Karagül'e

Bu amerikancılık zor zanaat. "Din kardeşleri"ne küffarı pazarlıyorsun. Eski ve tecrübeli amerikancıları geçmişsin ama bundan her zaman emin olman lazım. O arada "milli duyguları" da sürekli yükseklerde tutman gerek. Bir de sen söylemiş olmalısın, söyletilmiş olmamalı. En azından hemen ilk bakışta öyle diyememeli her okuyan. Kısası, kırk tilki dolaşacak kuyrukları değmeden.

Karagül, yeni "tehdit" beğenmeye çalışmış. Hem de büyük bir öngörü ile yıllarca söylediğini de ekleyerek. Meğer ta 2004'te sormuş. "Karadeniz ABD gölü mü" olacak diye. 2003'te ABD'nin taleplerini nasıl olsa herkes unuttu diye coşmuş. 2005'te ise niyetini de tastamam açıklamış terörün Doğu Karadeniz'e yerleşmeye çalıştığını ifşa ederek. Şimdi ise Trabzon'u ABD'ye verelim mi diye soruyor.

Bu Karagül'ün sorularından çekinmek lazım. Ne sorsa üç vakte kadar cevabını da alıyor. Şimdi de Trabzon'u pazarlamanın alıştırmalarına çıkmış. Her uşağı kendi gibi belleyince insan, Karadeniz uşaklarını da coni uşağı yapmanın kolay yollarını arıyor. Anlatmış. Analiz etmiş. İşte Pakistan teröre teslim oluyormuş, ABD artık onu da listeye almış. O koridor kapanınca, başka koridor gerekirmiş.

Yazmış bitirmiş.

ABD, Kırgızistan'da Manas Üssü'nden kovuldu ya, kötü örnek olmasın diye Manas'la başlamış Trabzon'u vermeye gelmiş. ABD kovulursa Rusya gelir aman ha! Zaten bu Rusların gözü hep sıcak sulardaydı. İlkokulda, ortaokulda, lisede ve her yerde belletmişlerdi. Unutan varsa diye.

Gidiversin ABD bizim İncirlik'ten ve diğer üslerden diye akla getirmek yok. Aman oradan kovuldular, misafirperverlik gösterelim. O misafirperverliği biliriz biz. Elde fırça, badem bıyıklarla duvarları boyar bunlar Karaköy'de...

Memleketi pazarlama merakı başkişiden başlayınca, kalanı da kokuyor elbet. Neresinden tutsak da, bir "katkı"mız olsa memlekete. Yok, aslında tersi doğru. Neresinden tutsak da bir katkısı olsa memleketin bize. Düsturu bu olanın cesareti de bir yere kadar.

Oysa geçen hafta da yazmıştık. Bu zamanların, şafakların, yıldızların tüm yazarları şu Mümtaz'er kardeşlerini okumadan yazmasınlar, örnek alsınlar. Hem geçmişin yükünü sırtta küfe bellemezler, hem de "dürüstlüğün" rahatlığı ile yazarlar.

Osmanlı'yı güçlü kılan adaletiymiş, ahlaki üstünlüğüymüş. Bölgemizin adalete ve adalet dağıtacak düzenli ve istikrarlı bir güce ihtiyacı varmış. 'Küçük Türkiye' milliyetçiliğini bırakıp yayılmak gerekirmiş. Bak İbrahim kardeş, ne güzel demiş arkadaşın. Böyle büyük büyük projelerde niye Türkiye'nin rolünü açıktan söylemezsin. Çekinmek yakışıyor mu sana?

Onların rüyalarında görseler korkudan uçuk çıkaracakları gerçeği biz söyleyelim. Trabzon'u ABD'ye vermeyiz. İncirlik'i ve memleketi ABD'den geri alırız...

H.Murat Yurttaş

* İbrahim Karagül, Trabzon'u ABD'ye verelim mi?, Yeni Şafak, 20.02.2009