Oral Çalışlar'a

Oral Çalışlar, bugünki yazısını bir "kısım sol"a ayırmış.

Yazısının başlığı "Susurluk ve Ergenekon".

"Susurluk skandalı ile Ergenekon operasyonu arasında ne gibi benzerlikler ve farklılıklar bulunuyor? Susurluk döneminde 'Susurluk çetesi'nin üzerine gidilmesini isteyenlerin, protesto amacıyla ışık söndürenlerin bir kesimi Ergenekon konusunda bugün neden farklı bir tutum içinde? O zaman operasyona destek veren, aktif çaba gösterenler bugün neden 'Ergenekon operasyonu'ndan mutlu değiller? Ortaya çıkan bilgi ve belgelerden neden hoşlanmıyorlar? Neden bu operasyonun ABD tarafından özel olarak düzenlediğini söylüyorlar, neden bu tür iddialara inanıyorlar?"

Yazı bu soruları soruyor, kısa yanıtlar veriyor ve sözü geçen "bir kısım solu" hizaya getirmeye çalışıyor.

Görünüşte, Çalışlar, bir kısım solu darbecilere bel bağlamaktan, "AKP gitsin de nasıl giderse gitsin" psikolojisiyle darbecileri desteklemekten vazgeçirmeye niyet etmiş.

"Tabii bu durum özellikle bazı sol kesimler açısından büyük bir kayma ve anlayış değişikliğini de gösteriyor. Geçmişte askeri darbelerin muhatabı olmuş, bunun acısını çekmiş solcuların bir kesimi umudunu bir anlamda bu tür demokrasi dışı, yasadışı girişimlere bağlıyor.

Solun bir kesimi kendisini "Darbeci de olsa ulusalcı, AKP'ye gününü gösterecek" diyerek darbecilerle ideolojik ve siyasi akrabalık içinde hissediyor. Tabii bu çaresizliğin derininde 'halka güvensizlik' yatıyor. Solun asıl çözmesi gereken işte bu büyük zaaf...

Halk olmadan sol olur mu?"

Doğru söze ne denir?

Öte yandan çok az bir dikkat, Çalışlar'ın "halktan umudu kesip, umudunu darbecilere bağlamış" olanlara seslenmediğini görmeniz için yeterlidir.

Birincisi, "umudunu darbecilere bağlamış" olanların bugünün Türkiyesi'nde karşılığı "Ordu Göreve" pankartının altında bulunuyor. Çalışlar'ın bu kesimlere demokrasi dersi vermeye tenezzül edeceğini düşünmek için bir neden yok.

İkincisi, Çalışlar'ın seslenişi fazla içerden. Fazlasıyla yakınına hitap eden bir üslubu var. Belli ki Çalışlar, doğrudan doğruya "ulusalcı sol" diye bilinen kesime seslenmiyor.

Son dönemde medyada ve "sol medyada" örnekleri çok var. Liberal kalemler ve AKP'nin utangaç destekçileri, solda Ergenekon operasyonuna kuşkuyla bakan geniş bir kesimin varlığından büyük tedirginlik duyuyor.

Bu kuşkucu kesim, ÖDP içinde var ve hiç de hafife alınacak gibi değiller.

Bu kesim, bir süredir Kürt siyasetinin destekçiliğini yapmaktan başka bir siyasi misyonu kalmamış gibi görünen devrimci grup ve partilerin içinde var.

En önemlisi böylesi bir kuşkuculuk, AKP'ye oy veren insanlar da dahil, halkta var.

Üstelik, operasyona kuşkuyla bakar gibi durmayan, "generallerin cezaevine girdiğini gördüm ya sol vicdanım huzur buldu" yaklaşımına sahip kalemler içinde de daha ilk günden "işin içinde ABD var" diyerek AKP kuyrukçularının huzurunu kaçıranlar var.

Çalışlar'ı harekete geçiren aslında bu!

Çalışlar, darbeye bel bağlamış olanlara sesleniyor olsaydı işi çok kolay olurdu. Özkök'ün telefonlarını dinleterek darbe hazırlıklarına başlayan Jandarma Generali'ne Özkök'ün "filim izletmiş olması" bile yeterince ikna edicidir. Solculuk adına, anti-Amerikancılık adına, ABD'nin kolundan yeni çıkmış, yıllarca NATO'nun kontrgerillasında hizmet yaptıktan sonra "Avrasyacı" kesilmiş generallere umut bağlamak hiç akıllıca değil. Bunu biz uzun süredir söylüyoruz.

"O zaman [Susurluk davası sırasında] operasyona destek veren, aktif çaba gösterenler bugün neden 'Ergenekon operasyonu'ndan mutlu değiller?"

