Devrimci Fotoğrafçı Tina Modotti 
Yazar: Margaret Hooks 
Çevirmen: Laleper Aytek 
Agora Kitaplığı 
Birinci Basım, Ekim 2008  
&ldquo...kadınlar terstir. Oldukça dar kafalı ve konsantre olma güçlerı olmayan ve zihinlerı ancak tek bir şeyle meşgul olabilen kişilerdir.
Bu fazla ihtiyatsız bir ifade mi? Olabilir. Eğer öyleyse kadınlara bir özür borçluyum, kendi kişisel değerlendirmelerime dayanarak, bir görüşü her zaman genelleştirmek gibi affedilemez bir alışkanlığım var.&rdquo Tina Modotti
Sadece çektiği ve çektirdiği fotograflar değil, örgütlü bir komünist olarak bir siyasal serüvene dönüştürdüğü hayatı da eklendiğinde Tina Modotti, 20. yüzyılın en parlak kadın figürlerinden biri olarak nitelenmeyi fazlasıyla hak ediyor.
Margaret Hooks, Modotti&rsquoyi anlattığı kitabın önsözünde Tina&rsquonın sanatı ile hayatını dengeli bir biçimde sergilemeye çalıştığını söylüyor. Bunun için de hayat öyküsünü anlatmakla yetinmiyor, devrimci fotografçının zarif ve içten fotograflarından bolca örnek vererek eserlerinin kapsamını da gösteriyor.
1896&rsquoda İtalya&rsquoda doğan Tina, 1913&rsquote İtalya&rsquodaki ailesine bakabilmek için babasının yanına ABD&rsquoye, San Francisco&rsquoya gitti. Terzi olarak çalışıyor, iş dışında kalan zamanını da tiyatro ve operaya ayırıyordu. Tina birçok tiyatro oyununda rol aldıktan sonra rotasını Hollywood&rsquoa çevirdi, hatta bir filmde başrol bile oynadı. Ancak Hollywood film endüstrisi onu cezbetmedi. Tam da o günlerde, ünlü fotografçı Edward Weston ile tanıştı ve 1923 yılında birlikte Meksika&rsquoya gittiler. Meksika&rsquoda, Tina da fotografla ilgilenmeye başladı.
Meksika, Tina&rsquonın hayatında bir dönüm noktası oldu. Sanat sorunsalının yerini hayat sorunsalı almaya başladı. Bir komünist olan babası aracılığıyla siyasetle küçük yaşlarda tanışmasına rağmen, devrimci siyasetin içine Meksika günlerinde girdi. Aktif bir komünist parti üyesi oldu. O dönemde, daha sonra siyasi olarak yolları ayrılsa da, Diego Riviera ve Frida Kahlo ile sıkı dost haline gelmişlerdi. Yine aynı günlerde Kübalı devrimci Julio Antonio Mella ile birlikte çalışmaya başladı. Bu ilişkinin tutkulu bir aşka dönüştüğünü de not düşmek gerek.
Sanatını devrimci siyasetin hizmetine sunarak fotograf makinesini toplumsal adaletsizliği, işçileri, siyasal toplantıları görüntülemek için kullandı. Hooks&rsquoun kitapta da yer verdiği Kiriş Taşıyan Çocuk (1926), Çekiç ve Orak (1927), Çamaşırçı Kadının Elleri (1927), Demir Yolu İşçisinin Kızı (1928) benzeri fotograflarını bu dönemde çekti.
Tina, 1929 yılında sokakta yürürken yanı başında Julio Antonio Mella&rsquonın vuruluşuna tanık olduktan sonra Meksika&rsquoda barınamaz hale gelir. Önce cinayetle suçlanır, ardından da Meksika başbakanına düzenlenecek bir suikaste karışmakla. 1930&rsquoda Meksika&rsquodan sınır dışı edilir. Avrupa&rsquoya gider, İspanya İç Savaşı&rsquona katılır. Ardından önce Berlin&rsquoe geçer, orada bir süre kaldıktan sonra da Sovyetler Birliği&rsquone gider. Sergei Eisenstein ve Aleksandra Kollontay ile tanışır. 10 yılın sonunda, 1939&rsquoda sahte kimlikle Meksika&rsquoya döndüğünde yapayalnız ve yoksuldur. Meksika ancak 1941&rsquode Tina&rsquoya sığınma hakkı verir, böylece o da sevdiği ülkede gerçek adıyla dolaşma özgürlüğüne kavuşur. Ama bu huzuru uzun sürmez... Evlilik yerine özgür birlikteliği, bireysel güvenceler yerine siyasal bağlılığı, sanat yerine devrimi tercih ettiği etkileyici hayatı 46 yaşında geçirdiği kalp krizi ile sonlanır.
&ldquoTina bir gece yolda yürürken kapı aralığında yatan yaşlı bir Meksikalıyı gördü. İnsanlar önemsemeden yanından geçip gidiyorlardı. Tina bütün gece bu hasta adama yardım ederek onu kabul edecek bir hastane aradı. Bu yaşlı adam başka birçok insan gibi hayatını Tina&rsquoya borçlu olduğunu hiçbir zaman bilmedi...&rdquo
Aylin Dinçel