Hasan Cemal: AKP'yi Erdoğan'a yedirmeyiz!

Uzun süre AKP'ye verdiği desteğin ardından hükümeti eleştirince işinden olan gazeteci Hasan Cemal T24'teki yazısından "Arınç olayı"nı yazdı. Erdoğan ve Arınç arasındaki huzursuzluğun Gezi ve öğrenci evleri konularında kendini dışa vurduğunu kaydeden Cemal, "AK Parti, Tayyip Erdoğan’ın malı değildir!" dedi.



Milliyet'teki yazılarının gazete tarafından sansürlenmesinin ardından işten ayrılan Gazeteci Hasan Cemal T24'teki yazısında Bülent Arınç'ın dün yaptığı çıkışı değerlendirdi. Yazısında Murat Akol'un "Türkiye yavaş yavaş değişiyor ama artık bir AK Parti 2.0 gerekiyor. AK Parti 1.0 iş gördü ama artık tıkanıyor. Bugün Türkiye’nin ihtiyacı olan söylemi Cumhurbaşkanı Gül’de görüyorum. Gül’ün siyasi perspektifi Türkiye’nin önünü çok açar" sözlerini aktaran Cemal, AKP ve cemaat arasındaki gerilimi de hatırlatarak, "Sayın Arınç her zaman noktasıyla virgülüyle konuşur ve boş konuşmaz. AK Parti, Erdoğan’ın malı değildir!" dedi.

'AK Parti 2.0 gerekiyor'
Cemal'in yazısından bazı bölümler şöyle:

Uçakta bu notları alırken iki tane de zihin açıcı konuşma okudum. İkisi de AK Parti’yle ilgiliydi ve AGOS’ta çıkmıştı.

Ve ikisi de, AK Parti’nin yakın gelecekte nasıl bir değişime uğrayabileceği konusunda ipuçları taşıyordu.

Mustafa Akyol’un şu sözleri ilginçti:

“Türkiye yavaş yavaş değişiyor ama artık bir AK Parti 2.0 gerekiyor. AK Parti 1.0 iş gördü ama artık tıkanıyor. Bugün Türkiye’nin ihtiyacı olan söylemi Cumhurbaşkanı Gül’de görüyorum. Gül’ün siyasi perspektifi Türkiye’nin önünü çok açar.” (11 Ekim 2013 tarihli AGOS’ta Emre Ertani’nin söyleşisinden)

AKP-cemaat gerilimi

Yine aynı gazetede (1 Kasım 2013) Mücahit Bilici’ye Ferda Balancar soruyor:

“Gezi sürecinde AK Parti’ye karşı mesafeli tutum takınan dindar kesimlerin başında Gülen cemaati geliyordu. Cemaatin yayın organlarında hükümetin ve Başbakan Erdoğan’ın tutumunu eleştiren haber ve yorumlar gözlemledik. Gezi’den önce ve sonra Gülen Cemaati ile AK Parti arasında bir gerilim olduğunu gözlemliyoruz. Neden böyle bir gerilim var?”

Taraf’ta da yazıları çıkan, New York Şehir Üniversitesi’nden Mücahit Bilici’nin düşündürücü yanıtı şöyle:

“AK Parti ve Gülen Cemaati arasındaki makas farkı açılırken, bunun bir kısmı Gezi’ye tesadüf etti ve orada ayrışma için somut bir dil görünür hale geldi. Aradaki ayrışma, MİT gibi kurumlar üzerindeki kavga olarak yaşansa da, temelde iki vizyonun çatışması diye görüyorum.

Sivilleşmiş siyasal İslam ile siyasallaşmış sivil İslam’ın Türkiye’de devrim yapan sinerjisi bozuldu. Bu iki gücün de birbirlerini dengelemeye, işbirliği yapmaya ve toplumun bütünüyle çalışma kıvamına gelmeye ihtiyacı var.

Bu kavga aslında Türkiye’de demokrasinin (laiklik duvarı yıkıldıktan sonraki) ikinci aşamasının başlangıcıdır.

Artık İslam içi siyaset olacak. Yani mukaddesatçı İslamcılığa karşı liberal Müslümanlık çıkacak. Bunun siyasi somutlaşmasını henüz görmedik ama olacak diye düşünüyorum.”

'Dindarlar cumhuriyeti fethetti ama...'

Soru: AK Parti-Gülen Cemaati arasındaki gerilim ve mücadelenin ne tür sonuçları olabilir?

Mücahit Bilici: Birbirlerine ve ülkeye zarar vermeden ayrışma ve rekabet etme ustalığını gösterirlerse aslında herkes kazanacak. Bu demokrasinin dindarlar arası münasebete nüfuz etmesi anlamına gelecek. Yani bu tarz bir ayrışma kaçınılmazdı.

Kemalist duvar yıkıldıktan sonra dindarlar arası ayrımların siyasileşmesi ve partilerin çoklaşması gerekecekti. AK Parti iktidarı ve Kemalizm’in devrilmesi ile birlikte ‘tarihin sonu’na varmış değildik. Diyalektiği mümkün kılacak bir ayrışma, bir mücadele mutlaka olacaktı.”

Mücahit Bilici’nin altını özellikle çizdiğim cümlesine gelince:

“Cumhuriyetin dindarlarca fethi gerçekleşti. Demokrasinin dindarları fethi ise daha tamamlanmadı.”

Bilici’nin cümlesinden aklıma bir kez daha özellikle yandaş kalemleri ilgilendirecek şu not düştü:

“Artık sadece Kemalizm eleştirisiyle demokrat olmak devri kapandı.”

'AK Parti, Erdoğan’ın malı değildir!'

Uçaktaki notlarıma şu cümleyi de ekledim:

“Ak Parti, Erdoğan’ın malı değildir!”

Bu cümleyi özellikle ekledim, çünkü Tayyip Erdoğan’ın özellikle Gezi’yle birlikte, ama daha da öncesine giden üslup ve söyleminin AK Parti’nin tepelerinde, saflarında yaratmakta olduğu rahatsızlık sır değildi.

Bülent Arınç, AK Parti’nin Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’la birlikte ‘kurucu babalar’ından biridir. Partinin az sayıdaki ağır toplarından sayılır.

Arınç’ın son zamanlarda Erdoğan’la ilgili bazı huzursuzlukları su yüzüne vurmuştu. Önce Gezi, sonra öğrenci evleri konuları, anlaşılan o ki, suyu taşıran damlalar oldu.

Bugüne kadar tepkilerini daha çok kapalı kapılar arkasında vermiş olan Bülent Arınç’ın kamuoyu önündeki şu sözleri, AK Parti’nin ve siyaset meydanının yakın geleceği açısından büyük önem taşıyor.

Sayın Arınç her zaman - bazen uzun da olsa - noktasıyla virgülüyle konuşur ve boş konuşmaz.

Yineliyorum:

AK Parti, Erdoğan’ın malı değildir!