Der Spiegel muhabiri: 'Cehenneme git Erdoğan' başlığını yine atardım

Soma Katliamı'na ilişkin izlenimlerini aktardığı yazısına "Cehenneme git Erdoğan" başlığı attığı için AKP'lilerin linç kampanyasına maruz kalan Der Spiegel'in Türkiye muhabiri Hasnain Kazim, İstanbul'a geri döndü. Kazim, "Yaptığım gazeteciliktir, yine o başlığı atardım" dedi.

Madenci katliamının yaşandığı Soma’ya giderek yakınlarını kaybedenlerle yaptığı söyleşilerden derlediği makalesine "Cehenneme git Erdoğan" başlığını atınca ölüm tehditleri alan ve hakkında linç kampanyası başlatılan Der Spiegel'in Türkiye muhabiri Hasnain Kazim, bir süreliğine ayrıldığı İstanbul'a ailesiyle birlikte geri döndü.

Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'e yaşadıklarını anlatan Hasnain Kazim, Türkiye’den önce Pakistan’da görev yaptığı dönemde Taliban’ın ölüm listesine girmenin dahi kendisini doğru bildiği gazetecilik yolundan yolundan döndürmediğini ifade etti.

'Başlığı ben koydum'
Kazim, AKP'lilerin hakkında kara propaganda yapmasına neden olan Soma Katliamı'na ilişkin haberini nasıl hazırladığını şöyle anlattı: "Ben editörlerime olayın Türkiye açısından önemini anlatıp, hazırlıklarımı yapıp oraya gittiğimde biraz zaman geçmişti. Ben o insanlarla konuşmaya başladığımda Erdoğan yeni ayrılmıştı. ‘Bu işin fıtratında var’ deyip başka ülkelerden örnekler vermesinden insanlar rahatsız olmuşlardı. Söyledikleri hep olumsuzdu. O konuştuğum insanlardan birinin bir cümlesi de benim yazımın başlığı oldu. Tam olarak şöyle demişti ‘Ben aslında bugüne kadar Erdoğan’ı seven ve ona karşı olumlu düşünceleri olan biriyim ama bugün cehenneme kadar yolu var’. Başlığı da ben koydum. Ben koştururken Hamburg’dan aradılar. Bu başlığı kullanacaklarını söylediler. Ben de ‘Tamam’ dedim. Eğer o insanlar bana o gün ‘Nasıl da iyi bir başbakan. Burada kötü bir olay oldu ama biz yine de onu seviyoruz, çünkü gelip bize umut verdi’ deseydi, onu yazacaktım."

Aldığı tehditlerin ve küfürlerin organize olduğunu ifade eden Kazim, "Mesajlardaki gramer hataları bile kopyalanmıştı. Birisi hazırlamış, binlerce kişiye göndermiş belli. Kaygılandım ama korkmadım. Benim için mesele tehdidin ne kadar büyük ya da gerçek olduğunu anlamaktı. Pakistan’da çok fazla ölüm tehdidi aldım. Tehditleri gönderenler arasında Taliban ve gizli servis de vardı. Oradaki tehditler bile buradaki kadar yoğun ve sert değildi" diye konuştu.


'Yine o başlığı atardım'
Yaptığının gazetecilik faaliyeti olduğunu söyleyen Kazim, "Ben yaptığımın gazetecilik olarak yanlış olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Ama eğer bu kadar insanları rahatsız ediyorsa, belki de farklı şekilde ifade ederdim aynı şeyi. Ben o kişinin o cümlelerini kesinlikle kullanırdım makalemde, yani orada bir geri adımım olmazdı. Sanırım yine de o başlığı atardım" dedi.

'Muhalefet gazeteciliğin DNA'sında var'
Türkiye'de basına dönük otosansür olduğunu söyleyen Kazim, "Hükümetten isimlerin editörleri araması günlük işleyişin bir parçası. Biz yabancı basın olarak bile bu baskıyı hissediyoruz. Ben ne ilk ne de son olmayacağım.Burada baskı uygulayarak basını etki altına alabileceklerine inanıyorlar. Baskı olsa bile geri adım atamazsınız, özgür basın böyle işlemez. Gücü elinde tutana karşı muhalif olmak gazeteciliğin DNA’sında var" ifadelerini kullandı.

Konuşmasında Şii olduğunu da ifade eden Kazim, "İslamiyeti bilen benim ismime baktığında Hasnain’in Şii bir isim olduğunu biliyor. Bugün Irak’ta Şii olmak epey zor. Taliban’la görüşürken de hep zor oldu. IŞİD gibileri için de Şii olmak inançsız olmaktan daha fena bir şey" dedi.