Açılım, Kapanım ve Cinayet

Her doğrunun yanlışı, her güzelin çirkini, her iyinin kötüyü tanım gereği içinde barındırması gibi her açılım da aynı zamanda bir kapanımı içinde gizliyor değil midir?

Bir matematik probleminin çözümüne yanlış derken, bunu doğru olan cevaba göre düşünürüz. Bir sanat eserine çirkin derken, onu güzel kabul ettiğimiz estetik değerlere göre konumlandırırız. Bir cinayete kötü derken, onu ahlaklı davranış hakkındaki yargılarımıza göre ölçeriz.

Benzer şekilde, bir açılımdan söz ederken onun aynı zamanda neleri kapattığını düşünmek zorunda değil miyizdir? Yaptığımız her tercih, eğer onlarca diğer tercihin dışlanmasından başka birşey değilse, Kürt açılımı ile ilgili tüm tartışmaların neleri dışladığına, neleri kapattığına özellikle dikkat etmemiz gerekir.

Aksi takdirde hayal gücümüz, birilerinin açılmasına izin verdiği kadarıyla sınırlı kalır.

***

Açılımın kapattığı en bariz ve müstehcen sayılabilecek gerçek, kuşkusuz ki kendisinin doğrudan bir ABD planı olmasıdır. Hatta açılımın açılabilmesinin ön koşulu, açılmaya buradan başlamasıdır.

Bunun sol dışındaki çevrelerde bile sıklıkla dile getirildiği şu günlerde Sabah gazetesinin hükümet sözcüsü Emre Aköz suçlamaları reddediyor. Ancak bir katilin suçu işlediğini inkar etmesi şeklinde değil, cinayetin suç olmadığını iddia etmesi gibi:

“Soru basit: Bu işin içinde ABD var mı? Cevap da basit: Elbette var! (…)Elbette bu yalnızca ABD'nin değil, Avrupa Birliği'nin de mesajıydı. (…) O halde olay şudur: Bölgeyle ilgili büyük oyuncuların Türkiye'den talebi var: 'Şu Kürt sorununu artık çöz' diyorlar. İnsaniyet namına değil elbette, çıkarları gereği. Eh, Ankara da çözecek!” (Emre Aköz, Sabah, 25 Ağustos 2009)

‘Evet yaptım!’ diyor Aköz, ‘ama bu suç değil ki!’ Hemen ardından, ABD’nin yalnızca istediği çözümün çerçevesini çizdiğini, çözümün nasıl olacağını ise bize bıraktığını ekliyor: “Eğer gerçekten ortada bir ABD planı bulunsaydı, işler ne de kolay olurdu. Uygularsın planı, olur biter!” (Aköz, Sabah, 25 Ağustos 2009).

Demek ki ‘cinayeti keşke doğrudan ABD işleseydi’ diye hayıflanıyor Aköz ama ‘olsun’ diyor: ‘En azından bunu işleme özgürlüğünü bana verdi. Böylece cinayet aletini seçme konusunda bağımsızlık tamamen bana ait!’

İşte özgürlükler ülkesi, bağımsız Türkiye!

***

Açılımın bir diğer kapanımı ise, bölgenin safiyane bir kalkınma ve demokratikleşme söylemiyle perdelenmiş bir yeşil sermaye ve gericileştirme saldırısına maruz kalacağıdır.

Geleneksel sermaye ile artık neredeyse her alanda rahatça rekabet edebilecek konuma gelen yeşil sermaye için Kürt açılımı, tarihinde kolay kolay yakalayamayacağı bir öne geçme fırsatıdır.

Avrupalıların 16. yüzyılda Yeni Dünya’nın tüm zenginliklerini keşfedip sömürmesi, ya da kapitalist Batı’nın 1990’dan itibaren eski Sovyet topraklarına müthiş bir piyasalaştırma şevkiyle giriş yapmasının bir benzeri yaşanmak üzeredir bugün.

Diğer bir deyişle Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ın dört Kayserili kardeşi canlandırdığı film gerçek olmuştur: Kayseri gerçekten de tarlasında bir küp altın bulmuştur –özellikle petrol ve doğalgaz, tekstil, inşaat ve hizmet sektörlerini çağrıştıran, ucuz işgücüyle bezenmiş bir küp altın!

Buradaki en can alıcı nokta ise, yeşil sermayenin söz konusu piyasalaştırma taarruzunun halihazırdaki toprak ağalığı düzeneğine dokunmayacak olması üstüne üstlük islamcı gericiliği tüm hızıyla bölgeye yayan tarikat ağlarının siyasi, iktisadi ve ideolojik kanallarıyla desteklenecek olmasıdır.

***

Demek ki cinayet görevini üstlenen katilimiz, silah olarak yeşil sermaye piyasacılığını, mermi olarak da islamcı gericiliği seçmiştir. Şüphelimiz olağan, cinayet aleti yurdun dört yanından tanıdıktır.

Türkiye, işte bu açılım sayesinde, geçmişindeki karanlık ‘en iyi Kürt ölü Kürttür’ gibi vahşi söylemleri kapatmıştır.

Çünkü AKP’ye göre en iyi Kürt ABD projesini özümsememiş, piyasacı ve islamcı olmayan ölü Kürttür! Hayatta kalanlara ise ‘ne olursan ol gel’ denmektedir: ‘Amerikancı, piyasacı ve gericiysen ne olursan ol gel’.

Türkiye’nin açılması için Kürt ve Türk halklarının böyle bir açılımı kapatması gerekir. Zira bu türden bir açılım yalnızca AKP’nin cinayetini değil, Kürt meselesine ilerici çözümler sağlamak için gerekli hayalgücümüzü de kapatır.

Emre Zeybek