Medyadaki dönüşümde "halkın gözden kaçan rolü"

Zaman yazarı Ekrem Dumanlı bugünkü yazısında buyurdu: "halk artık bize teveccüh ediyor, merkez medya biziz". Biz de geçmişe biraz göz gezdirdik ve AKP iktidarı boyunca medyada gerçekleşen dönüşümde halkın inanılmaz katkısını göremediğimizi farkettik. Tüm Türkiye halkından özür diliyoruz.

Zaman gazetesinin başmuharriri Ekrem Dumanlı, bugünkü köşesinde “Medyanın genleri nasıl değişir?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Dumanlı kendi meşrebince durumu açıklamaya çalışırken, merkez medyanın artık o kadar da merkez olmadığını iddia etti. Yazısında "Merkez parti" tanımına da itiraz eden Dumanlı, ANAP ve DP’nin halk tarafından tasfiye edildiğini, yeni merkezin AKP olması gerektiğini savundu. Dolaylı yoldan yeni merkez medya biziz demeye getirdi. Dumalı'ya göre bu süreç halkın isteği, kendilerine teveccüh göstermesi ile gerçekleşti.

Peki, gerçekten öyle mi, bir bakalım. 8 senede medyanın genleri nasıl değişti, aşağıdaki olaylar size bu konu hakkında bir fikir verecek mi? İşte halkın yoğun talebi sonucu gerçekleştirilen operasyonlar:

-TMSF aracılığıyla uzun süre ATV ve Sabah’ı yöneten hükümet, daha sonra çok tartışılan bir ihale ile bu yayın organlarını 2007’de Çalık Grubu’na sattı. Çalık Grubu ve AKP’nin arasındaki muhabbet herkesin malumu. Erdoğan’ın damadı bu grubun bünyesinde yönetici.

- Yine TMSF’de kalan ve 2006 yılında satılan Star gazetesi de yandaş medyada önemli bir yer tuttu. Star’ı daha sonra “Erdoğan benim idolümdür” diyen Ethem Sancak satın aldı.

- Doğan Grubu'na kesilen astronomik vergi cezaları ile gruba bağlı gazeteler hizaya getirildi. Doğan Grubu yakın zaman önce medya sektöründe küçülmeye gideceklerini açıkladı. Başbakan Erdoğan bir konuşmasında açıkça AKP'yi eleştiren yazarları hedef alarak Aydın Doğan'ın bu yazarları kovmasını talep etmişti. Sonrasında Doğan Grubu'na ait gazetelerde AKP karşıtı yazarların önemli bir bölümü ya kovuldu ya da yazı sıklıkları azaltıldı.

- “Doğan Grubu'nun solu” olarak bilinen Radikal de, Eyüp Can’a devredilmesinin ardından ve gerçekleştirilen bir dizi tasfiye sonucu yandaş medya sülalesinde yerini aldı. Eyüp Can Zaman’ın tedrisatından geçmiş köşe yazarlarından biri, 10 sene bu gazetede çalışmıştı.

- Büyük oranda Zaman’da yetişen bir kadroya dayanan Bugün gazetesi de bu süreçte yeniden kuruldu. Erdoğan’ın yılmaz savunucusu Ilıcaklar'a ve Ciner’e ait olan Bugün, Koza Grubu’na satıldı.

- AKP’nin genetik mühendisliğinden köşe yazarları da nasibini aldı. Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Necati Doğru’nun istifaları bu açıdan önemli örneklerdi. İlhan Selçuk'un gözaltına alınması ve Mustafa Balbay’ın Ergenekon davasından tutuklanması da basın alanına verilen bir gözdağı niteliğindeydi.

- Oda TV baskınında Soner Yalçın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın tutuklanması, kısa bir süre sonra da özellikle Fethullah Gülen Cemaati ile ilgili araştırmalarıyla tanınan Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın tutuklanması yine "halkın yoğun talebi" üzerine oldu.

- Başbakan'ın her ağzını açtığında gazetecileri tehdit etmesi, provokasyon yapmak ve halka yanlış bilgi vermekle suçlaması, Başbakanlarından cesaret alan AKP'lilerin de aynı söylemi tutturması da cabası.

Ekrem Dumanlı Başbakan'ın uçağından bildiriyor!
Başbakan Erdoğan'ın seyahatlerinde yanından ayırmadığı gazetecilerin başında gelen Ekrem Dumanlı yazısının "Güce boyun eğmek, Hakperest olmamak" altbaşlıklı bölümünde pes dedirtti. Malum, Zaman gazetesi devletin resmi gazetesi gibi. Bütün kamu kurumlarında, emniyet müdürlüklerinde, bakanlıklarda Zaman gazetesi bulunuyor. Zaman gazetesi her gün polisten aldığı bilgilerle hedef gösteren haberler yapıyor.

Bu durum Türkiye'de 70 milyon insanın bildiği bir gerçek ama Dumanlı öyle şeyler yazmış ki, yazarken burnu ne kadar uzadı merak ediyor insan:

"Aslında medya, modern bir hak arama vasıtasıdır. Mağdurların, mazlumların, gadre uğrayanların, hakkı gasp edilenlerin sığınağıdır. Bu nedenle sivil toplumun yanında olmak zorundadır statükonun değil. Düşünce özgürlüğünün burçlarından yükselecek gür sadâ, bireyin özgürlüklerine tercüman olur ve devletin gücünü kontrol altında tutar. Yani mayası sivil toplumu işaretler devletin zırhına bürünenleri değil. Ne var ki bizde medya kendine pozisyon seçerken hep güçlünün yanında yer aldı."

(soL)