Orsapoça Mümtaz’er Paşa’ya

Mümtaz'er Türköne bugün üşenmeden I. Erdoğan vak'ası üzerine yazmış.

Çok kişi yazdı da o başka türlü yazmış. Tabii öyle olacak. İşi o: Maaşlı camera obscura!

Mümtaz'er'in de arasında bulunduğu yeni-mürtecilerin İdris Küçükömer ile birlikte en başta gelen akıl hocalarından olan Şerif Mardin'in lafıdır: Komplo, Türklerin tarih felsefesidir.

Mümtaz'er, Mardin'in "el verdiği" birkaç isimden birisidir. (Yeni yetişenleri de biliyoruz. Yakında çıkacaklar piyasaya. Hep birlikte göreceğiz.) Herhalde hocasına yalnız tarih değil, Türklerin siyaset felsefesinin de komplo olduğunu ispata çalışıyor.

Bunları neden mi yazıyoruz?

Erdoğan'ın emir eri Mümtaz'er, pankartlara taşan padişahlık tutkusuna ilişkin şöyle yazmış:

"Son Osmanlı padişahı I. Recep Tayyip Erdoğan" sözünü, biraz ironi karıştırarak protestosunu dile getirmek isteyen bir CHP'li veya bilemediniz bir "Ergenekon yakını" pankarta yazıp açabilir.

Bir kere bundan önce yaptığı derin saptamayı söylememiz gerekir. Mümtaz'er'e göre bu mesele olsa olsa bir protesto olabilirmiş, provokasyon olma ihtimali de yokmuş zira gülünüp geçilesi bir olaymış. Provokasyon dediğinin inandırıcılığı olması gerekirmiş.

Mesele provokasyonsa siz provokasyonları çok iyi bilirsiniz Sayın Mümtaz'er.

O nedenle diyecek bir şeyimiz yok.

Bir "Ergenekon yakını" açmıştır o pankartı. Neden?

Şimdi, siz sayın okuyucumuzdan çift tırnaklı Mümtaz'er'in efkâr silsilesini takip etmenizi rica ediyoruz. Şu satırlarda kendileri neden bu pankartın Ergenekon (yakını) mamulü olduğunu anlatıyor:

Basit bir tarih bilgisi: 36 Osmanlı padişahı içinde (diğer bütün monarşilerde olduğu gibi) aynı ismi taşıyanlar, isminin sonuna "evvel, sani, salis" (Biz bunu "I., II., III." şekline çevirdik) koyarak tefrik edilir. "I. Mahmud ve II. Mahmud" vardır ama "I. Orhan" yoktur. Sultan Mahmud'a, ancak ikincisi tahta geçtikten sonra "I. Mahmud" denmeye başlanır. Demek ki "I. Erdoğan" lafını birileri ancak kinayede bulunmak ve aklınca aşağılamak için kullanabilir.

Hazır denilen ek iddianamenin ayrıntıları sökün etmiş durumda: Temel "milli" tarih bilgisinden yoksunluk da Ergenekonculuk için sebep!

Her şey oluyor o neden olmasın?!

Ama bunu bir düşünelim. Bu yoldan nasıl Ergenekoncu olunur?

İşte kısa yoldan Ergenekoncu olmanın 5 adımı:

1. Başbakana yoğun biçimde yalakalanma ihtiyacı hissedilir.
2. Bunun nasıl yapılacağı üzerine düşünülürken, her gün dükkânın önüne beleş bırakılan bir köşede birikmiş mavi bantlı tabasbus kılavuzlarından biri rastgele alınır.
3. Diyelim ki azman'ın 20 Şubat tarihli nüshası gelmiş olsun elimize. Bu nüshanın sayfaları çevrilir. Esin kaynağı aranırken rastlanan mühim mütefekkirlerimizden Mümtaz'er Bey'in yazısındaki "Osmanlı'yı güçlü kılan adaletiydi, yani ahlakî üstünlüğü. Bölgemizin adalete ve adalet dağıtacak düzenli ve istikrarlı bir güce ihtiyacı var." cümleleri okunur. Bu cümlelerden gaza gelinir.

4. Pankartçı hemşehrimiz telefon ile aranır. Fikrimiz anlatılır. "Yarına açacağım bak! Hazır olur mu, oğlum?" diye üstelenerek, pankartın seçim piyasasına kurban gitmesi engellenir.
5. Padişahım çok yaşa nidaları ile kısa süre önce alınan pankart açılır.

Bunu bir AKP'li zinhar yapmış olamaz... Bu cehalet olsa olsa Ergenekon'a yakışır.

Başka türlüsü olamaz mı Mümtaz'er?

İnsan aklına karşı,

İnsanlığın tarihsel kazanımlarına savaş açmış,

İlerlemeyi inkâr eden,

Halk düşmanı,

Piyasacı,

İşbirlikçi,

Onursuz,

Görgüsüz,

Kulluğu ön plana çıkartan,

Tebaalıktan başka hiçbir kimliğe yer bırakmayan,

"Vatandaşlık" kavramını çöpe atan,

Kişinin yalnız bugünü ya da oyunu değil, geleceğini ipotek altına alan,

Cehalet yayan,

İdeolojinizin,

Siyasetinizin,

Ekonominizin,

Bunların üzerinde çalıştığı

Tarikatlarınızın,

Holdinglerinizin,

Gazetelerinizin,

Dergilerinizin,

Televizyonlarınızın,

Kâr paylarınızın,

Sadakalarınızın,

Deniz Fenerlerinizin,

Sıkıştıkça arkasına saklandığınız

Türbanınızın,

Çarşafınızın,

Mızraklı ilmihallerinizin,

Bunları koruyup besleyen,

Patronlarınızın,

Paşalarınızın,

YÖK'ünüzün,

Partilerinizin,

Hiç mi payı yok

Gazı kaçmış Gazoz Fatihi Orsapoça Mümtaz'er Paşa?

Paşa, paşa!

Bırak artık Aydın Doğan'la uğraşırmış gibi yapıp bu ülkenin ilerici birikimi ile uğraşmayı!

Uğraşma demiyoruz.

Diyoruz ki, bir kere de olsa dürüst ol...

Uğraşacaksın elbette. Dedik ya işin o!

Ama bizim de işimiz var. Hem de çok işimiz var.

Seni ve senin gibileri tepeleyene kadar uyumamak bize farz-ı ayn olmuştur.

Yalnız şimdiden söyleyelim:

Seni tepeleyenlerde postal değil, işçi tulumu görürsen şaşırma Paşa hazretleri...

NOT: Direnişleri süren emekçilerine saygımızdan ötürü malum gazetenin internet sitesine bile girmediğimizden viski müptelası, sofra düşkünü Aygır İmam'a bugünlerde değinemiyoruz. Unuttuk sanmasın diye bu notu düşüyoruz.

Galip Munzam