Öcalan'ın mesajı medyada nasıl yankı buldu?

Abdullah Öcalan'ın dün Diyarbakır'daki Newroz kutlamaları sırasında okunan mesajı, iki gündür Türkiye'nin birinci gündem maddesi. Peki, Öcalan'ın mesajı medyada nasıl bir yankı buldu?

Abdullah Öcalan'ın Newroz kutlamaları sırasında okunan mesajı bir çok kesim tarafından "tarihi" olarak nitelendirildi. Bu mesaj medyanın da bugünkü ana gündem maddesiydi. Birçok gazetenin Öcalan'ın mesajını manşete taşıdığı görülürken, köşe yazarlarının da çoğu bugünkü yazısını bu konuya ayırdı.

Birçok köşe yazarının Öcalan'ın mektubunda verdiği mesajları, Başbakan gibi olumlu bulduğu görüldü. Bu yazılarda en çok, sınır dışına çekilme çağrısı, inanç vurgusu, Misak-i Milli'ye yapılan atıf üzerinde durulduğu görüldü.

Radikal yazarı Eyüp Can bugünkü yazısında “Öcalan bağımsız Kürdistan'a, silahlı mücadeleye veda dedi. Bölünme yerine büyümeye Misak-ı Milli üzerinden atıf yaptı. Daha ne desin?” diye sordu ve şunları kaydetti:

"Öcalan bağımsız Kürdistan’a veda dedi. Öcalan silahlı mücadeleye veda dedi. Öcalan demokratik mücadeleyi yeni bir başlangıç olarak ilan etti. Bölünme yerine büyümeye Misak-ı Milli üzerinden atıf yaptı. Fırat ve Dicle’nin yanına Sakarya’yı ekledi. Gerilla mücadelesi yerine Kurtuluş Savaşı’na, Çanakkale’ye, Birinci Meclis’in çoğulcu ruhuna atıf yaptı. PKK’ya “Çekin silahı aradan, yeni bir dönem başlıyor” dedi. Önüne, arkasına hiçbir koşul eklemeden bu yeni dönemin adını demokratik mücadele dönemi olarak koydu. Şimdi eminim yine birileri bin dereden su getirecek... Öcalan, resmen Bijî Türkiye dedi. Allah aşkına söyleyin, daha ne desin?"

Radikal gazetesinden Murat Yetkin bugün “Öcalan'ın çağrısı ateşkesten çok fazlası” başlıklı yazısında “Oysa okunan metin ateşkesten çok fazlasıdır. Bir adım ötesinde silah bırakmadan da fazlasıdır” dedi ve şu noktalara dikkat çekti:

“…En ilginç olanı “Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun” noktasına geldiğini söylerken bu ifadeyi tırnak içine almasıdır.

Cümle tırnak içine alınmıştır, çünkü ifade Öcalan’a ait değildir Başbakan Tayyip Erdoğan’a aittir. Yani Öcalan, silahlı mücadeleye son verme niyetini, Erdoğan’ın özellikle son iki senedir her fırsatta, hatta en son salı günkü grup toplantısında sarf ettiği o sloganlaşmış cümleyle ifade etmeyi tercih etmiştir. Bu kamuoyu üzerinden yapılan dolaylı diyalog anlamına da gelir. Önemlidir.

Üçüncü önemli ayrıntı, ‘Misak-ı Milli’dir. Öcalan iki kez vurgulamıştır. Misak-ı Milli, bir birlik ifadesidir ama aslında bugünkü Türkiye sınırlarından da fazlasını ifade eder. Nitekim Öcalan, 1926’da eski Musul eyaletinin gittiği anlaşma sonrasında Irak ve Suriye topraklarında kalan Kürt, Türkmen, Arap ve Asurilere değinmiştir. Anlaşılan Öcalan, mevcut sınırların ve koşulların ötesinde tasarımlara devam ediyor, ama yine de dikkatle not etmek gerekiyor. “

Zaman yazarı İhsan dağı bugünkü “Kürt sorununa ‘Osmanlı barışı’” yazısında Öcalan’ın İslam vurgusunun altını çizerek şöyle diyor:

“Öcalan barışa ikna olmuş. İkna edenleri tebrik etmek gerek. Öcalan’ın ikna olduğu barış, bir ‘Osmanlı barışı’. Ulus devletin Cumhuriyet dönemi deneyimini reddeden, çok dilli, çok etnisiteli, çok kimlikli bir ‘Osmanlı barışı’. Selahattin Demirtaş’ın son İmralı görüşmesinden aktardığı izlenimlerden de hareket ederek diyebiliriz ki Öcalan ‘demokratik cumhuriyet’ yerine ‘Osmanlı barışı’na razı olmuş gibi. Neden olmasın ki? “

Zaman yazarı Mümtazer Türköne ise “Silahlar sustuktan sonra” başlıklı yazısında “Öcalan’ın sözleri, beklentilerin çok üzerindeydi” diyor ve şunları kaydediyor:

“Yeni bir başlangıca, yeni bir döneme ne kadar hazırız? Şimdi sabır ve tahammül zamanı. Kızmadan, sinirlenmeden ne kadar konuşabileceğiz? Ezberlediklerimizden, alıştıklarımızdan ne kadar vazgeçebileceğiz? En çok ihtiyaç duyduğumuz şey ise unutkanlığımız. Bazı şeyleri unutacağız. Bu sözün üzerinde dikkatle düşünelim: Millet olmak, hatırladıklarımız yanında unuttuklarımızdır.”

