten korunmayı, asıl büyük tehdit olan emperyalizmden bekleyen liberallerin körlüğü bu noktada.

Taha Akyol'da yazısının sonunda, asıl soruna dönüyor: AB'cilik. ABD'nin Türkiye'nin AB'ye "tam üye" olmasını desteklediğini belirttikten sonra, dökülüyor:

"Türkiye'ye 'özel ortaklık' statüsü öneren de Avrupa Birliği değil, AB içinde başta Merkel ve Sarkozy olmak üzere Avrupa'nın 'sağcı' bir bölümüdür."

Taha Akyol, Merkel ve Sarkozy'nin AB olduğunu bilmez mi? Fransa ve Almanya'nın belirleyici olduğunun farkında değil mi? Türkiye'yi düzleme niyetini bilmez mi?

Bilir... Bilir...

Ehhh... Halkımız bundan sonra iyice rahatlamıştır. "Ilımlı İslam" risk değil demokrasinin güvencesi, "tam üye"lik çantada keklik... Bundan iyisi Şam'da kayısı...

Amerikancılık-piyasacılık-gericilik, at koştur Türkiye'de Taha abiniz yol verdi... Ama... Ama... Bu ülkenin gerçek sahipleri, işçiler, yurtseverler, komünistler....