İsrail dize geldiyse Amerikan Yahudi Kuruluşları neden kutlama yapıyor?

Radikal yazarı Cengiz Çandar bugünkü yazısında İsral’in Türkiye’den özür dilemesinin İsrail cephesinde nasıl bir arka planı olduğunu ele alıyor. Çandar İsrail'in tavrını "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" şeklinde özetlerken, İran-Irak-Suriye karşısında yeni bir eksen şekillendiğine dikkat çekiyor.

Radikal yazarı Cengiz Çandar bugünkü yazısında İsral’in Türkiye’den özür dilemesinin İsrail cephesinde nasıl bir arka planı olduğunu ele alıyor. Özür konusunun Türkiye tarafında bir zafer duygusu ile propaganda edilmesine rağmen, Çandar, İsrail açısından bu hamlenin anlamını “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” şeklinde özetliyor.

“Türkiye-İsrail işbirliğini bırakın, özür ile simgelenen yeni durum bile bölgede dengeleri etkileyebilecek bir enerji üretiyor” diyen Çandar, The Jerusalem Post gazetesindeki iddialara yer veriyor.

Tüm talepler karşılanmadı
JP’ye göre Erdoğan ve Davutoğlu’nun İsrail’in Ankara’nın tüm taleplerini karşıladıklarını iddia ettiklerine rağmen bu doğru bir argüman değil. Çandar’ın aktarımına göre JP, “Bu iddialar akla Hizbullah ve Hamas liderlerini getiriyor çünkü Türk liderlerin kullandıkları sözcükler, gerçeklerle tümüyle örtüşmeyen bir algı yarattı” diyor ve Erdoğan ile Davutoğlu’nun söylemlerinde "Hassan Nasrallahvari ve İsmail Haniyece bir yan bulunduğunu" söylüyor.

Çandar yazısına şöyle devam ediyor:

“Gazete, Nasrallah’ın İsrail’e karşı İkinci Lübnan Savaşı’nda (2006) zafer ilan ettiğini ama o gün bugündür sığınağından burnunu çıkaramadığını ve yedi yıldır İsrail’in kuzey şehirlerine roket atışından kaçındığını hatırlatıyor.

Aynı şekilde, Haniye’nin tabiriyle Hamas’ın İsrail karşısındaki ‘başdöndürücü zaferi’nden bu yana, Gazze’nin İsrail sınırının sakin olduğuna alaycı bir gönderme yapıyor.

Bu arada, Netanyahu’nun ‘özürü’nün Tayyip Erdoğan’ın istemiş olduğu ‘özür’den farklı olduğuna dikkat çekmeye çalışıyor. Erdoğan’ın kamu önünde ‘aleni bir özür’ talebinde ısrar etmiş olduğunu, buna karşılık Netanyahu’nun ikili bir telefon diyaloğunda ‘operasyon hataların’dan ötürü ‘özür’ dilediğini bildiriyor. Mavi Marmara’ya çıkmış ve İsrail askerlerinin girişmiş olduğu davranışlardan ‘özür’ olmadığını anlatmaya çalışıyor.

Burası işin anlamsız bir ‘semantik’ tartışması ve Jerusalem Post’un zevahiri kurtarmaya çabalaması gibi sırıtıyor. Ama ‘nüans’ bir önceki bölümde yani İsrail’e karşı ‘zafer’ ilan edenlerin, sessiz sedasız ‘hizaya gelmiş’ oldukları imasında.”

Ambargo meselesi Erdoğan'ın anlattığı gibi değil
JP’nin aynı zamanda “Tazminat konusunun hiçbir zaman bir sorun oluşturmadığını, buna karşılık Gazze’ye ambargonun kaldırılmasının, Erdoğan’ın anlattığından farklı olduğunu, İsrail’in Gazze ambargosunu Erdoğan’ın aktardığı anlamda kaldırmayı kabullenmemiş olduğunda ısrar ediyor. Başından beri Erdoğan ve Davutoğlu’nun bunu (özürü) bir büyük zafer olarak ilan edecekleri belliydi” diye yazdığını aktarıyor Çandar.

