'Her gün buluşmak üzere'

Haftalık soL dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Asaf Güven Aksel, 15 Nisan'da yeniden okurlarla buluşacak günlük soL'u yazdı.

Asaf Güven Aksel

Haftalık soL dergisinin, günlük soL gazetesinden devraldığı motto, bildiğiniz gibi, “halka yalan söylemek suçtur”du. Bu, hem bir taahhüt anlamına geliyor, asla yalan söylemeyeceğiz, gerçekleri anlatacağız sözü oluyordu hem de, halka yalan söyleyenlerin suçlarını açığa çıkaracak, suçlunun yakasına yapışacağız iddiasını taşıyordu.

Aynı şeyin farklı söylenişleri gibi gelse de, birincisi, komünist bir siyasetin olmazsa olmazıydı. Komünistler halka gerçeği söylerlerdi.

İkincisi, bu siyasetin, örneğimiz sınırında söylersek, dergi ve gazetede nasıl bir mücadele hattı ördüğüyle ilgiliydi.

Bunları, sadece mottonun anlamı çerçevesinde söylemiyorum. Habercilik konusuna geçeceğim buradan.

Haftalık bir haber dergisinin, olayları, gelişmeleri an itibariyle takip açısından, dijital medya çağında, televizyonlar ya da internet paylaşımlarının gerisinde kalması kaçınılmaz. Bu günlük gazeteler dahil, bütün basılı medya için olduğu gibi, haftalık bir dergi için çok daha geçerli bir dezavantaj.

Burada, sadece size özel haberlerle bir fark yaratabilir, böylelikle arayı kapatabilirsiniz. Ama burada da, özel haber kavramını, yalnızca bilinmeyen belgeler, ifşa edilen isimler, gizlerin afişe edilmesi gibi, bir anlamda “sansasyonel” unsurlar olarak değerlendirmemek lazım.

İşte, dergimizin mottosu, ne olup bittiğinin ötesinde, olup bitenlerin ne anlama geldiği, perde arkasının ne olduğu, yakın gelecekte ne gibi sonuçlar doğuracağı ve en önemlisi de bunun halk için ne ifade ettiği ve nasıl bir mücadele kulvarı açtığını saptamakla, bunu sosyalizm perspektifine oturtmak ve oradan dünyaya bakmakla tanımlanacak bir özel habercilik çizgisine denk düşüyordu.

Türkiye gibi, iktidardan emperyalizme, sürekli bir yalan bombardımanı altındaki ülkede, giderek yalana boğulan bir dünyada, yalnızca komünistler olanca çıplaklığıyla gerçekleri dile getirebilir, yalan suçunu koğuşturabilirdi.

soL’un önemi burada. Başka hiçbir yayın organında bulunamayacak gerçekleri yazmak, yalanları halkın çıkarına deşifre etmek ve yeni bir dünyanın, emekçinin safında durarak, olgulardan analizler geliştirmek.

Dergi, komünistlerin bir mücadele aracı olarak bu alanda üzerine düşeni, kuşkusuz eksiği gediği olsa da, olanaksızlıklarına zerrece takılmadan, siyasal perspektifinin gücüyle yerine getirdi.

Hangi siyasal doğrultunun, hangi dünya görüşünün dergisi olduğunu açıkça ilan ederek, sözüne   güvenilen, analizleri doğrulanan bir yayın oldu.

Yetinmedi, mücadeleyi yansıtmayı, yön göstermeyi, örgütlemeyi gözetti.

İşte bu niteliği yüzündendir ki, önümüzde sıcak günler uzandığını gördüğümüz noktada, sözünü daha sık söylemesi de zorunlu bir karardı.

Günlük gelişmeleri, siyasal olarak önem taşıyan her noktada, sıcağı sıcağına işlemek için “hızlı” bir mücadele aracı gerekiyordu.

Bu aşamada, haftalık periyoda ara veriyor soL ve günlük periyoda dönüyor.

15 Nisan’dan itibaren, her gün gerçekleri ulaştıracağız halka.

Ben bu vesileyle, 32’nci sayısını çıkardığımız haftalık soL dergisindeki çalışma arkadaşlarıma, dergiyi sokaklara, meydanlara taşıyanlara, halkla buluşturanlara teşekkür etmek isterim. Bu çok kuru kaldı, farkındayım. Ama onların verdikleri uğraşı, şimdi günlük soL için, soL Portal için verecekleri uğraşı anlatacak kelime yok dağarcığımda...

Evet, 15 Nisan’da buluşmak, her gün buluşmak üzere diyelim...