Çatıkatı Aşıkları - Şükran Yiğit

1961’de İstanbul’da doğdu. Ankara’da büyüdü. ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunu ve halen Frankfurt’ta yaşıyor. Romanları Ankara Mon Amour 2003, Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları 2004, Çatıkatı Aşıkları 2008 yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Bu romanları yazmasının nedeni "yazı yazmanın" kendisine olan takıntısı değil, anlatmak istediği öyküler olduğunu sanmasıdır.

"Frankfurt'a gelene kadar hayatımda iki önemli şehir vardı. İstanbul ve Ankara. İstanbul sokakların, Ankara evlerin şehriydi. İstanbul güzelliğin ve ihtişamın Ankara ise sadeliğin, mütevaziliğin şehriydi. İstanbul nereden geldiği belirsiz, aniden bastıran bir melankolinin, Ankara ise huzurun şehriydi. İstanbul'da hayat sokaklarda insanın karşısına çıkar, insanın başına gelir, Ankara'da ise hayat evden içeri kabul edilirdi. İstanbul'da ay Boğaz'ın üzerinde beklenen bir şenlikti, Ankara'da ise evinin penceresinden aniden görünüverirdi. İstanbul Led Zeppelin ise Ankara Jethro Tull'dı. İstanbul Polanski ise Ankara Godard'dı. İstanbul aşkın, Ankara arkadaşlığın şehriydi ve Frankfurt Westbahnof'taki o otelin balkonunda şehrin tüm hücrelerine kadar işlemiş yoğun sessizliği dinlerken, buraya gelmeden önce son yıllarımı geçirdiğim İstanbul'u değil, çocukluğumu geçirdiğim Ankara'yı düşünüyordum." Şükran Yiğit, Wittgenstein'ın Yalnızlığı'ndan -
Yaklaşık beş yıl önce, bir dostumun önerisi sayesinde Ankara, Mon Amour romanıyla tanıştım Şükran Yiğit'le. Ankara üzerine bestelenmiş az sayıda güzel şarkı gibi yazılmış güzel roman da pek enderdir. Şükran Yiğit'in iflah olmaz Ankara sevgisi bu sade şehrin sırlarını nasıl açık edebileceğimize dair ipuçları veriyor okuyucularına. Hakkında çok az bilgi sahibi olduğum yazarın ikinci romanını sabırsızlıkla beklediğimi çıkınca keyifle okuduğumu ama ilk romanından sonra beni kesmediğini itiraf etmeliyim. Yazarın kendi deyimiyle, son romanı "Çatıkatı Aşıkları", Ankara'da evin penceresinden aniden görünüveren ay gibi yoluma çıkıverdi, Yurdakul Er'in köşe yazısında. Daha önceki romanları gibi mütevazi bir şekilde, kitap sessizce yerini almıştı raflarda. İletişim Yayınevi'nin O. Pamuk kitapları üzerine kopardığı patırtı düşünülürse Şükran Yiğit'in kitaplarının bir sır gibi piyasaya verilmesini anlamak mümkün değil.

Elimde kitabı görenlerin ilk tepkisinin "vay aşk romanı ha!" olması kitap için hayırlı mı değil mi bilmiyorum ama ben yazarın ilk romanından damağımda kalan tadı yeniden hatırladım. Yurdakul Er'in kitaba göndermesi "unutmak ve unutturmak" bağlamı üzerineydi ben bir adım daha atayım kitaptan bir alıntıyı paylaşayım sizlerle

"Sevginin karşıtı nefret değil kayıtsızlıktır. Hatırlamanın karşıtı unutmak değil kayıtsızlıktır"- Elie Weisel.

Yayınevi'nin arka kapak için uygun gördüğü tanıtım yazısını boş verip son zamanlarda nelere kayıtsız kaldıklarınızla, bildiğinizi sandığınız sırlar ile yüzleşmeye, hakikatlere hazırsanız keyifli bir okuma sizi bekliyor.

Tunç Tatoğlu