Özgür Gündem yazarından ibretlik Reyhanlı dersi: Ölenler ne için ölmüştü sahi...

Özgür Gündem yazarı Veysi Sarısözen bugün Reyhanlı’daki patlama ile ilgili bir yazı kaleme aldı. Sarısözen'in patlamadan çıkardığı dersi okuyunca “nasıl yani?” sorusunu sormadan edemiyor insan…

Özgür Gündem yazarı Veysi Sarısözen bugün “Öcalan’ın büyük inisiyatifi ve Reyhanlı dersleri” başlıklı yazısında, Türkiye tarihinin en korkunç olaylarından biri üzerine çıkardığı “dersi” yazdı…Reyhanlı’daki vahşeti düşününce ülkede olan bitene dair biraz aklıselim düşünebilen birisinin çıkaracağı dersler bellidir aslında. AKP’nin Ortadoğu’da vekâleten yürüttüğü kan siyasetinin ülke tarihinin en büyük katliamlarından birine sebep olduğudur mesela. Hükümetin eli kanlı çeteleri besleyip, büyütüp komşu halkların başına bela etmesinin faturasıdır da diyebiliriz Reyhanlı’daki vahşet. Emperyal heveslerle bölgede bir savaş çıkarma gayretinin, dinci çetelerin memleket topraklarında barındırılmasının, ülkenin açık hedef haline getirilmesinin… diye devam eder gider liste.

Bölge halkının ve Türkiye’de birçok insanın Erdoğan özelinde AKP’ye duyduğu nefret belki de Türkiye tarihinde çok az siyasetçiye “nasip” olmuştur. AKP'liler de bunun o kadar farkındaki 100’ün üzerinde vatandaşının öldüğü bir kente ülkenin Başbakan’ı adımını dahi atamadı, başına gelecekleri bildiğinden olsa gerek…

Hele Türkiye’nin Alevileri... Ağızlarına her Suriye lafını aldıklarında hakaret ettikleri, incittikleri, düşmanlaştırdıkları Alevi yurttaşlarımız... AKP artık onları 'kayıp' saymaktadır, Suriye ile birlikte onları da karşılarına almışlar ve bundan sonra “ağzıyla kuş tutsa” gönüllerini kazanamayacaklarını da bilmektedirler. Bu sonuç da açıkça duruyor Reyhanlı'da.

Ama hayır, Sarısözen bu dersleri çıkarmadı Reyhanlı’daki patlamadan. Bırakın ders çıkarmayı, yazısında bir cümle dahi bahsetmedi bunlardan.

Peki, insan Reyhanlı’da neredeyse tüm ülkenin tartıştığı bu konuları görmez de ne görür?

Sarısözen şu an yaşanan gerçekliği “sürece zeval gelmesin” diyerek bir kenara itiyor ve dalıyor "fantezi" dünyasına:

“8 Mayıs’ta silahlı güçlerini çekmek yerine, dün, yani 11 Mayıs’ta bomba yüklü üç kamyonu Eminönü meydanında, beş kamyonu Kızılay meydanında, on kamyonu İzmir Alsancak’ta patlatsaydı.

O gün Borsa çökerdi. Yabancı sermaye ülkeyi apar topar terk ederdi. Bir anda euronun fiyatı fırlardı. Ekonomik kriz birkaç gün içinde Türkiye’yi on yıl geriye doğru sürüklerdi. Bir futbol maçı esnasında İstanbul’un göbeğinde, Beşiktaş’ta silahına sarılan polis ile halk her yerde karşı karşıya gelirdi. Kürtlerle Türklerin yan yana yaşadığı her yerde, Alevilerle Sünnilerin yan yana yaşadığı her yerde ve dikkat buyurun Reyhanlı ve Süveydiye yani Samandağ gibi Sünni Türklerle Nusayrilerin yan yana yaşadığı Hatay gibi yerlerde, Adana’da ve Mersin’de vatandaş savaşı başlardı. Türkiye’nin böylece yıkıma uğramasıyla birlikte tüm Ortadoğu büyük bir mezhep savaşına sürüklenirdi. NATO üyesi Türkiye’nin yıkılmasını önlemek için ABD, ABD’yi durdurmak için Rusya bu krize el atardı. Kanlı bir bölgesel savaşın eşiğine gelirdik.”

Sarısözen herhalde “Neyse ki Reyhanlı Barış süreci başladıktan sonra patladı, neyse ki ondan sonra öldü yüzlerce insan, ya önceden olsaydı tüm bunlar” demek istiyor herhalde, çok avutucu gerçekten…

Sarısözen durmuyor, duramıyor, bakın nasıl devam ediyor: “Oysa şimdi, Reyhanlı’da halk büyük bir facia yaşarken, İstanbul, Ankara, İzmir ve tüm Türkiye, gerçi kayıplar için ağlasa da, kendi geleceğinden en küçük bir kaygı bile duymuyor.”

Evet yanlış okumadınız! Örneğin memleketimde bombalar patlıyor, yüzlerce yurttaşım ölüyor ve ben İstanbul’da “neyse ki geleceğimden en küçük bir kaygı” duymadan yaşayabiliyorum. AKP’nin Türkiye’yi uçuruma sürüklediğini düşünmüyor, Suriye’deki vahşetin ülkeme ihraç edilmesinden ve hatta AKP’nin Türkiye’yi bölgesel bir savaşın eşiğine sürüklemesinden kaygı duymuyorum. Zaten AKP ile ilgili de tek kaygım Kürt sorununu bir türlü çözememiş olmasıydı, şimdi hepsi geçti!

Devam edelim, dananın kuyruğu da burada kopuyor ve Sarısözen Reyhanlı’dan ne ders çıkardığı açıklayıveriyor:

“Reyhanlı’nın dersi şudur: TBMM’deki bütün partiler arasında bir “Türkiye-Kürdistan mutabakatının” zamanı geldi. Siz Ortadoğu’da “hegemon” olmak, petrole ve Dicle-Fırat sularına el koymak için, biz (şimdi altını çizerek söylüyorum) Nusayri halkını da kapsayan Ortadoğu Ortakevi’nde size karşı özgür yaşamak için Türk kimliğinin yanı sıra Kürt kimliğini ve bütün kimlikleri tanıyan, demokratik, adem-i merkeziyetçi, cinsiyet özgürlükçü, ekolojik bir anayasa etrafında uzlaşmalıyız.”

Özetle Sarısözen “AKP’nin Reyhanlı patlamasında hiçbir suçu yok” diyor ve AKP’ye bölgede hegemonya kurmanın yolu nereden geçer onu anlatıyor.

"Türk kimliğinin yanı sıra Kürt kimliğini ve bütün kimlikleri tanıyan, demokratik, adem-i merkeziyetçi, cinsiyet özgürlükçü, ekolojik bir anayasa etrafında uzlaşmalım" ki diyor Sarısözen, “Türkiye Ortadoğu’da hegemon" olsun…

Sahi ölenler ne için mi öldü?

Sakın bu "hegemonya" rüyası peşinde koşanlar yüzünden olmasın...

Volkan Algan (soL)