Obama'nın döküntüleri

Vakit: Hüseyin mi Barack mı

Zaman: Medeniyetler ittifakı ile Obama'nın hedefleri örtüşüyor

Yeni Şafak: Türkiye'yi alın İslamla barışın

Sabah: Helal Obama

Haber Türk: Sırrınızı bana da anlatın

Bugün: Obama'dan AB'ye Türkiye uyarısı

Taraf: Seçime girse kazanır

Milliyet: Türkiye'yi AB'ye alın

Radikal: Obama AB'ye seslendi Türkiye'nin yolunu açın

Hürriyet: Welcome Mr. President

Cumhuriyet: Türkiye'yi üye yapın

Yukarıdaki ifadeler anlaşılacağı üzere 6 Nisan sabahı gazete manşetleri. Sermaye medyası, meşrebine göre nüanslarda bile zor ayrıştırılan manşetler atmış. Bütün manşetlerde belirleyici kurgu onursuzluğu işaret ediyor. Yazılı medyanın yanı sıra TV kanalları Obama övgüsünden ve yalkalıktan geçilmiyor. Bir ülkenin emperyalizme teslim edilme süreci önce toplumsal bilinçte halkın onur, egemenlik gibi değerlerini yok etmekle başlıyor. Bu ülkede toplumsal çürümeden söz ediyorsak, bunun müsebbibi çok açıktır ki, iktidarıyla, muhalefetiyle, TSK'sıyka, medyasıyla, kısaca tüm ideolojik aygıtlarıyla sermeye sınıfıdır. Dünya halklarına kan kusturan ABD emperyalizmin temsilcisi Obama'nın ülkemizdeki tüm işbirlikçileri şeref(siz)lendirmesi yurtseverleri rencide eden bu küçültücü manşetlerle veriliyorsa, kitleler bu manşetler ve yalaka TV programları ile belirleniyorsa, halkımız ideolojik ve siyasal gıdasını bunlardan alıyorsa, çürüme kaçınılmazdır. Hele yalakalıkta sınır tanınmıyorsa, emperyalizme teslimiyet, emperyalizmin yeni ama değişmiyen yüzü Obama'ya hayranlığa kadar taşınır. Sultanahmet Camii'ne girerken, korumalarından yardım almadan ayakkabısını çıkarabilen bir ABD başkanına nasıl hayranlık duyulmaz ki... Hatırladıkça yüz kızartan yığınla örnek var, hatırlamak utanç veriyor.

Ya köşelerinde magazinle siyaseti buluşturanlar... Onların zavallılığı anlatılamaz düzeyde. Adamın adlarından birinin "Hüseyin" olmasında keramet arayandan, söylediklerinden laik demokrasi kahramanlığı çıkaranına kadar ne ararsan var. Yandaş medyanın kalemşörleri, Obama'nın Türkiye'ye küresel bir rol biçtiğinin, bunun AKP diplomasisinin bir başarısı olduğunun altını çiziyor. Ulusalcı olduğu iddia edilen Cumhuriyet Gazetesi de, Obama'nın değişim mesajından, "Ilımlı İslam modeli" bitti, yeni model "laik demokrasi" sonucunu çıkarıyor. İlhan Selçuk köşesinde* Meclis'teki konuşmasında Obama'nın bizimkilere Atatürkçülük ve laik demokrasi dersi verdiğini belirtirken, akıllara 2007 seçimleri döneminde Bush'a, biz laikiz, size daha iyi hizmet ederiz, AKP'yi değil bizi seç mealindeki sözlerini getiriyor. Liberal sol köşeciler de boş durmamış, Obama'yı tuttukları yerden öve öve bitirememişler.

Bu curcuna da ibretlik yazılar yine Taraf'lılardan gelmiş. Yasemin Çongar: "Obama Türkiye'ye küresel rol önerdi"** ile başlamış yazısına ve Obama'nın ortaklık anlayışını "Türkiye'ye dünya haritasındaki yerinden önce 'kimliği' nedeniyle önem veren..." diye tanımlamaya çalışmış. Yazarken muhtemelen hiç sormamıştır kendine, Obama çıkarı yoksa, bölgede kullanmayacaksa, niye önemsesin ki Türkiye "kimliğini"? Sormuştur da, sorsa ne yazar!

Ahmet Altan ise şöyle yazmış köşesinde: "Bizim siyasetçiler hayatı bir türlü anlayamadıklarından, bu yeni hayatın temsilciliğini üstlenmiş gözüken Obama bizzat gelip, 'yeni çağa ayak uydurun' dedi, 'Kürt meselesini, Ermeni meselesini, demokrasiyi, hukuku' çözmemizi önerdi.

Eğer bu öneriyi anlayan, kulakları bu önerileri duyan siyasetçiler çıkarsa, hem kendi iktidarlarını sağlama alacaklar, hem de Türkiye'yi yeni bir çağa uçuracaklar.

Yok, bunu anlamazlarsa, çok çabuk sahneden inecekler ve yerlerine yenileri gelecek."***

A. Altan'ın söyledikleri çok açık. Obama'ya kulak verin, ABD emperyalizminin çıkarlarına hizmet etmekte kusur etmeyin ve böylece "küresel aktör" olun. Yoksa, siyasal yaşamınız söner, yenisi gelir. Söylenenler, öncelikle AKP'ye ama daha genel anlamda MHP'sinden CHP'sine düzen içi tüm siyasal öznelere...

Haaa... ABD emperyalizminin değişimi temsil eden ama değişmesi mümkün olmayan yeni yüzü Obama, Kürt sorunun çözümünde bölgesel çıkarları, İsrail hamiliği esasında Barzanici bir çözüm mü önermektedir? Bu çözüm Kürt halkının yaşamını daha da mı karartacaktır? Bırakın bunları, bunlar kimin umurunda. Ermeni meselesi, iki halkın ortak çıkar ve dostluğu temelinde değil de, ABD'nin bölgedeki enerji politikası temelinde mi çözülecektir? Geçin bunları canım. Gül-Obama görüşmesinde, Afganistan'la ilgili yalnızca koordinatörlük sorunu mu konuşulmuştur yoksa Afganistan'daki sıcak bölgeye asker talebi mi bağıtlanmıştır? Çok fesatsınız. Bunların hepsi komplo teorisidir, bırakın bunları ve açın Türkiye'nin önünü küresel rolüne dolu dizgin gitsin.

Acı ama gerçek. Bu gerçeği değiştirmeden aydınlığa ulaşmak mümkün değil. Toplumsal çürümeyi besleyen emperyalizmin ve işbirlikçiliğin ideolojik ve siyasal salgısına, saldırılarına ve yalanlarına karşı işyerlerinde, okullarda, mahalelerde, kısacası yaşamın her alanında yaman bir mücadele bekliyor hepimizi.

* İlhan Selçuk, Cumhuriyet Gazetesi, 08-04-2009

** Yasemin Çongar, Taraf Gazetesi, 08-04-2009

*** Ahmet Altan, Taraf Gazetesi, 08-04-2009

Ali Önder Öndeş