Yandaşlar isifalara ne dedi?

Komutanların istifasından hemen sonra yandaş medyada istifa haberlerine ve yorumlarına dair bir sessizlik gözlemlenirken, sabah saatleriyle birlikte çarklar dönmeye başladı. Dinci basının ilk tepkisi "demokratikleşme" yönünde olurken, istifaların Türkiye'nin gidişatını değiştirmeyeceği konusunda ortaklaşılıyor.

Hükümet kanadında ve yandaş medyada, "istifa krizi" öncesi YAŞ'a dair "düşük profilli" bir gerginlik olacağına dair bir beklenti vardı. İstifaların olduğu gün, 29 Temmuz'da, Zaman'daki köşesinde Başbakan Erdoğan'ın uçağından izlenimleri aktaran Mustafa Ünal, Erdoğan'ın YAŞ'ta herhangi bir gerginlik beklemediğini, sorun çıksa dahi "yasalar çerçevesinde" bunların çözüleceğini söylediğini aktarmıştı.

Yandaş medyanın komutanların istifasına ilk tepkisi sessizlik oldu. Bununla birlikte, bir süredir kulislerde dolaşan "komutanlar istifa edebilir" söylentilerinin bir bölümü, hali hazırda liberal-gerici kalemler tarafından dile getirilmişti. Buna verilen en büyük örnek, Taraf gazetesinin polis yazarı Emre Uslu'nun 8 Haziran'da köşesinde yazdığı yazıydı.

Uslu, "bir dostunun" kendisine anlattıklarına dayanarak şunları söylemişti:

"Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner tam bir karartma ve manüplasyon ablukası altında. ‘İstifa et’ baskısı had safhaya gelmiş durumda ve Koşaner’in istifa etmeyi düşündüğü ciddi ciddi bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.

Dostum olayın arkaplanını da anlattı. Normalde Koşaner yakın çevresine göre dikkatli bir legalist. Ben de aynı görüşteyim. Bu görüşümü 1 Temmuz 2010 tarihli Today’s Zaman’daki köşemde Koşaner analizi yazıp ifade etmiştim. Ancak şimdilerde Koşaner için durum biraz farklılaşmış gibi görünüyor."

Emre Uslu, 1 Temmuz 2010'da, Today's Zaman'daki "Yeni Genelkurmay Başkanı: Pandora'nın kutusu mu, ihtiyatlı bir legalist mi?" başlıklı yazısında özetle Işık Koşaner'den korkulmaması gerektiğini, yeni Genelkurmay Başkanı'nın "Hilmi Özkök'e yakın bir yerde duracağını" iddia ediyordu. Uslu'nun Taraf yazısına göre, Koşaner'in yakınındak isimlerden Atilla Işık'ın hakkında "hükümet yanlısı" söylentisi İlker Başbuğ ve Arslan Güner tarafından yayıldı. Işık istifa ettirildi, Koşaner yalnızlaştırılarak hükümet ile karşı karşıya getirildi. Böylece, eğer AKP tek başına iktidar olursa Koşaner seçim sonrasında istifa edip hem AKP’yi zor duruma düşürmeyi hem de seçim sonrası başlayacak olan Anayasa değişikliği çalışmalarına balta vurmayı düşünüyor değerlendirmesi yapılmıştı.

'İstifalar deprem yaratmadı'
Zaman gazetesinden Bülent Korucu, istifalar hakkında yazdığı "yorum" yazısında, "İstifaların içi boşaldı" derken, bunun "'deprem' etkisi yapmadığını, kriz çıkarmadığını, kimsenin paniklemediğini, hükümetin ayaklarına kapanıp 'biz ettik sen etme' diye yalvarmadığını" söyledi. Korucu'nun gerekçeleri ise şöyle:

"İstifa müessesesinin suyunu çıkardılar. Son iki yıldır 'komuta kademesi topluca istifa edecek' cümlesini o kadar sık duyduk ki kamuoyunda bıkkınlık oluştu. Boğaz Köprüsü'nde intihar şov yapanlara bir müddet sonra vatandaşın 'atla, atla' şeklinde tempo tutmasına benzedi. 'Yetti artık edecekseniz edin' psikolojisi baskın çıktı. Geçen yılki Yüksek Askeri Şura'da 'hep birlikte istifa edelim' deyip sonra Atila Işık'ı tek başına bıraktıkları da unutulmadı. Ayrıca emekliliğine iki gün kalmış kuvvet komutanlarının 'büyük' fedakârlığı da Koşaner'in çıkışının etkisini kırdı. Güya bütün komuta kademesi hükümete karşı mesajı vereceklerdi. Ancak 'Siz zaten iki gün sonra gitmiyor muydunuz?' sorusu balonu patlattı."

