Tutuklu gazeteciler için Tanıklık Günleri 7. gününde

Tutuklu gazeteciler için "Tanıklık Günleri" 7. gününde de devam etti. Bugün Çağlayan Adliyesi önünde Cihan Gün, Fatma Koçak, Mehmet Yeşiltepe, Nilgün Yıldız ve Yalçın Küçük için yakınları, meslektaşları "gazeteciliklerine tanığız" dedi.

Tutuklu gazeteciler için Çağlayan Adliyesi önünde yapılan oturma eylemleri devam ediyor. Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun başlattığı Tanıklık Günleri'nin 7. gününde tutuklu Yürüyüş dergisinden Cihan Gün, DİHA Yazı İşleri Müdürü Fatma Koçak, Devrimci Hareket dergisi yazarı Mehmet Yeşiltepe, DİHA muhabiri Nilgün Yıldız ve Aydınlık gazetesi yazarı Prof. Dr. Yalçın Küçük için "tanıklık" yapıldı.

"Ya onlardansınız ya değilsiniz"
İlk sözü alan gazeteci Murat Çelikkan, “Darbelerle uğraştığını söyleyen bir hükümet döneminde darbe günlerini aratmayacak uygulamalar görüyoruz. Türkiye hep kötü dönemlerden geçiyor ama bu yaşadığımız, basın ve ifade özgürlüğü açısından en kötü dönemlerden biri. Ya onlardansınız ya değilsiniz. Değilseniz ya işten atılırsınız ya da kendinizi cezaevinde bulursunuz" dedi.

"Gazetecilikten öte insanlığa yapılan saldırıdır"
KCK adı altında gözaltına alınıp tutuklanan DİHA Yazı İşleri Müdürü Fatma Koçak için kardeşi Rahmi Koçak söz aldı. Koçak, “Kardeşimin yapmış olduğu haberlerin hepsi de insan hakkı haberleridir. Bu saldırı gazeteciliğe yapılan saldırıdan öte insanlığa yapılan saldırıdır, bir insanlık suçudur" diye konuştu.

"Kardeşimin suçu arkadaşlarıyla çay içmekti"
Devrimci Hareket dergisi yazarı tutuklu Mehmet Yeşiltepe'ye tanıklık yapan kardeşi Fahika Boztepe, “Kardeşimin suçu arkadaşlarıyla çay içmekti. Dava klasörlerinde ise kardeşimin evinden alınan haber ve kitap arşivleri yer alıyordu. Bu ülkede insanlar yaptıkları haberler ve delillerle tutuklanıyor" dedi.

Yeşitepe’nin avukatı Erman Öztürk de, “Gazetecilere dönük operasyonlar yeni değildir. Geçmişte bombalıyorlardı, Önder Babat’lar gibi öldürülüyorlardı, şimdi tutuklanıyorlar. Biz gazetecilere tanığız. Tarih de tanıktır. Laboratuara mikrop üretir gibi delil üreterek gazetecileri hapsediyorlar" diye konuştu.

"Bu insanlar acı çekiyor, bu mücadeleyi bırakmayacağız"
GÖP Dönem Sözcüsü ve Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi de Mehmet Yeşiltepe’nin 29 Aralık 2011 tarihinde milletvekilleri aracılığıyla Meclis’ten Adalet Bakanlığı’na gönderilen mektubunu okudu. İpekçi konuşmasını “bu insanlar acı çekiyor, bu mücadeleyi bırakmayacağız” şeklinde bitirerek tanıklıklar devam etti.

"İşten atılan, yayını kaldırılan gazeteciler de burada olmalı"
DİHA Muhabiri Nilgün Yıldız’ın arkadaşı DİHA çalışanı Nagehan Akarsel, “Arkadaşlarımız iktidarı rahatsız ettiler. Bunu için tutuklandılar, gerçekleri yazdıkları için. İşten atılan, yayını kaldırılan, Can Dündar, Nuray Mert, Banu Güven gibi gazeteciler de var. Onlar da burada olmalılar. Bizler onlara tanığız ve onların bıraktıkları yerden devam ediyoruz" diye konuştu.

"Yalçın Küçük gazetecidir"
Oda TV davasından tutuklu yargılanan Aydınlık gazetesi yazarı Yalçın Küçük’ün çalışma arkadaşı Halil Nebiler de, “Ben şahitlik ederim ki Küçük gazetecidir, diğer yüz arkadaşımız da gazetecidir. Metin Göktepe’den Zeynep Kuray’a kadar onlarla gurur duyulmalıdır. Tasmalı gazetecileri buraya davet ediyoruz, gelsinler tanıklık etsinler. Gazetecilerin cezaevine atılmaları bir oyundur" dedi.

(soL - Haber Merkezi)