Eline viski bardağı en çok yakışan, f tipi liboşların uzun yol şoförü Emre Aköz bu kez işçi sınıfının Kemalizmden kopup kopamayacağını "analiz" etmiş.

İşçi sınıfının Kemalist olduğu da nereden çıktı, diye sormayın lütfen.

Bu ayak takımının Kemalist olduğu Taksim anıtının önünde 1 Mayıs'ı kutlamasından, ismi Atatürk olan kültür merkezine pankart germesinden belli değil mi?

Zaten hepimiz Sultanahmet Meydanı'ndan geçerken İslamcı, Meclis önünden geçerken parlamentarist, Belgrad ormanlarında çevreci, Topkapı Sarayı'nda Osmanlıcı, Bankalar Caddesi'nde kapitalist olmuyor muyuz?

Pek tabii ki!

O halde bir sonraki aşamaya geçelim.

Peki Kemalizm ne?

Yanıt tek kelime: Korporatizm... O da neymiş demeyin, dün siyaset bilimcilerinin anayasa bilgisini sorgulayan viski şişesindeki havyar Aköz yapıştırıverir cevabı: Korporatizm, bir çeşit faşizmdir siyaset biliminde.

Bu kadar!

Kemalizm, korporatizmdir.

Korporatizm, faşizmdir.

İşçi sınıfı, 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlar.

O halde, işçi sınıfı faşisttir.

Tabii, Aköz burada da durmamış. İşçi sınıfının Kemalizm ile olan bağını deşifre etmeye devam etmiş.

Şu geçtiğimiz senelerdeki "yeşil sahalarda istenmeyen görüntülere" sahne olan 1 Mayıslar da aslında işçi sınıfının Kemalizminin göstergesi.

Bir kere olan biteni net biçimde tarif etmek gerekir. Aköz bu 1 Mayıslarda olanları da en ince detayına kadar anlatıyor.

1 Mayıs'larda polis işçilerin üzerine kırmızı su sıkmışmış. Sonra bu kırmızı su işçilerin üzerinde "kan efektine" sebep olmasın mı?

Bu görüntüleri de Aydın Doğan medyası abartınca hükümet şiddet yanlısı görünmesin mi?

Buradan da kanlı mı kansız mı olacak tartışmasına gönderme yapılmasın mı?

AKP'nin günahı ne burada?!

Nerede işçi sınıfının Kemalizmi, demeyin. Apaçık değil mi? İşçi sınıfı, o günlerde devam eden kapatma davasına kendisini böyle böyle meze etmiş işte.

Meze demişken aklımıza geldi, Başbakan'ın uçağında viski yanına ne meze veriliyor acaba?