Buruk Fahriye

“Takiye” isimli filmde türbanlı bir kadını canlandıran Fahriye Evcen’i Bugün gazetesi bulmuş ve Evcen’le “hemşire kafandaki çok yakışmış, bundan sonra hep taksan ya” röportajı yapmış. Röportajda “türbanlı kızların yaşadığı sorunların içini burktuğunu” söyleyen Evcen “prototipi yıkmak istediğini” de eklemiş.

Bu röportaj okunduğunda akılda bir takım sorular oluşuyor. Örneğin, Fahriye Evcen türbanlı kadınların mı yoksa Japonya’da üretilmiş olan türbanlı robotların mı sorunlarına parmak basacak? Zira yıkacağım dediği prototip ilk örnek demek... Bu soru pek önemli gelmediyse, buna dil sürçmesi diyelim, başka bir soruya gidelim. Fahriye Hanım nasıl bir filmde türbanlı kadınları ya da robotları canlandıracak? Bu kısmı Bugün atlamış. O halde önemli olabilir.

Takiye filmi , Almanya’da paralarını çeşitli şirketlere paralarını kaptıran “gurbetçileri” konu edinmiş. Peki bu “gurbetçiler” hangi şirketlere para kaptırmışlar? Bu “gurbetçiler” daha da önemlisi neden paralarını kaptırmışlar?

Çok net söylemek gerekirse “gurbetçiler” İslamcı vakıf, dernek ve şirketlere paralarını din uğruna kaptırdılar. Jet Fadıl’dan, Deniz Feneri’ne, Kombassan’dan, Yimpaş’a onlarca holding, dernek ve vakıf “din, iman” diyerek “gurbetçileri” tavuk misali yoldu.

Fahriye’nin içi “gurbetçilerin” yolunmasına, çocukların kafasına zorla geçirilen türbana, kadınların zorla eve kapatılmasına burulmamış da türbanlı kızların zorluklarına burulmuş.

Hakikaten hemşire hep taksan ya o kafandakini o kadar için burulduysa. Prototip falan yıkarsın, o olmadı evde kocanın ayaklarını...