Bu köşedeki yazılarda genellikle, medyanın kaşar liberalleri eleştirilir. Bu durum, bu köşeyi hazırlayanların niyetinden çok, medyadaki çürümüşlükle ilgili. Hani, Ece Temelkuran gibi bu çürümenin, kokuşmanın dışında kalmış birkaç sağlıklı ses olmasa bu köşe, yandaş ya da&rdquokarşıt&rdquo liberallerce işgal edilecek. Bugün bu işgali Ece Temelkuran kırdı.
Türkiye'de son aylarda, kriz bahanesiyle işçiler kapı önüne konuyor, ücretsiz izne çıkarılıyor, işyerleri kapatılıp işi başka yere taşımanın zemini hazırlanıyor. Medyada &ldquotık&rdquo yok. İşten çıkarılan işçiler, işyeri bazında da olsa direniyor, işlerini geri istiyor ve işyerlerini işgal ediyor. Medyada yine &ldquotık&rdquo yok. Basın, Obama ile Putin'in fiziki görünüşünde ve kas yapılarının özelliklerinde, daha çok haber değeri buluyor. Sevgilisinin kedisinin hışmına uğrayan sanatçının yaşadıkları ve zalim kedi Osman'ın yaptıkları, işten atılan işçilerin sorunlarından daha önemli bulunuyor.
Ümraniye'de Sinter işçileri kriz bahane edilerek işten çıkarılmış, işçiler işyerlerini terk etmemişler... Umurunda mı gerici ya da burjuva medyanın. Gericisi, Milli Gazetedeki Mehmet Şevket Eygi gibi, kitlelere bu dünyayı sevmeyin, istemeyin, çalışın, susun ve öbür dünya için biriktirin önerisinde bulunuyor. Daha liberal olduğunu iddia edenler de patronları haklı göstermek için kırk takla atıyor.
Neyse ki, Ece Temelkuran, bugünkü yazısına, Sinter işçileriyle başlamış, O da yazmasa, Ümraniye'de işten atılan ve mücadele eden 350 Sinter işçisinden kimsenin haberi olmayacak. Tabii, neden atıldıklarından da... Temelkuran yazmasa, yalnız Sinter'den değil, Brisa'da işten atılan ve direnen işçileri de görmezden gelecekti medyamız. E.Temelkuran bir anlamda basının bilinçli olarak yapmadığı haberciliği de yapmış oluyor yazısında.
Olayı yalnızca haberleştirip bırakmamış Ece, yazısında, olayın nedenleri üzerinde de durmuş. Sinter işçilerinin ve sendikaların söylediği bir gerçeklik var işten atılmalarda. Patronun söylediği gibi, işten çıkarma gerekçesi, salt ekonomiyle ilgili değil. BMİS üyesi sendikalı işçilerin işten çıkarılması da bir rastlantı değil. Sinter işçisi biliyor ki, bir süre sonra aynı işyerine sendikasızlığı kabul eden işçiler geri dönecek ya da yerlerine yeni işçiler alınacak. Kısacası, Sinter patronunun asıl derdi, işyerindeki işçileri örgütsüzleştirmek. Benzer yöntem, özel ya da kamu işyerlerinde günün modası haline getirildi. Ülkenin Başbakanı'nın &ldquoya sev ya terket&rdquo diyebildiği, faşizan yaklaşımların ayyuka çıktığı bir dönemde, bir başka bağlamda, ülkenin patronları da, &ldquoya örgütsüz ol, ya terket&rdquo deme hakkını kendilerinde buluyor.
Temelkuran yazısında kamuda, sağlık sektöründeki, bir uygulamdan da örnek vermiş. Kızılay Çapa Kan Merkezi'nde olan bitenleri bizzat olayı yaşayan tanıkların söylediklerinden aktarmış. Kan merkezinde, örgütlülüğe nasıl saldırıldığını anlatıyor Ece yazısında: &ldquo Hepsini toplayıp 'Kaz sürüleri, maymunlar!&rdquo diye bağıran müdürleri, 'Sendikaya üye olacaksanız gidip Hak-İş'e üye olun' diyen yöneticileri...&rdquo ihbarlar, tehditler... Bu iğrenç uygulamaların muhatapları, 15-20 yıllık hemşireler... Ve hak aradıkları için, örgütlü mücadeleden vaz geçmedikleri için, binası ve cihazları olmayan Ardahan'a sürgün.
E.Temelkuran yazısında, Disk Genel Başkanı Süleyman Çelebi'nin telefonda söylediklerini de aktarmış: &ldquo...Krizde sendikaların üye sayısı artıyor. İşverenleri korkutan bu. Başbakan 'krizi fırsata çevireceğiz' demişti. Bazı işverenler de krizi böyle fırsata ve çeviriyor: İşten atmalarla.&rdquo
Bugün çoğu köşe yazarı &ldquoözür&rdquo üzerine odaklanmış yazısında. Kiminin &ldquoözür&rdquoü göklere çıkardığı, kiminin &ldquoözür&rdquocüleri vatan haini ilan ettiği, aklı ve yüreği yaşlanmış bir kadının soyağacı hezeyanları ile uğraştığı, ama hiçbirinin Ermeni, Türk, Kürt halklarının eşit ve özgür bir dünyada yaşayacağı bir mücadeleyi ağzına almadığı bir ortamda... Hele hele... işten atılan Sinter işçilerinin, Brisa işçilerinin direnişine gözlerini kapadığı bir ortamda, Ece Temelkuran'ın yazısı yüreğimize su serpti.
Aklına sağlık, eline sağlık Ece Temelkuran...
B.P