28 Şubat döneminin ünlü generali Çevik Bir’in kurdurduğu Batı Çalışma Grubu, 1997 senesinde hazırladığı eylem planında “devlet televizyonları ve özel televizyonların psikolojik harekat maksadıyla kullanılması” amacıyla aynen şunları tasarlamış:

“a- Yayınlanması istenen konuları tespit etmek.
b- Bu konularda uygun senaryoları oluşturmak için yarışmalar düzenlemek.
c- Yapım için profesyonel şirketleri kullanmak.
d- Toplumun büyük bir kısmı tarafından ilgiyle izlenen yerli dizilerin (Süper Baba, Tatilciler, Bizim Aile vb) yapımcıları ile görüşerek konular arasına laiklikle ilgili temaların sokulmasını sağlamak.”

Bahsi geçen dizilerin yapımcılarına, oyuncularına, yönetmenlerine konu sorulmuş. “Yok öyle bir şey” demişler. Ama herhalde “Tek Türkiye”, “Sakarya-Fırat” gibi dizilerin yapımcılarına, oyuncularına, yönetmenlerine de “siz bu dizileri psikolojik harekat için mi yapıyorsunuz, bu amaçla mı oynuyorsunuz” diye sorulsa, “haşa, yok öyle şey” cevabı alınır.

Gerçi şimdilerde popüler dizi de çok. Her telden çalınıyor. Psikolojimiz bu nedenle rahatladıbiraz. Ama Ergenekon denilen kırk kollu ahtapot, zaten sayısı daha üçü-beşi geçmeyen kanallardaki dizileri de Batı Eylem Planı’na malzeme edip, hiç düşünmeden toplumu gerim gerim germiş. Oysa yeni Türkiye’de Tek Türkiye’yi, Sakarya-Fırat’ı izleyip sinir sahibi olan vatandaşın, Seksenler’i izleyip biraz olsun stres atması olanaklı. Kanal da çok… Çevir çevir izle… Devam eden davaların sonuçlarını mı merak ettin, aç Samanyolu’nu duruşma bitmeden evvel öğren.

İşte böylesine psikolojimiz rahat bir şekilde özgürlükçü günlerin keyfini sürerken, bir husus takıldı aklımıza. Köşe yazarlarımız “28 Şubat soruşturması çok ses getirmeli, iyi hazırlanmalı” diye yazıyor günlerdir. Biz de, “durumdan vazife çıkarttık” demeyelim, çağrışımları kötü, ama çorbada tuzumuz bulunsun istedik diyelim.

Doksanlı yılların başında bir Gece Jimnastiği programı vardı. Sicili belli Uzanlar’ın o dönem Star 1 Magic Box adlı kanalında yayımlanırdı. Gece yarıları hem milyonlarca erkeği ahlaksızlığa alıştırır hem de öğrettiği açma-germe egzersizleriyle adeta askeri talim yapmayı teşvik ederdi. Hâlâ kulaklarımızda çınlayan müziğinin ise subliminal bir mesaj taşıması ihtimal dahilinde. Zira 30’larının üstündeki pek çok Türk erkeği bugün bile “dırım nırı nım” sesini duyunca, adeta Psikolojik Harekat Dairesi’nden kalk borusu çalınmış gibi uyarılmakta…

Savcılarımız konuyu araştırmalı, Ergenekon denilen yedi başlı canavarı Yasemin Evcim Hanım’a da sormalı… Yoksa 28 Şubat soruşturması eksik kalacak.