Ah be Tolga, teoriye inanmıyorsan Aşık İhsani'yi hatırla…

CHP'den milletvekili olan Tolga Çandar, meclisten yana çok dertli. "Her gelişimde ağlamaklı oluyorum, burada mahalle kavgası dönüyor, herkes birbirine yiyecekmiş gibi bakıyor" diyor. Ama memleketi Meclis'in kurtacağına duyduğu romantik inancı da kaybetmiyor Çandar. Teoriye inanmıyor ama, halk ozanlarının eleştirel geleneğini de unutmuş görünüyor.

Başta Ege yöresi olmak üzere, Anadolu ve Rumeli türkülerini yorumlamasıyla tanınan Muğlalı sanatçı Tolga Çandar, bu dönem CHP'den Muğla Milletvekili oldu. Vekil oldu ama, bir türlü alışamamış.

Anadolu Ajansı muhabirine, o bilinen içtenliğiyle, içini dökmüş.

"Meclise alışabildiğim söylenemez. Çünkü Meclisi, daha ciddi, daha kaliteli, daha ülke için çırpınan insanların mekanı zannediyordum, yanılmışım. Burada ne yazık ki böyle bir yapı yok. Burası, ülkenin trajedisidir. Bu çok büyük bir tragedyadır. Oyun oynanıyor. Bu oyunun bedelini sokaktaki insan ödüyor" diyor Çandar.

"Herkes birbirini yiyecekmiş gibi bakıyor" diyor, ekliyor: "herkes sanki birbirinin kuyusunu kazacakmış, herkes 'bir sonraki dönem tekrar nasıl milletvekili olurum, bir yerlerden ihale bağlantılarını nasıl kurarım, birilerini bir yerden tayin ettirirsem bundan nasıl bir politik çıkar sağlarım. Partim içinde önümüzdeki dönem bakanlık değişimi olursa, nasıl olur da bir bakanlık kaparım, onun derdinde."

"Türkiye'nin burada yeniden üretilmesi gerekirken, yeniden üretileceğini zannederken,Türkiye'nin nasıl tüketildiğini görüyorum. Buraya her gelişinde emin olun ağlamaklı oluyorum, keşke elimde güç olsa da burayı sil baştan yapabilsem." Mecliste bir mahalle kavgası döndüğünü söylüyor, "trajedi" diye niteliyor bu durumu.

Muhabir "hayal kırıklığına mı uğradınız" diye soruyor, "ağlamaklı oluyorum her gelişimde" diyor Çandar: "Hem hayal kırılığı hem de her kapıdan içeri girişte, her Genel Kurulda ağlamaklı oluyorum. Anadolu'nun bu güzelim insanlarına, hepsine yazık. Benim gibi düşünen, düşünmeyen, seçimlerde bize oy veren, vermeyen herkes için bu bir trajedidir. Lütfen herkes aklını başına toplasın. Dışarı çıktığımda, 'Allah bu insanlara akıl fikir versin' diyor birileri."

Ama Meclis'e bakışı öylesine romantik ki… Hâlâ inanıyor oranın çözüm yeri olduğuna. "Mecliste bireylerin ihtiyacı olan şey akıl fikir değil, Mecliste eksik olan vicdan. Allah buradaki herkese vicdan nasip eylesin. Bu insanlarda eğer birazcık vicdan olursa, sorunlar da kendiliğinden çözülecektir" diyor.

Peki niye vekil oldu madem? İşçi bir ailenin çocuğu olduğunu, 17 yaşından beri siyasetle ilgilendiğini vurguladıktan sonra, Türkiye'deki olumsuzlukları, üniversite sürecinde toplumsal sınıflar arasındaki uçurumları iliklerine kadar duyumsadığını belirtip, amacının bu olumsuzluklara karşı mücadele etmek olduğunu söylüyor.

O toplumsal sınıflar arasındaki uçurumun Meclis'teki politikalardan değil, toplumsal sistemin, kapitalizmin kendisinden kaynaklandığını açıklayan teoriyi bilmez mi Çandar? Bilir elbette, ama inanmaz demek ki. Ya da inanır, ama Meclis'e de, orada çözüm olabileceğine de inanır belki.

Ama Meclis'e bu kadar romantik bakmak, herkesin bildiği bu trajedi tablosunun yeni farkına varmak romantizmi yakışır mı Çandar'a? Teoriye inanmıyorsa, parçası olduğu halk ozanları geleneğinin eleştirel bakışındaki o içsel tepkiye güvenseydi.

Aşık İhsani'yi hatırlasaydı mesela… O da denedi düzen siyasetini, üstelik Demokrat Parti'de. Sonra TRT'de söylediği türküye Başbakan Özdilek "Atın şu komünisti oradan" tepkisi verince, anladı düzen siyasetinin ne menem bir şey olduğunu. Türkiye İşçi Partisi'ne girdi, sosyalizme omuz verdi.

Vekillere inanmazdı, başka gerçekleri hatırlatırdı onlara hep. "Git Efendi" şiirinde olduğu gibi…

Git Efendi

Git efendi hançerlenmiş yaramı
Eşeleyip tazeleme bu sıra
Köyüm yolsuz ben kanunsuz yaşarım
Utan da şu asıra bak asıra

Demek vekilimsin vay benim başım
Yediğin her yemek bir yıllık aşım
İçtiğin her kadeh dolu göz yaşım
İşlediğin kusura bak kusura

Alemin fezaya gittiği günde
Dermanı alınmış dert dolu bende
Başkasının toprağının üstünde
Sarındığım hasıra bak hasıra

De şimdi yaşamak denir mi buna
Ahırda doğurur gelinim Suna
Ağaların çıkarları uğruna
Köy dolusu esire bak esire

Ne demek oluyor bilginiz çoksa
Binimiz aç ölür birimiz toksa
İstemem değişsin bu gidiş yoksa
Elimdeki nasıra bak nasıra