Provokasyon var mı diye Vakit'i okuyorlar

Geçtiğimiz haftalarda Topkapı Sarayı'ndaki İdil Biret konserine Alperenler tarafından yapılan saldırıyı provoke eden şeriatçı Vakit gazetesi, şimdi de 18 Ağustos'ta verilecek olan klasik müzik konserini "kilise müziği" diye hedef gösteriyor.

Vakit gazetesi, çağdaş yaşam ve sanata yönelik bir provokasyon daha hazırlıyor. 18 Ağustos Salı günü Topkapı Sarayı'nın birinci avlusunda, Cem Mansur yönetimindeki Ulusal Gençlik Orkestrası’nın solist Ayla Erduran’la birlikte vereceği klasik müzik konserini "Topkapı Sarayı’nda konser... İnadına ve özellikle!" başlıklı bir köşe yazısıyla hedef gösteren Vakit gazetesi, ardından Cem Mansur'un Hürriyet Gazetesi'ne verdiği bir röportajda yönelttiği eleştirilere de "Mansur hakkında 'Yahudi' iddiası" haberiyle karşılık verdi.

Geçtiğimiz haftalarda Topkapı Sarayı'nda verilecek olan İdil Biret konserinde şarap ikram edilecek olmasını "mukaddes avluda şarap küstahlığı şeklinde haberleştiren Vakit gazetesi, Alperen Ocakları'nın konsere saldırmasına ortam hazırlamıştı.

"Din elden gidiyor" hezeyanıyla...
Vakit'in yeni provokasyonu, 8 Ağustos tarihli, Hasan Karakaya tarafından yazılan köşe yazısıyla başladı. "Topkapı Sarayı’nda konser... İnadına ve özellikle!" başlıklı ve gazetede neredeyse bir tam sayfa tutacak uzunlukta olan yazıda, "bu 'konser'ler vasıtasıyla topluma 'kanser' virüsü enjekte edilmek istendiği", "ezan sesleri”nin kısıldığı, Kur’an seslerinin kesildiği ve yerine kilise ilâhilerinin konulduğu bir Türkiye" yaratılmak istendiği, "uyuyan bir devi tekmeleyip uyandıranların elbette neticelerine de katlanacağı" şeklinde cümlelerle yalnızca Cem Mansur'un yöneteceği klasik müzik konseri değil, insanlığın çağdaş medeniyetinin eseri olan ve şeriatçılara yabancı gelen her şey hedef gösteriliyordu.

Neler yoktu ki yazıda: Klasik müzik, bütünüyle kilise müziğiydi, klasik müzik bestekârları da papazdı. Türkiye'de rock müzik dünleyenlerin oranı "yalnızca yüzde 1,4" klasik müzik dinleyenlerin oranı da "sadece yüzde 2,1"di, dolayısıyla herkes haddini bilmeliydi.

Saldırı şaraba veya müziğe değil, uygarlığa
Bu yazı üzerine basına bir e-posta gönderen Cem Mansur, "Vakit gazetesinin İdil Biret konserinde şarap kavgasını kazandığına inandığını, bu inançla şimdi de müziğin kendisine saldırıyor olduğunu" belirtmiş ve "insanların konsere gelmeyecek derecede tedirgin edilmeye çalışıldığını" vurgulamıştı.

Konserin, bu yüzden başarısız olması durumunda bunun "Türkiye'de ne yapılıp yapılmayacağına aklın, uygarlığın ve hukukun değil, şiddet kullananların karar verdiği anlamına geleceği" şeklinde çok önemli bir uyarıda bulunan Mansur, konserin desteklenmesini istemişti.

Ardından dün Hürriyet Gazetesi'ne bir röportaj veren Mansur, gönderdiği e-posta'da yer alan uyarıyı tekrarladı ve gerçek endişesinin "insanların hayatına ilkelliğin yön vermeye başlaması" olduğunu dile getirdi. Konsere saldırı olması halinde Kültür Bakanlığı’nı arayıp polis gücü talep edeceklerini belirten Mansur, ne var ki polisin zihniyet açısından konseri düzenleyenlere mi, konsere saldıranlara mı yakın olduğunun başlı başına bir soru işareti olduğunu ifade etti.

