Biz başkayız...

Türkiye'nin Batı gibi gelişemeyeceğini söyleyen Recep Akdağ, orada insanların başkalarının sırtına basarak yükseldiğini ancak ülkemizin öyle olmadığını iddia etti.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Batı ile Türkiye arasındaki en önemli farkı açıkladı. İktidara geldiği günden beri her iki sözünden biri "serbest piyasa" veya "rekabet" olan AKP'nin bir bakanının, iktisadi anlamda Batı'ya benzemek için bu kadar çabalarken, Batı'yı eleştirmesi akılları karıştırdı.

TÜMSİAD Genel Merkezi’nde sağlık politikaları üzerine verdiği konferansta ortak aklın çok önemli olduğundan bahseden Akdağ, "Hep ortak akıldan bahsederiz, ortak akıl elbette olacak, ama bizim medeniyetimiz batılı medeniyet gibi gelişemez. Bazı medeniyeti hep başkalarının sırtına basarak gelişmiştir. Bizim medeniyetimiz ise sosyal dayanışmanın, kaynaşmanın, elele vermenin, gönül gönüle vermenin adıdır. Güçlerinizi bir araya getirmezseniz, ayakta kalamazsınız. Ortaklıklarla sermayenizi büyüterek, üretim ve pazarlama stratejilerinizi geliştirerek bu birlikteliklerden sinerji oluşturabilirsiniz" Akdağ'ın bu sözleri ile sadece burjuvaziyi mi yoksa tüm sınıfları mı kastettiği anlaşılamasa da bazı temel konularda yanıldığı kolaylıkla anlaşıldı.

Burjuvazi içinse...
Burjuvazinin işçi sınıfına karşı durmak dışında neredeyse hiçbir zaman bir araya gelemediği bilinirken, AKP iktidarı döneminde de bu ayrılık durumunun belirginleştiği görülüyor. AKP'nin kendisine yakın sermaye gruplarını nasıl büyüttüğü artık herkes tarafından bilinirken ve kendisine yakın durmayanları nasıl terbiye ettiği bilinirken Akdağ'ın "birlik" açıklaması pek gerçeği yansıtmıyor.

Burjuvazi ve işçi sınıfı içinse...
Recep Akdağ bu açıklamasında yalnız burjuvaziyi değil de tüm sınıfları kastediyorsa daha büyük bir hataya imza attı demektir. Patronların, ve yönetenlerin işçi sınıfının haklarına ne kadar saygılı olduğunu görmek için bir örnek vermek yeterli olacaktır:

Tersanelerden ardı ardına işçi ölümü haberlerinin geldiği günlede Meclis'teki tersane sahibi vekiller, bu konunun araştırılması için bir komisyon kurmuştu. Bu komisyonun yayımladığı yüz sayfayı aşkın hacimdeki araştırma raporunda patronların ne kadar "zor şartlarda" ürettiği, hammade sıkıntısı, ulaştırma sıkıntısı gibi konulara genişçe yer ayrılmıştı. Tersanelerde yaşamını yitiren onlarca işçiye ise sadece bir paragraf ayrılmıştı.

Şimdi tekrar okuyalım, ne demişti Recep Akdağ: "Bizim medeniyetimiz ise sosyal dayanışmanın, kaynaşmanın, elele vermenin, gönül gönüle vermenin adıdır."