Tutukulu 65 gazeteci ile dünya birincisiyiz!

Türkiye dünya üzerinde en fazla tutuklu gazetecisi bulunan ülke konumunda. Geçtiğimiz hafta tutuklanan 3 gazeteci ile birlikte tam 65 gazeteci cezaevinde. Konuyla ilgili Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu sözcüsü Necati Abay ile görüştük.

Sıkça ileri demokrasiden söz edilen bir ülkenin 65 gazeteciyi tutuklayarak bu konuda dünya rekoru kırmış olmasıyla ilgili soL’a konuşan Necati Abay, basın özgürlüğü karşısında en büyük sıkıntının Terörle Mücadele Yasası (TMY) olduğunu söyledi.

Öncelikle Türkiye tutuklu gazeteci sayısı bakımından nasıl bir konumda dünya üzerinde?
Bugünkü tarih itibariyle Türkiye cezaevlerinde 12’si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere tam 65 gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Bu sayıyla Türkiye tutuklu gazeteci sayısı bakımından dünya birinciliğini sürdürüyor. Bu vahim bir durumdur. Son bir haftada üç gazeteci daha tutuklandı.

Türkiye’nin bu konuda Dünya birincisi olmasını neyle açıklamak gerekiyor. Üstelik cezaevi koşulları yüzünden Suzan Zengin birkaç gün önce hayata gözlerini yumdu bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Her geçen gün tutuklu gazeteci sayısı artıyor. Bu kadar tutuklu gazetecinin olması ve bu sayının artmasının müsebbibi Terörle Mücadele Yasası’dır. Toplumsal muhalefet güçlerinin ve gazeteciler toplumla mücadele yasası gereği tutuklanıyor. Bununla birlikte binlerce gazetecide TMY kıskacında olmaya devam ediyor.

Aynı zamanda bir diğer kıskaç Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleridir. Suzan Zengin de bu sayede tutuklandı ve 2 yıl cezaevinde kaldı. Cezaevi koşullarında tedavisi engellendi. Hem de tedavisi engellendiği için bir gazeteci hayatını kaybetti. Bu konuyla ilgili çok üzgünüz bir gazetecinin cezaevine atılması ve burada ölümüne neden olunması son derece üzücü.

TMY ve tutuklu gazeteciler ile ilgili platformunuz ne gibi çalışmalar yapıyor?
Tutuklu gazetecilerle dayanışma platformu basın özgürlüğü konusunda ciddi baskınların olduğunu gözlemliyor. Bu kadar yoğun tutukluluğun sebebi bu hakkın baskı altına alınması dolayısıyladır. Biz hem Türkiye’de hem de dünya basınında bu gerçekliği anlatmaya çalışıyoruz. Bunu da anlatmaya devam edeceğiz.

Bu işin çözümü için öncelikle TMY kaldırılmalıdır. TMY kaldırılmadan hiç bir şey çözülemez. Geçtiğimiz günlerde Bülent Arınç ‘bir gözden geçireceğiz’ diyerek bir de bizlere seslendi ve ‘yüksek sesle söylemiyorlar’ dedi. Şimdi sizin aracılığınızla bir kez daha yüksek sesle söylüyoruz, bu yasa kaldırılmalıdır. Bu yasa kaldırılmadan düşünce özgürlüğü anlamında da basın özgürlüğü anlamında da ciddi bir ilerleme olamaz.

Ayrıca platform olarak toplumsal muhalefet güçlerinin gündemine de bu sorunu sokmak için mücadele ediyoruz çünkü bu aynı zamanda bir özgürlük mücadelesidir ve tek başına bizim mücadelemiz yeterli olamayacaktır.

(soL - İstanbul)