Ertuğrul Mavioğlu: Hakikatin peşine düşmekten vazgeçmeyeceğiz

‘Bakur’ adlı belgesel film nedeniyle yargılanan gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve yönetmen Çayan Demirel’e dün 4’er yıl 6’şar ay hapis cezası verildi. Ertuğrul Mavioğlu konuya ilişkin soL'a yaptığı değerlendirmede, boş salonda savunma yapılmadan hüküm veren mahkemeye tepki gösterirken, 'Açıkça söylemek gerekirse kararı kendi üstüme çokta alınmıyorum. Bu toplumun muhalif güçleri de kendi…

soL - Haber Merkezi

“Bir Gerilla Belgeseli: Bakur (Kuzey)” adlı belgesel film nedeniyle “terör örgütü propagandası yapmak”tan yargılanan gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ile yönetmen Çayan Demirel’e dün ani bir kararla, savunmaları alınmadan 4’er yıl 6’şar ay hapis cezası verildi. Ayrıca, Mavioğlu ve Demirel hakkında yurtdışına çıkış yasağı uygulanmasına karar verildi. 

Aldığı cezayı soL'a değerlendiren Ertuğrul Mavioğlu bu dava açıldığı günden itibaren ağır bir yaptırımlar karşı karşıya kalacaklarını aşağı yukarı tahmin ettiklerini belirtti. 

Mavioğlu, ''Türkiye'de adelet diye bir şey yok. Sonuç olarak siyasal iklim nasılsa yargı ona göre şekilleniyor. Bu davaları açma sebepleri de dokunulmaması gereken konular, açılınmaması gereken bir takım kırmızı çizgilerin var olduğunu hatırlatmak. Bu sadece bize yönelik verilmiş bir ceza değil. Bütün sinemacılara, bütün belgeselcilere yönelik, bir tehdit, ibret haline getirmek için bu cezaları veriyorlar. Görüldüğü gibi üst sınırdan veriyorlar cezayı'' dedi.

'SAVUNMA HAKKI TANINMADAN BOŞ SALONA HÜKÜM OKUNDU'

Son duruşmadan önceki duruşmalara gittiklerini, ancak son duruşmaya mazeretlerini bildirerek katılamayacaklarını iletmelerine rağmen boş salona okunmuş bir hüküm olduğunu aktaran Mavioğlu, sözlerine şöyle devam etti: ''Ne avukatımız var mahkemede, herkes mazeret koymuş önümüzdeki celse diye. Biz defalarca gittik mahkemeye, çok sudan gerekçelerle ertelettiler ama bizim yokluğumuzda boş zamanlarda cezayı okudular.''

'YARGI DENİLEN KURUMUN NASIL BİR PAÇAVRA HALİNE GELMİŞ OLDUĞUNUN GÖSTERGESİ'

''Bu Türkiye'de hakikaten yargı denilen bir kurumun nasıl bir paçavra haline gelmiş olduğunun göstergelerinden bir tanesi olmalıdır. Sen iki yıl geç açıyorsun davayı zaten. Arkasından iki yıldır sürüyor bu dava, sudan gerekçelerle ertelediğin çok duruşma olmuş, bizim haklı mazeretlerimiz olmasına rağmen önümüzdeki duruşmaya geleceğimizi ve savunma vereceğimizi söylememize rağmen, savunma hakkını dahi hiçe sayarak, boş salona hüküm açıklıyorsun ki bu da içinde bulunduğumuz Türkiye'nin aynası gibi olmalı.''

'BU CEZA BİZE VERİLMİŞ BİR CEZA DEĞİL, TOPLUMUN MUHALİF GÜÇLERİ ÜSTÜNE ALINMALILAR'

''Bu ceza sadece bize verilmiş bir ceza değil. Bütün belgelcilere, bütün sinemacılara, bütün habercilere, bütün yazın ve düşün insanlarına; neyi düşünmemeleri, neyi yazmamaları, neyi söylememeleri, ne türden film çekmemeleri hakikaten peşinden koşmamaları yönünde verilmiş ağır bir ihtar olmalı. Yani o yüzden bu cezayı açıkça söylemek gerekirse kendi üstüme çokta alınmıyorum. Bu toplumun muhalif güçleri de kendi üstüne alınmalılar. Tabiki o çercevede bunun karşılığında bize geri adım attıracaklarını, hakikaten peşine düşmekten vazgeçireceğini düşünen varsa ciddi bir şekilde yanılıyor."