Korucu'ya göre, Cumhurbaşkanı Gül'ün dün yaptığı, "ben neye imza atacağımı bilirim" açıklaması, "işaret fişeği" idi ve artık hükümetler değil, bürokratlar istifa etmeye başladıysa, bu Türkiye'nin normalleştiğinin kanıtıydı.

'Artık teamül yok'
Zaman'da çıkan bir diğer "yorum" yazısında da, istifaların ardından ülkede "yaprak kımıldamadığına" vurgu yapılırken, "yasalara karşı çıkan komutanlara" karşı, "yasaları uygulayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan" profili çiziliyor. Ali Akkuş imzalı yazıda, İlker Başbuğ'un da giderayak istifa kartını kullandığı, ancak Erdoğan'ın "blöfü boşa düşürdüğü" yazılıyor. Yazıda, "12 Haziran'daki yüzde 50'yi unutmayın" mesajına yer verilirken, Türkiye'nin "dünya demokrasisinin birinci ligine doğru hızla ilerlediği" iddia ediliyor.

Star gazetesinin manşetlerinden birisi, eski milletvekillerinden Turgut Özal'ın gözdelerinden Ekrem Pakdemirli'nin, "Paşalar, emeklilik isteyerek en doğru kararı aldı" sözünü manşete taşıdı. Star yazarlarından Ergun Babahan da, generallerin istifasını "deprem" diye veren medya kuruluşlarına inanılmaması gerektiğini, ortada sistem açısından "ne kriz ne de deprem olduğunu" yazdı.

Yeni Şafak yazarlarından Hakan Albayrak ise, istifaları olumlu karşılayarak, şunu yazdı:

"Artık yeni Türkiye'nin yeni ordusunu görmek istiyoruz. Askeri vesayet düzenini geride bırakan yeni Türkiye ile uyumlu komutanlar görmek istiyoruz.

Öte yandan, cuntalarla hesaplaşma sürecinin yavaş yavaş tatlıya bağlandığını, ordu içindeki illegal hareketlerin önde gidenlerinin ayıklandığını ve fakat 'emir kullarının' üzerine fazla gidilmeyip onlara bir şansın daha tanındığını, orduyu derleyip toparlamaya konsantre olunduğunu da görmek istiyoruz.

Yeni bir sayfa açıp, 'Eski sayfadaki hatalarını bu sayfaya taşımayanlarla beraber yürürüz, cuntacılığı hortlatmaya kalkışanları ise yakarız. Hesap sormaya muktedir olduğumuz herhalde anlaşılmıştır' demek lazım."

Bir diğer Yeni Şafak yazarı, Başbakan danışmanı Yasin aktay ise, TSK'nın sürekli olarak yıpratılmasına Türkiye'nin tahammülünün kalmadığını söylerken, artık ordunun "tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi yalnızca dış savunma ile ilgilenmesi gerektiğini" yazdı. Aktay'a göre, ortada büyük bir fırsat var:

"Bu toplu istifanın ilk yansıması bir 'kaçış' olarak algılandı ki, bu TSK'nın komuta kademesi için hiç de olumlu bir görüntü değil. Bunu bir kriz olarak yansıtmak istemelerine karşılık, ortaya çıkan durum aslında Türkiye'de asker sivil ilişkilerinin daha sağlıklı bir temele oturtulabilmesi için yapılabilecek reformlar için büyük bir fırsat alanı oluşturmuştur. Bu fırsat alanı iyi değerlendirildiğinde hem daha güçlü ve demokratik bir Türkiye hem de daha güçlü bir TSK yapılanmasına ulaşılabilir.

İşin doğrusu bu bir krizse bile Türkiye'nin değil olsa olsa bazı rütbelilerin Türkiye için bir fırsat oluşturan krizidir.

Daha doğru bir ifadeyle, filmin sonuna yaklaşıyoruz ve başından beri önümüze konulan bütün muammalar birer birer çözülüyor."

Sabah yazarı Emre Aköz de, istifaların "hayırlı" olduğunu savunurken, Necdet Özel'in yeni döneme uygun bir Genelkurmay Başkanı olacağını iddia etti.

(soL - Haber Merkezi)