Zaman yazarı Hüseyin Gülerce ise “Ergenekon’dan Law, Öcalan’dan çağrı” başlıklı yazısında Adalet Bakanlığı ve AKP Merkezi’ne yapılan saldırılar sonrası saldırıların arkasında Ergenekon’un olduğuna yönelik iddiaları tekrarladı ve bu süreçte yeni bir provokasyon olma ihtimaline değindi:

"Öcalan’ın çağrısı ile her şey bitmiş değil. Tıpkı savcılık mütalaasına LAW ile karşılık verildiği gibi, bu çağrıya da hem PKK içindeki dış bağlantılı grupların, hem de Ergenekoncuların saldırılarıyla karşılık verilecektir. Uludere’yi kimse unutmasın…

Çözüm sürecine, vesayetten demokrasiye geçişe destek vermeye devam…"

Star yazarı Yiğit Bulut ise “Hepimizin mesajı” başlıklı yazısında “ Öcalan’In mesajını coşkuyla karşılayarak “Beklenen mesajı hep birlikte dinledik ve hep birlikte bir İLK’e şahit olduk... Lafı dolandırmaya gerek yok, bu satırları yazdığım dakikalarda YENİ BİR TÜRKİYE var!” ifadelerini kullandı.
Bulut yazısında şöyle dedi:

“Sevgilli dostlar, tekrar ediyorum “mesajın tek bir sahibi yok”! Bir SÜREÇ sonunda ortaya çıkan bir SENTEZ! Bu detayı çok iyi algılamalı ve bu topraklarda, Orta Asya’dan Orta Doğu’ya hatta Afrika’ya kadar “herkesi” kapsayan tezi çok iyi tarif etmeliyiz. Bu mesaj “Örgüt’ün, liderinin veya uzantılarının” değil “BENİM, SİZİN, HEPİMİZİN” mesajı! Yıllardır verdiğimiz, konuştuğumuz, yapmaya çalıştığımız ÖZ!”

Star yazarı aynı zamanda Başbakan’ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan “Yeni dönem ve Silahlara veda” başlıklı bugünkü yazısında Öcalan’ın mesajı için “‘Yeni dönem’ vurgusu aslında ‘yeni bir anlayışı’, ‘yeni bir paradigma’yı yansıtıyordu” dedi ve İslam vurgusuna dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:

"Öcalan’ın konuşmasında ‘silahlara veda’ vurgusu kadar önemli olan ikinci husus, ‘birlik ve kardeşlik’ temasını işlemesidir.

Sadece Türklerin ve Kürtlerin tarihi ve İslami kardeşliği değil, tüm bölge halklarının birlik ve bütünlük içinde hareket etmeleri gerektiği vurgusu daha önce ihmal edilen yeni bir durumdur. Ayrışmayı ve kutuplaşmayı temel alan bir örgüte, ‘ayrışmayın bütünleşin, kucaklaşın’ çağrısı yapmak başlı başına oyunun kurallarını değiştiren bir çıkıştır.

Bugüne kadar ateist ve Marksist anlayışla yoğrulan bu örgüt, ‘din kardeşliği’ anlayışını benimsemediği gibi bir sorun olarak algılamıştır. Öcalan açık bir şekilde Peygamber efendimize, din kardeşliğine ve ortak medeniyete gönderme yapmıştır.

BDP kitlesi mesajı almış ve benimsemiştir. Bu güçlü rüzgara Kandil başta olmak üzere örgütün hiçbir uzantısı karşı duramaz, durmaya çalışan da ekarte edilir."

Star yazarı Ahmet Kekeç de "Barış güzeldir" başlıklı yazısında Öcalan’ın mesajından şu ifadelere dikkat çekiyor:

"Öcalan’ın mesajını, isterseniz, geçmişin “ufuneti” üzerinden, geçmişin yaralarını hatırlayarak okuyun bir de...

Söylenen şeyler değerliydi. Milli misak vurgusu değerliydi. Çanakkale örneklendirmesi değerliydi. (Kürtler ve Türkler nezdinde hatırı yüksek bir olaydır Çanakkale...) Kurtuluş savaşımıza atfedilen önem değerliydi. Peygamberimizin mesajına yapılan vurgu değerliydi."

Sabah Yazarı Emre Aköz ise “Mesajdaki Osmanlı vizyonu!” başlıklı yazısında Öcalan’ın mesajının Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik derinlik” kitabında savunduğu tezlerle aynı olduğunu söyleyerek şöyle dedi:

“... Özetin özeti: Başbakan Erdoğan haklı. Öyle de bakılsa, böyle de bakılsa ay-yıldızlı bayrak zorunlu. Mitingin organizatörleri Apo'nun vizyonunu henüz kavramamış. Sanırım onlar hâlâ Kürt ulusalcılığı bağlamında düşünüyor.

Ben size bir şey söyleyeyim mi? Bu vizyon Osmanlıcı bir vizyondur ve Stratejik Derinlik fikriyle uyumludur. Buyurun, tartışalım!”

(soL -Haber Merkezi)