Sosyal medya davasında ikinci duruşma: Gazeteciler tahliye edildi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı da olan AKP genel başkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın internete sızan e-posta yazışmalarını haberleştirdikleri için haklarında dava açılan ikisi tutuklu altı gazetecinin yargılanmasına devam edildi. Tutuklu gazeteciler tahliye edildi.

Caner Şimşek

Sosyal medya davasında yargılanan ikisi tutuklu altı gazeteci bugün ikinci defa hakim karşısına çıktı. Tutuklu gazeteciler Diken’in eski editörü Tunca Öğreten ve BirGün çalışanı Mahir Kanaat hakkında tahliye kararı verildi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı da olan AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak’ın e-postalarının internete sızmasının ardından açılan davada Diken’in eski editörü Tunca Öğreten ve BirGün gazetesi çalışanı Mahir Kanaat 323 gündür tutuklu bulunuyordu.

Kapatılan DİHA’nın muhabiri Metin Yoksu, DİHA’nın Haber Müdürü Ömer Çelik, Yolculuk Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Eray Sargın ve ETHA Sorumlu Müdürü Derya Okatan ise tutuksuz yargılanıyor.

Tutuklu ve tutuksuz yargılanan gazeteciler bugün hakim karşısına çıktı. Savcı, Öğreten ile Kanaat’in tutukluluğunun devamını istedi.

Ardından gazeteciler ve avukatlar savunma yaptı.

Mahkeme, Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat’in adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine karar verdi.

Öte yandan diğer dört gazetecinin adli konrolü kaldırıldı ancak yurt dışına çıkış yasakları devam ediyor.

Gelecek duruşma 3 Nisan 2018’de saat 11.00’de görülecek.

DURUŞMADA NELER OLDU? 

Duruşma öncesi Çağlayan’daki İstanbul adliyesinin önünde toplanan gazeteciler, tutuklu meslektaşlarını bir an önce tahliye edilmesini istedi.

Gazetecilerin basın açıklamasında şunlar kaydedildi:

“Sadece dokuz sayfalık iddianamede somut bir delil ve suçlama bulunmuyor. Kamusal nitelik kazanmış ve tüm yurttaşların hakkında komuştuğu bilgiler, haberleştirildiği, tweet atıldığı için ve hatta bu paylaşımları yapan hesaplar takip edildiği için gazeteci arkadaşlarımız özgürlüklerinden mahrum. Bir önceki duruşma öncesinde de dile getirmiştik. Yine söylüyoruz. İnternet üzerinden gazetecilere her gün çeşitli yerlerden bilgi, belge ve istihbarat gelmekte, arkadaşlarımız çeşitli kişilerce sosyal medya gruplarına ya da mail gruplarına eklenmektedir. Gazeteciler bu bilgileri incelemekte, asılsızca kullanmamakta, haber değeri ve kamu yararı varsa yayımlamaktadırlar. bu yüzden gazeteciler tutuklanamaz.

Savcılık makamı arkadaşlarımızı içeride tutacak delil bulamadıkça, ne suçlama yönelteceğini şaşırıyor. Milyonlarca kişinin okuduğu 17-25 Aralık fezlekelerini bilgisayara indirmek suç gibi gösteriliyor. Üstelik oluşturma tarihi ile indirme tarihi bilinçli bir şekilde birbirine karıştırılıyor. Davayla hiç ilgisi olmayan kişisel tweetler dosyaya konuyor.

Bu hukuksuzluk hangi talimatla yapılıyor?

Bizler bir an önce bu hukuksuzluktan vazgeçilmesini talep ediyoruz.

Haber yapmak suç değildir. Gazetecilere özgürlük.” 

DURUŞMAYA SEGBİS İLE KATILDILAR

Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat Silivri Cezaevi'nden SEGBİS ile katıldılar.