Bunların dışında, "İdil Biret’ten niye özür dilendiğini ve Biret’in niye bu özrü kabul ettiğini anlamadığını" da dile getiren Mansur, Alperen Ocakları'nın yaptığı saldırganlığın İdil Biret'in şahsına değil, "milyonlarca kişinin yaşam tarzı seçimlerine yapıldığını" vurguladı. Alperenlerin İdil Biret'e yaptıkları özür ziyaretinin ardından ortaya "her şey tatlıya bağlanmış gibi bir görüntü" çıktığını söyleyen Mansur, "şimdi hedefte başka bir klasik müzik konseri var dedi.

Vakit: Şeriatçıların günlük provokasyon bülteni
Vakit'in Mansur'un röportajına yanıtı ise hayli ilginçti. Röportajın yayınlanmasının hemen ardından Vakit gazetesinin internet sitesi Habervaktim'de üç haber yayınlandı. Bunlardan birincisi, Hürriyet'in Cem Mansur'a Vakit'i tehdit ettirdiği iddiası taşıyordu. Diğer iki haber ise "Hıristiyan tarihine saygı, İslam tarihine sövgü" ve "Mansur hakkında 'Yahudi' iddiası" başlıklarını taşıyordu.

Yaptığı provokasyon haberlerindeki tek vurgunun yetkililere Topkapı Sarayı'ndaki organizasyonların sınırlandırılması yönünde mesajı vermek olduğunu iddia eden Vakit gazetesi, Cem Mansur için şeriatçıların gözünde adeta "katli vacip" bir "islam düşmanı gayrımüslim" portresi çiziyor, bu haberleri net fotoğraflarla süslemeyi de ihmal etmiyordu.

Vakit'in "bizi tehdit ediyorlar" şeklindeki komik iddiası ise, Mansur'un "camia olarak artık Vakit’i takip ediyoruz" sözlerinin çarpıtılmasına dayandırılıyordu. Anlaşılacağı üzere Mansur'un "takip ediyoruz"dan kastı, "insanları bize karşı kışkırtıyorlar, kendimizi ne yazıp çizdiklerini okumak zorunda hissediyoruz" şeklindeydi.

Provokasyonun sonuçları: okur yorumları
Vakit'in provokasyonunun nasıl düşünceli insanlara hitap ettiği ve nasıl düşünceler ürettiği ise yine okur yorumlarıyla gözler önüne serildi. İşte yalnızca imla ve yazım hataları düzeltilmiş birkaç örnek:

"Yaşar Büyükanıt da anne tarafından Yahudidir. Hiç bir Müslüman dinine düşman olamaz. Gayrimüslimdir ama açıkça söyleyemez, söylese Müslüman ülkede şöhretini yitirecek. 'Müslümanım' derler ama içlerindeki kin dışlarına vurur, Allah konuşturur bunları. Fazıl Say, darvinci profesörler, sanatçıların çoğu böyledir."(ekici_46 rumuzuyla)

"Cenab-ı hakk bu gibi şeyleri başımızdan eksik etmesin. İman kılıcı çark ile bilenmez. Bu "tür" kişiler kor olan imanı alevlendiriyor. Nasıl ki vesvesenin yaratılmasının mana-ı hakikisi kişiye teyakkuz hali vermekse, şeyatinin yaratılması dahi bir rahmettir. Yoksa sırrı teklif olmazdı. Bütün mesele mücadele noktasındadır. Gazze hadisesi olmasaydı yahudlar ne şirret bir millet olduğunu nasıl yakinimiz olacaktı. Tabii ki müstesnaları hariç. Yaşasın nuru Muhammedi-i"(elaziz rumuzuyla)

"Sizden korkan sizin gibi olsun. Biz de Vakit'i takip ediyoruz. Bu arada unutmayın sizi de takip ediyoruz. Ey Müslüman mahallesinde salyangoz satıcıları. Hodri meydan..."(ersan rumuzuyla)
(soL-Haber Merkezi)