Türkiye şamar oğlanı mıdır?

Değildir. Başbakanımız da böyle düşünüyor olmalı ki, Merkel'in Türkçe okul talebini geri çevirmesine karşı "Türkiye'de Almanca eğitim veren okullar var" deyivermiş. Peki, Almanca eğitim veren okullara Almanlar mı gidiyormuş?

Başbakan şecaat arz eylerken sirkatin de söylüyor. Üniversite kurmak için arazi talebinde bulunanlara, babalarının malı gibi 120 dönüm fidanlık verdiklerini ağzından kaçırıverirken, bu yaklaşımı beklemediği Merkel'e sitemlerini ileteceğini bildirmiş.

Belki Almanların malı kıymetlidir, bilemeyeceğiz. Ancak ufak bir ekleme yapmak gerekiyor: Şamar oğlanı olmayan Türkiye'nin başbakanı, açılım adı altında kahvaltılar tertip ederek hakkında hiçbir fikrinin olmadığı filmleri saya döke meşhur ekranından konuşma yaparken, Almanca eğitim yapmak için yer talep edenlere fidanlık tahsis ederken, aynı ülkede "taş atan çocuklar" diye bir "suçlu" kitlesi icat ediliyor ve aynı çocukların eğitimi için neredeyse hiç adım atılmıyor, yer tahsis edilmiyor. Cezaevlerindeki "Ali okulları" dışında.

Türkiye hakikaten şamar oğlanı değil. Tayyip Erdoğan, Almanya söz konusu olduğu zaman kesinlikle yalan söylemiyor. Fakat birilerinin birilerini kandırabilmesi için, ille yalan mı söylemesi gerekiyor?

Almanya'da Der Spiegel dergisine mülakat veren Erdoğan, muhabire "fırça kaymış". Ermeni meselesinde esip gürleyen Tayyip Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti'nin 1915 yılında kurulmadığını" söylemiş.

Recep Tayyip Erdoğan yalan mı söylüyor?

Asla. Totoloji yaparsanız, yalan söylemekten kurtulursunuz. Doğru söylemekten de kurtulursunuz. En önemlisi, söylediklerinizin doğru ya da yanlış olarak değerlendirilmesini engellemiş olursunuz.

Tayyip Erdoğan, Türkiye’de kaçak Ermeni işçilerinin bulunduğunu söylediği zaman gerçekliğin üstüne mistik bir tül mü örtmektedir? Hiç de değil. Başbakanımız, TEKEL işçilerinin yerine, onlardan daha kötü şartlarda çalışmak isteyecek milyonlarca işsizin bulunduğunu söylediği zaman gerçekleri çarpıtmakta mıydı? Hiç de değil.

O, gerçeği alabildiğine çıplak dile getirmektedir. Herhangi bir mitingde, kürsüye çıkmadan önce "gerçeklerden başka hiçbir şey söylemeyen başbakan" diye anons edilmesi yanlış olmayacaktır. Mesele başkadır. Tayyip Erdoğan, birincisi, gerçekliğin bağlamını değiştirmektedir. Gerçeğin kendisinin işaret ettiği yeri değiştirerek, o gerçekten çıkacak sonuçları önemsizleştirmektedir. İkincisi, gerçekliği anlattığı insanların, kendisine "o kadar da değil" diyemeyeceğine güvenmektedir.

Gerçek mi? Ankara'da ulaşım zamlarının geri alınmasından bahsederken kendisini alkışlayan kitleye şaşıran Başbakan, gerçeği dile getirmiştir ve gerçek tepkiyi görünce şaşırmıştır. Demek ki, gerçeğin sonuçları her zaman için kontrol edilemiyor.

Ne de olsa, gerçeğin kendisinden çok, yaratacağı sonuçlar tehlikelidir. Türkiye şamar oğlanı değildir.