Orduyu Darbeye Kim Kışkırtıyor

Herhalde şöyle de yaklaşılabilir tarihe: yapana değil, yaptırana bak. Hele bizimki gibi bir garip tarihse. İleri denilenin aslında geri, geri denilenin ileri olduğu bir gerçeklikte, karmaşık bir tarih, belki de tarihsizlik olarak görülebilecek bir muamma süreçler dizgesi bizdeki. Bilemiyorum, ama, dünya değişti ve değişecek Türkiye değişti ve değişecek gibi geliyor. Karman çorman bir tarihte bazı taşlar yerine oturmaya başladı. Sanırım böyle oldu. Böyle de diyebiliriz bir bakıma.

90’lı yıllarda yükselen Refah Partisi’nden rahatsız olanlar, Cumhuriyet kuruldu kurulalı önümüze çizilen bir tabloda, “aydınlanmacı”lar yani, “yobazlar ve gericiler”e karşı, orduyu kışkırttılar. Kesin olmamakla birlikte, 28 Şubat bunun ürünüydü denilse, tartışılsa da doğrulanır muhtemelen. Bizdeki tarih, modern toplumlardaki gibi net değil tabii, o yüzden diyorum. Müslümanların ceberrut devlete karşı sivil toplumu, yani gericiye karşı ileriyi temsil etmesine dayanamayanlar, onlara gericilik yaftası yapıştırdılar mesela. Başaşağı duran bir tarih bizimkisi.

Batıcılık, modernleşmecilik yandaşları gibi görülenler aslında Kemalist çizgideydiler ve sosyalistler de bunun uzantılarıydı. Yani, onları öyle görüyorlardı, onlar da öyle görülmeye pek itiraz etmiyorlardı. Çok fazla etmiyorlardı. Az edenler olmuştur belki, bizdeki tarih sislidir, pusludur.

Şimdi Ergenekon’da açığa çıktığı gibi, derin devlete sızmış bu güçlerin cuntacı tabakası, ki tabaka da denmez, alayının genlerinde vardır, baktılar ki, Silâhlı Kuvvetler’de, bu “irtica”ya karşı bir darbe hazırlığı ve niyeti yok, RP’ye karşı bir propaganda başlattılar. Aslında ileri olanı geri gösteren, ileri görünen geri, bu planında başarılı oldu ve bu kışkırtmalarla, topluma da “artık darbe gerekir” dedirtti. Böyle olsa gerek, çünkü ordu da, “iyi madem” deyip, 28 Şubat’ı yaptı, RP’yi alaşağı etti. Herhalde bunu yaptığı için, ordu da “ilerici” safta görülmeye başlandı.

Muhtemelen böyle bakılınca, darbeciler, orduyu buna iten “aydınlanmacılar” olarak ortaya çıkıyor. Bunlara Beyaz Türk partisi de diyebilir miyiz? Diyebiliriz sanırım. RP’nin yerine daha takiyeci ve daha sinsi birileri parti kurup boşluğu doldurunca, baktılar ki bu yenisini seçimle götüremeyecekler, bu Kemalistler, sosyalistler, aydınlanmacılar, TSK’yı yeniden darbeye kışkırtmaya başladılar. Ama görebildiğimiz kadarıyla, darbe olmuş değil ve Silâhlı Kuvvetler, olağanüstü zorlamalar olmadıkça bunu yapma niyeti taşımıyor. Burada vazife üstleniyor “ilerici” cuntacılar, ortalığı karıştırıyor.

Bizdeki tarih bulamaç gibidir, Batı’ya benzemez. Ama bunca yılın hesaplaşması gündeme geliyor şimdi herhalde. Tarih alt üst edilmiştir resmîleştirilirken bizde. Düzelecek, düzelteceğiz. Böyle olması umulur. Belli de olmaz.