Türkiye pışpışlanıyor
Çandar bu yorumları aktardıktan sonra gazetenin “Pek belli ve o kadar açık olmayan, İsrail’in niçin ortalığı özüre ilişkin kendi yorumuyla kapsamamış olması.” sorusunu ortaya attığını belirtiyor ve bunu "İsrail’in Türkiye ile plandığı işbirliğini tehlikeye atmamak için bu süreçte alt perdeden konuştuğunu belirterek" yanıtı şöyle veriyor:

“İsraillilere göre, Suriye’nin dağılıyor olmasından duydukları güvenlik kaygısı o kadar ön plandaki, gelecekte –muhtemelen ABD’nin de gayretiyle- Türkiye ile içine girmeyi tasarladıkları işbirliğini, Türkiye’de şimdi hüküm süren söylemle tehlikeye düşürmeyi arzulamıyorlar.

ABD merkezli uluslararası önemli Yahudi kuruluşlarının da öncelik verdiği husus burası: Türkiye ile İsrail arasında ilişkilerin tamiri, giderek Türkiye ile İsrail arasında işbirliğinin yeniden tesisi. Bu amaçla, Türkiye’nin ‘pışpışlanması’ yani bir anlamda 'Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez' tavrıyla Türkiye’nin bu konuda İsrail’e karşı ‘diplomatik zafer’ kazandığı övünmesiyle pek ilgilenmiyorlar gibi.

Örneğin, Dünya Yahudi Kongresi Başkanı Ronald Lauder, söz konusu ‘özür dileme’ için, Netanyahu ve diğerlerinin 'Çok meşru rezervlerine rağmen, bu, mevcut durumda yapılması gerekli, doğru bir davranış oldu' hükmünde bulunuyor.

Lauder, Mavi Marmara olayından itibaren Başbakan Erdoğan’la yedi kez görüştüğünü ve Türk tarafının kendisine ‘İsrail özür dilediği takdirde ilişkilerde yeni bir başlangıcın mümkün olduğunu’ söylediklerini belirterek, 'Sözlerini tutmalarını içtenlikle bekliyoruz' diyor.”

İsrail’in yalnızlıktan kurtarılmasını kutluyorlar
Çandar Türkiye’de İsrail’in dize getirildiğine dair bir hava estirildiğini, zafer duygusuyla konuşmaların yapıldığını belirtirken, bunun karşısında Amerikan Yahudi kuruluşlarının İsrail’in tam içeriğini ‘yoruma tabi tuttukları’ bir ‘özür’ sayesinde Ortadoğu’da ‘yalnızlıktan kurtarılması’nı kutladıklarını belirtiyor.

“Türkiye-İsrail işbirliğini bırakın, bir ‘özür’ ile simgelenen ‘yeni durum’ bile Ortadoğu’da dengeleri etkileyebilecek bir enerji üretiyor” diyen Çandar, bu enerji sayesinde İsrail’in Suriye’ye karşı Golan’da 1973’ten bu yana en güçlü askeri harekâta girişecek kadar psikolojik bakımdan elini kolunu serbest hissettiğini ve önceki gün de söz konusu operasyonu yaptığını belirtiyor..

“Türk-Kürt yakınlaşmasına eklenen Türkiye-İsrail normalleşmesi”
Çandar, İran ve bu yakınlaşmaya zemin teşkil eden Suriye’nin süreçten oldukça rahatsız olduğunu belirtirken, İsrail ile hiçbir zaman ‘stratejik anlamda’ ters düşmediğini belirttiği Kürtlerin ortaya çıkan yeni durumdan rahatsızlık duyacakları bir şey olmadığını söylüyor ve “Kürtlerin Türkiye’ye karşı İsrail tarafından ‘kullanılacağı’ iddiaları da otomatik olarak düşecek” diyor.

Çandar’ın yazısı şu ifadelerle son buluyor: “Türkiye’de ‘Diyarbakır Newroz mesajı’yla altı çizilen ‘Türk-Kürt yakınlaşması’na eklenen ‘Türkiye-İsrail normalleşmesi’nin yerinden kımıldatacağı dengelerin Tahran-Bağdat-Şam hattında nasıl bir ‘operasyonel’ tepkiye yol açacağını yakında göreceğiz.”