Gazeteciler arkadaşlarına sahip çıktı, "Cemaat etkisi ortada" dedi

Gazeteciler Ertuğrul Mavioğlu ve Ahmet Şık'ın "Kırk Katır Kırk Satır" kitaplarının yargılandığı davanın duruşması öncesinde yüzlerce kişi, yoğun yağmura rağmen gazetecilere destek eylemi yaptı. Ahmet Şık, "araç yok" bahanesiyle duruşmaya getirilmedi.

Radikal gazetesi muhabiri Ertuğrul Mavioğlu ve Ergenekon tutuklusu gazeteci Ahmet Şık'ın birlikte yazmış oldukları ve Ergenekon davası sürecini irdeledikleri "Kırk Katır Kırk Satır" kitabının yargılandığı davanın duruşması öncesinde Kadıköy'de gazetecilere destek eylemi yapıldı.

12:30'da Altıyol'da buluşan yüzlerce kişi, yoğun yağmura rağmen buradan Kadıköy Adliyesi'ne yürüdü. Eyleme Can Dündar, Ece Temelkuran, Ertuğrul Mavioğlu, Erkan Baş, Alper Taş, Eşber Yağmurdereli gibi çok sayıda isim katıldı. Eyleme Türkiye Komünist Partisi de pankartıyla destek verdi.


Eylemin fotoğrafları soLkadraj'da

Tıklayınız.

Medyanın yoğun ilgi gösterdiği eylemde Ahmet Şık'ın çektiği fotoğraflar fotoğrafçı dostları tarafından ellerde taşınarak açık hava sergisi yapıldı. Eylemde "Şiirden kitaptan bomba olmaz başbakan", "Dokunan yansa da dokunacağız", "İçeride dışarıda hücreleri parçala", "İmamın ordusu hesap verecek" sloganları atıldı.

soL Haber Portalı emekçileri de "Gazeteciysen boyun eğmeyeceksin, boyun eğeceksen gazeteciyim demeyeceksin" yazılı dövizleriyle eylemde yer alarak gazeteci dostlarına destek verdiler.

Nakil aracı bulamamışlar!
Eylemde kitabın yazarlarından Mavioğlu da hazır bulundu. Ahmet Şık ise, "cezaevinde nakil aracı bulunamadığı" gerekçesiyle duruşmaya getirilmedi.

Kadıköy Adliyesi önünde grup adına basın açıklamasını gazeteci Can Dündar okudu. 57'den fazla gazetecinin cezaevinde olduğu, 4 binden fazla gazetecinin ise davalarının devam ettiği belirtilen açıklamada, Mavioğlu ve Şık'ın dava açılan kitabı için "Kitap, 1116 sayfa... ama piyasaya çıktığı gün hakkında dava açıldı. Savcı, 'ben göz gezdirdim, polis arkadaşlar okumuşlar' dedi" denildi.

Ahmet Şık ve Nedim Şener'in hem savcılık ifadelerinde hem de mahkemede gazetecilik faaliyetlerinin sorgulandığının görüldüğü belirtilen açıklamada, "Bu çarpıklığa işaret eden bizleri, 'Ergenekon'u sulandırmakla' hatta Ergenekonculukla suçlayanlar, aslında kendileri 'derin devletin' saklanmasına göz yumuyorlar. Üstelik bunu yaparken de iktidar sahipleri gibi gözdağı vermekten geri durmuyorlar" denildi.

"Türkiye polis devleti haline geliyor"

Yalnız gazeteciler için değil özgür düşünceye sahip herkes için güvenilir olmaktan çıktığı belirtilen Türkiye için açıklamada "bir polis devleti haline geldiği" tespiti yapıldı, "İtiraz eden herkesin 'Ergenekon', 'KCK' ya da 'Devrimci Karargâh' bohçasına atılması, memleketteki 'korku iklimini' yaygınlaştırıyor" denildi.

"Cemaat etkisi ortada"
Açıklamada "tutuklamada cemaat etkisi bulunduğu ortadadır" denilerek şu ifadelere yer verildi: "Ahmet Şık'ın kaleme aldığı İmamın Ordusu'nun 'Fethullah Gülen Cemaati'nin Emniyet içindeki yapılanmasını işlemesi ve Nedim Şener'in Dink Cinayeti'nde o yapılanmadaki polislerin sorumluluğuna işaret etmesi, onların neden hedef alındığının ipucunu veriyor. Cemaat çizgisindeki yayın organlarının, polis açıklamalarına endeksli, insaf ölçülerini aşan yayınları da, 'Radikal Baskını' ile ilgili 'Ertuğrul Mavioğlu, polise komplo kurdu' iddialarında bulunmaları da bu etkinin varlığına işaret ediyor."

"Yansak da dokunacağız"

Türkiye'nin karanlık geçmişinin aydınlatılmasını istediklerini belirten grup, "Ama bugün yapılanlar Ergenekon'Derin Devlet yöntemlerinin hâlâ kullanıldığını gösteriyor" dedi.

Açıklama "Biliniz ki yansak da dokunacağız" ifadesiyle son buldu.

(soL - İstanbul)