Yerel basında kölelik şartları

Yerel basın emekçileri yasalarda fikir işçisi olarak görünse de kölelik koşullarında çalışıyor. Düşük ücretle, mesaisi ödenmeden çalışan yerel basın emekçileri, hem reklam geliri elde etmeye zorlanıyor hem de patronların baskısına maruz kalıyor.

Uğur Enç - soL

Türkiye’de ulusal yayınların gölgesinde kalan ancak büyük gelişim de gösteren yerel basın, birçok sorunlarla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Kocaeli, Bursa, Eskişehir, Sakarya, Konya gibi illerle birlikte Anadolu’da hızla gelişen yerel basın siyaset, bürokrasi ve ekonomi üçgeninde bir süre sonra gazetecilik işlevini yitirerek kimi hedefli haberlerle ticarileşiyor. Yerelde iktidarı belirleyen ya da belirleme çabası güden, ekonomik çıkar amaçlı yerel olaylara müdahale eden, yerel olayları çarpıtan bir yapıya bürünebilen yerel basın haber merkezli faaliyetlerini büyük ölçüde yitiriyor.

Yerel basının kent bireyleri ve kurumlarıyla yakın ilişki kurmak zorunda olması sermayenin de gazeteden pazar alanı yaratma amacına olanak sağlıyor. Kimi ihalelere katılmak isteyen veya kamu kurum ve kuruluşlarıyla iş yapmak isteyen patronlar çok geçmeden gazete sahibi oluyor. Kimi sermaye sahipleri siyasi görüş gözetmeksizin kendi çıkarları doğrultusunda haberlere imza atarken, çoğunluğu iktidardan yana taraf oluyor. Ticari ve siyasi ilişkileriyle “gazetecilik” faaliyetlerini bir arada sürdüren, gazetecilik mesleğinden gelmeyen, haberin değerini bilmeyen gazete patronları, meslek ilkelerini hiçe sayarak kurumlarını ticarethane mantığıyla işletiyor.

Reklamla "ödüllendirmek"
Gazetelerini çıkarmak, halkı haberdar etmek için çabalayan Anadolu gazetecilerinin yerel halkın yazılı basına olan ilgisizliğiyle karşılaşması gazetenin geleceğini etkiliyor. Örneğin, 1 milyon 600 bin nüfuslu Kocaeli’nde en çok satış rakamına sahip olan gazete, günlük 3 bin 500 adet gazete satıyor. Yerel gazetelerin gelirinin büyük kısmını reklamlardan elde ettiği de biliniyor. Basın İlan Kurumu’ndan ilan almaya hak kazanan yerel basın kuruluşları büyük ölçüde çalışanlarının ve gazete baskısının masrafını karşılayabiliyor. Basın İlan Kurumu’ndan reklam alamayan gazeteler ise çalışan ve baskı masraflarını karşılamak için özel şirketlerden, kuruluşlardan yahut kimi belediyelerden reklam talep ediyor. Gazetelerin siyasi görüşleri ve haberlere bakış açılarına göre verilen özel reklamlar çoğunlukla gazete patronları üzerinde baskı aracı olarak kullanılıyor. Özel kurumların haklarında çıkan olumsuz haberleri örtbas etmek için reklam kozunu kullandığı ve kendisiyle ilgili olumlu haber yapanları da reklam vererek “ödüllendirdiği” görülüyor.

Fikir işçisi statüsünde değiller
Türkiye’de “fikir işçisi” olarak çalıştırılma zorunluluğu bulunan gazetecilerin yerel basında da işçi statüsünde çalışmaya razı getirildiği görülüyor. Özellikle yerel basının güçlü olduğu illerde üniversite öğrencilerinin işçilik alacakları büyük oranda gasp ediliyor. Üniversite öğrencilerinin asgari ücretin üzerinde bir ücretle çalışanları çift bordro uygulamasına tabi tutuluyor, gazetecilerin resmi maaşları asgari ücret olarak bankaya yatarken fazla kısmı kurumlarından gayri resmi olarak elden ödeniyor. Fikir işçileri yaşadıkları sıkıntılarla ilgili olarak sürekli şikayetçi olsa da patron korkusundan sendikalı olamamakta, sendikalı olanlar ise işyerlerinde çoğunluğu sağlayarak sendikanın söz sahibi olmasını sağlayamıyor.