Çalışlar'ın asıl derdi bu!

Neden AKP'nin kuyruğuna takılmıyoruz? Neden, ABD'nin kontrolünde yürütülen, eskinin "iyi çocukları"nın, şimdi yaramaz çocuk olarak kodese tıkıldığı ve amacı "sıkı kontrol altında" bir silahlı kuvvetler yaratmak olan bu operasyonun şakşakçılığını yapmıyoruz. Niye TSK'nın burjuva düzeni içindeki "özgün" (!) misyonlarını değil de onun iç yapısını değiştirmeyi hedefleyen bu operasyonu "hayra alamet" bulmuyoruz? Niye hemen aklımıza, "TSK'yı BOP'un yeni misyonlarına mı hazırlıyorlar? Bu yaz temizliği biraz YAŞ" cümleleri düşüyor.

Biz dediysem, hadi biz zaten iflah olmaz Stalinistleriz, Lenin'in gerisinde kalmış anti-emperyalistleriz.

Niye Çalışlar'ın dost bildiği geniş bir kesim de içinde olmak üzere hep beraber AKP'nin büyük demokratikleşme hamlesi için borazan çalmıyoruz?

"Fark, AKP ile Refahyol arasındaki fark olabilir mi? AKP, AB yanlısı iken, Erbakan AB karşıtıydı? AKP, 'çeteleşme'nin kendisini de hedef aldığını düşünüp ona göre bir siyaset belirlerken, Erbakan kendisini bu konuda belki de 'güçlü' görmediği için üstünü örtmeyi tercih etmişti? Çetenin üzerine gitmesi halinde ortaya çıkan tablodan çekinmişti."

Üstelik çeteleşme karşısında bir yüzük kardeşliğimiz de var! Çeteleşme "AKP'nin kendisini de hedef alıyormuş."

Çalışlar'ın bu cümlelerini ciddiye almak için bir neden yok. Açıkçası Çalışlar, "yahu bu kuyrukçuluğa yanaşmayanları nerelerinden yakalasak da taksak arkamıza" diye düşünenlerden. Belli ki dün de düşünmüş düşünmüş bunu bulmuş. "Yahu arkadaşlar Susurluk'a hep beraber karşı durmadık mı? Işık yakıp söndürmedik mi? Abdullah Çatlı, faşist cinayetler, 1 Mayıs katliamı... Unuttunuz mu bunları? İşte onlar çeteydi, bunlar da çete. Ne duruyoruz?"

Bir süredir bu ucuzlukları dinliyoruz zaten!

"12 Eylül'de biz az mı çektik. İşte şimdi darbeciler yargılanıyor! Ne duruyoruz, haydi kurulsun sofralar. 40 gün 40 gece... Ne? 'Yapanlar dışarda, yapamayanlar kodeste' mi diyorsunuz? Canım bu kadar mızıkçılık olmaz ki!"

"Bak Veli Küçük falan. Susurluk çetesi burada işte. Zaten isim de aynı. Ergenekon! Çatlı, Veli Küçük Şenuygur çizgisi. Ne? 'MHP'nin adı hiç geçmiyor, bu nasıl Ergenekon' mu diyorsunuz? Siz de çok şey istiyorsunuz."

"General yargılıyor adamlar yahu! General! Bu bir devrim işte. Sadece bu yeter adamın cennetlik sayılmasına... 'Amerikan generali ile ne konuştular? Adam geldi gitti, operasyon başladı' mı diyorsunuz? Nedir sizdeki bu anti-semitizm, Amerikan halkına düşmanlık, efendim ötekine karşı mütecaviz tavırlar?"

"Bıyıklı, sakallı çalıştırmam dedi adam yahu! Emre Kongar'ı sakalları yüzünden üniversiteden atan zihniyetten ne farkı var bunun. Yok arkadaş ben bu darbeci, elitist, TÜSİAD zihniyeti karşısında Anadolu sermayesinin badem bıyıklarının yanındayım. Yemem yanında yatarım. 'Karanlık Eylül günlerinde Kenan paşa sen çok yaşa diye bağıranlar da bu badem bıyıklılardı, faşizme yataklık ettiler, gericiliğe de' mi diyorsunuz? Yok arkadaş, siz iflah olmazsınız!"

* * *

Neyse en azından Yıldırım Türker'e yutturmuşsunuz. Bu bile büyük başarı sayılır.

Oral Çalışlar, "Susurluk ve Ergenekon...", Radikal, 11 Temmuz 2008
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=YazarYazisi&ampArticleID=887894