Tunca Öğreten savunmasında şunları söyledi:

“Kendini hacker olarak tanıtmaktan imtina etmeyen, adı sanı bilinmeyen birinin iftirasıyla bir yıldır özgürlüğümden, eşimden mahrum bırakıldım. Öyle trajik bir durumdayım ki, evliliğimizi dahi cezaevinde gerçekleştirmek zorunda kaldık. Hiçbir terör örgütüyle uzaktan yakından ilişkim yoktur. Olmamıştır. Aidiyet bağım olmayan bir örgüt adına suç işlemiş olmam akla, mantığa aykırıdır. Elinizdeki dosyada söylediklerimin aksini gösteren en ufak bir delil yoktur. Veriye ulaştığımızda önce doğruluğunu sorgularız. Karşınızda milyonlarca insana ulaşmış verileri haberleştirmiş, özel hayatla ilgilenmemiş bir gazeteci var. Kimseden talimat almadım. 36 yaşındayım ve birilerinden talimat alacak kadar onursuz bir hayat sürmedim. Bir yıldır tutukluyum. Adalet arıyorum. 2002 yılında gazeteciliğe başladım. Savaş muhabirliği dahil her türlü tehlikeli alanda görev yaptım. Ancak hiç şu anki kadar kendimi tehlikede hissetmemiştim. Gazetecilik de, savcı ya da yargıç olmak gibi, haysiyete, ilkelere ve vicdana bağlı kalınarak yapılması gereken bir meslektir.”

Mahir Kanaat de savunmasında şöyle konuştu: 

 

“17-25 Aralık iddianamesinin indirilmesi ile ilgili bir sunum yapacağım. Bu sunumdan sonra bu konu ile ilgili aklınızda bir şüphe kalmayacağından eminim. Zira bu konu mühendislik bilgisi gerektiren bir konu değil. Google arama motoruna giriyoruz. 17-25 Aralık iddianamesi yazarak ‘enter’a basıyoruz. Görüleceği gibi 0.36 saniye içerisinde 547 bin sonuç karşımıza çıkıyor. Yargı mensuplarının da sıkça kullandığı adaletbiz.com sayfasını açıyoruz. Haberin içerisinde iddianamede bahsi geçen 17-25 Aralık fezlekelerinin birer örnekleri bulunmaktadır. Sayın başkan ve sayın üyeler. Biraz da öz nitelik bilgilerimden bahsetmek istiyorum. Açık kaynaklardan indirilmiştir. Benim hiçbir terör örgütü ile en ufak temasim dahi olamamıştır. Bylock kullanıcısı değilim. Herhangi bir şekilde, herhangi bir FETÖ üyesi ve sempatizanı ile temasım olmadı. Dershanelerine ya da okullarına girmiş değilim. İlk olarak Twitter üzerinden oluşturduğum iddia edilen fakat gerçekte Redhack isimli hacker grubunun oluşturmuş olduğu sohbet grubundan başlamak istiyorum. Avukatlarım size Redhack isimli hacker grubunun sıralı tweetlerini sunacak. Bu tweetlerde göreceğiniz üzere sohbet grubunu kendilerinin kurduğunu yazmaktalar. Sohbet grubunu benim kurmadığım ve Redhack grubunun kurduğu tweetlerden anlaşılmaktadır. Kaldı ki elimde bile olmayan e-maillerle ilgili sohbet grubu neden kurayım?”

İDDİANAMEDE NELER VAR?

 

 

 

İddianamede Albayrak’ın kişisel e-posta hesaplarında ‘duruma göre devlet sırrı niteliğinde de olabilecek bilgiler’ olduğu ve bu bilgilerin manipüle edilerek Albayrak ve onun şahsında hükümeti yıpratmak amacıyla yayınlandığı öne sürülüyor.

Ancak hangi bilginin ne şekilde değiştirildiğinden bahsedilmiyor, sadece, ‘milli enerji politikasının başarısızlığa uğraması için olumsuz algı oluşturulduğu’ gibi suçlamalar yer alıyor.

İddianamede Öğreten ‘FETÖ’ ve DHKP-C’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’, Okatan, Sargın, Yoksu ve Çelik ‘örgüt propagandası’, Kanaat ise ‘örgüt üyeliği’yle suçlanıyor.

Öte yandan Kanaat haricindeki isimlere de ‘bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme’ suçlaması da yöneltildi.

Davanın 24 Ekim’de görülen ilk duruşmasında Çelik tahliye edilmiş, Öğreten ve Kanaat’in tutukluluğuna devam kararı verilmişti.