Kaddafi'nin linç edilmesinin köşe yazarlarına etkisi

Libya’nın NATO uçakları ile bombalanmasını seyreden, Kaddafi’nin devrilmesi için “muhaliflerin” ülkede yaptıkları her türlü katliama sesini çıkarmayan ve bu süreci “demokratikleşme” olarak alkışlayan köşe yazarlarının, Kaddafi’nin vahşice öldürülmesinden sonra bazı gerçekleri yeniden hatırladıkları görülüyor.

Libya’nın NATO uçakları ile bombalanmasına seyirci kalan, emperyalizmin desteği ile silahlanan Kaddafi muhaliflerinin Libya’da gerçekleştirdiği her türlü vahşiliğe, katliama sesini çıkarmayan, üstelik bu süreci ülkenin demokratikleşmesi olarak alkışlayan köşe yazarlarının, Kaddafi’nin linç edilerek vahşice öldürülmesi ve bu görüntülerin tüm Dünya medyasında manşetlerden verilmesi sonrasında “vicdanları sızlamış” görünüyor.

Libya’da yaklaşık 1 yıldır Kaddafi karşıtlarının gerçekleştirdikleri terör ve katliamların böyle bir sonla karşılaşmasının kaçınılmaz olduğu ortada iken, bu sürece alkış tutanlar ve bugün linç ederek Kaddafi’yi öldürenleri “özgürlük ve demokrasi” savaşçıları gibi sunanların iki gündür yazdıkları yazılar ibretlik bir ders niteliğinde. Tüm süreci destekleyen yada olanlara karşı sessiz kalmayı tercih eden yazarlardan kimisi tekrar emperyalizmi, kimisi insanlığı kimisi de demokrasiyi hatırladı...

Murat Belge “insanlığı” hatırladı
Taraf yazarı Murat Belge, “Kaddafi” başlıklı bugünkü yazısında “Muammer Kaddafi’nin başına kötü bir şey geldiği için üzülebileceğim, kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi” ifadelerini kullanıyor ve Kaddafi’nin linç edilerek öldürülmesi ile ilgili şu ifadeleri kullanıyor:

"Ama adamın yakalanması, öldürülmesi insana tiksinti veren iğrenç bir olay. Libya halkı, önemli bir çoğunluğu, ondan ölesiye nefret ediyor olabilir. Belli zaten, nefret ettikleri. Ben de kendi hesabımdan, en ufak sempati duymadığımı söylüyorum. Hepsi tamam, ama şart mıdır, böyle bir vahşetle adamı öldürmek, linç etmek?

Sorun Kaddafi de değil. Bütün bu öldürme olaylarında olduğu gibi, sorun “insan” denen varlık. Ne yapmış olursa olsun, karşınızda canlı bir insan, bir beden var. Vura vura, o yaşayan bedeni cansız bir et yığınına, bir külçeye dönüştürüyorsunuz. Bunu kendi elinizle yapıyorsunuz. Yaptıkça aşka geliyor, daha fazla can yakmak ve daha çabuk öldürmek üzere vuruyorsunuz."

Bazı şeyler Altaylı’nın aklına yeni geliyor
Fatih Altaylı “Kaddafi’ye üzüldüm” başlıklı dünkü yazısında bugüne kadar pek dillendirmeyi aklına getirmediği bazı gerçeklere değindi. Altaylı Libya’nın emperyalistler tarafından karıştırıldığını belirterek şöyle devam etti:

"Hiç yanılmayın. Libya’daki bir halk ayaklanması falan değildi. Arap Baharı falan da değildi. Dışarıdan bir parmakla Kaddafi’nin altı oyuldu. Dün Kaddafi’nin çadırında eğilenler, Kaddafi’yi devirmek için birkaç aşireti örgütledirler. Sonunda adamı sokaklarda paralattılar. Bu Libya için büyük bir utançtır. Batılı sömürgecilerin çıkarları doğrultusunda hareket edip kendi vatandaşlarını bir sokak köpeği gibi öldürdüler."

Özkök Türkiye’nin rolünü unuttu
Ertuğrul Özkök ise “Bugün bütün gücümle şunu haykıracağım” başlıklı yazısında Kaddafi’nin başına gelenleri değerlendirirken, Türkiye’nin bu süreçteki rolünü unutarak "Bunlar mı demokrasiyi kuracak?" diye soruyor ve kendi ülkesinde böyle şeyler olmadığı için seviniyor:

"Şimdi söyleyin bana, Batı’nın yardımıyla o diktatörü deviren bu insanlar mı Libya’da demokrasiyi kuracak? Hadi demokratlıklarını bıraktım, bir Müslüman olarak soruyorum. Yakıştı mı o “Allahüekber” nidaları böyle insanlık dışı vahşi bir linçe… Arap Baharıymış… Ne baharından söz ediyorsunuz, bu görüntüler bize bahar değil, bir Arap karakışı vaat ediyor.

Dün bu manzaralara baktım ve Türkiye Cumhuriyetini kuran insanlara bir kez daha şükran duydum. Benim coğrafyam burası değil, katiyen değil..."

“Eman müessesi diye bir şey var”
Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak da, konuyu ele aldığı yazısında, Kaddafi’nin sağ ele geçirildiğini, linç edilerek öldürülmemesi gerektiğini söylüyor ve şunları kaydediyor:

"Kaddafi’nin canlı ele geçirildiği anlaşılıyor. Muhtemelen yaralı olarak ele geçirildi… Öldürülmemeli idi. Çatışmada öldürülebilirdi. Elinde silahı varken de anlarım. Ama teslim olduktan ya da “Ateş etmeyin” dedikten sonra, sağ ele geçirilmesinin ardından öldürülmesi doğru değil…

Bir kişi ya da topluluğa olan öfkemizin, bizi o kişi ya da onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerekir. Eman müessesesi diye bir şey var."

Barlas artık "muhalefet" demek istemiyor
Sabah Yazarı Mehmet Barlas “Kaddafi’yi muhalifler mi linç etti?” başlıklı yazısında, muhalefetin yalnızca demokrasilerde olduğunu, Kaddafi’yi linç edenlere bundan sonra “Muhalif” denmemesi gerektiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:

"Kaddafi linç edilirken kendisine bağırarak saldıran muhaliflere, 'Neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliyor musunuz?' dediği ve Kaddafi'nin bu sözlerine bir muhalifin 'Kapa çeneni köpek' diye karşılık verdiği ortaya çıktı.

'Allah dünyadaki bütün iktidarları bu tür muhaliflerden korusun' demek, şu anda söylenmesi gereken öncelikli sözdür.
Demokrasi kültürünü yavaş da olsa özümsemeye başlamış olan bir toplumun ferdi olarak "Her ülkede bir iktidar vardır, muhalefet ise sadece demokrasilerde vardır" özdeyişinin doğruluğuna inananlardanım.

Bu açıdan Libya'da Kaddafi'yi linç edenlere de "Muhalifler" demekten artık vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyorum."

(soL -Haber Merkezi)