Demirören grubundan Hasan Cemal’e: Saray gazeteciliği sizden miras kaldı

Demirören Medya Grubu İcra Kurulu Başkanı Mehmet Soysal, Hasan Cemal’in 'saray gazeteciliği' eleştirisine verdiği yanıtta ‘Merhum Özal’ın yanından çıkmadığınız, uçaklardan inmediğiniz, saray gazeteciliği yaptığınız günler sizlerden miras kaldı sektöre, bizden değil’ ifadelerini kullandı.

Gazeteci Hasan Cemal ile Demirören Medya Grubu İcra Kurulu Başkanı Mehmet Soysal arasındaki polemikte ilginç ifadeler kullanıldı.

Hasan Cemal T24 sitesindeki yazısında “Saray medyasının tepelerine paraşütle gelmiş kimileri” diyerek Mehmet Soysal’ı eleştirmişti.

Mehmet Soysal da, Hasan Cemal’in eski gazetesi Milliyet’teki köşesinden, bugünkü “Kırk Kapı” başlıklı yazısıyla yanıt verdi.

Soysal yazısında Hasan Cemal’e hitaben “Merhum Özal’ın yanından çıkmadığınız, uçaklardan inmediğiniz, saray gazeteciliği yaptığınız günler sizlerden miras kaldı sektöre, bizden değil…” ifadelerini kullandı.

“Biz medyaya dair gerçekleri yazdıkça bazı dinozorların rahatsız olacağını da biliyorduk” diyen Soysal, Hasan Cemal’e şöyle dedi:

“Özellikle, istihbaratçı, operasyonel ve arkası da önü de karanlıkta kalan fırsatçı tiplerin daha çok rahatsız olacağını da… Her ne tarafa dönerse dönsün orayı kıble ilan eden Hasan Cemal gibilerin fildişi kulelerinden şahsımızı hedef alacaklarını da…”

‘SİZ YAPINCA DEĞİŞİM, YENİLİK SAYILACAK, BİZ YAPINCA KIYIM!’

Mehmet Soysal “Bazı gazeteci ve yazarlarla yollarımızı ayırmamızı kendisine dert edinmiş” diyerek Hasan Cemal’in de bir dönem aynı uygulamaları yaptığını belirterek şunları yazdı:

Siz yapınca değişim, yenilik sayılacak, biz yapınca kıyım!..

Büyük resimdeki detaylara kör gibi bakan Hasan Cemal’e şimdi soruyoruz...

Pensilvanya’da, Kandil Dağı’nda, Rusya’da, Almanya’da, Fransa ve İngiltere’deki kara taşların altından sizler çıktınız, biz değil...

Ve akrep ruhlu arkadaşlarınız çıktı...

Biz hiçbir yerden çıkmadık...

Bizim gibi düşünen ve yazanlar da çıkmadı...

Başka bir ülkenin vatandaşı değiliz...

Hiçbir ülkenin başkan yardımcısı çocuğumuzu lüks otellerde kabul edip “Babanız bir kahraman” demedi...

Bizim on parmağımızın izini alıp da bir vize verenler gazeteci dostlarınıza vatandaşlık verdi ve büyütüp besliyorlar...

Biz hiç sığınmacı ve hain olmadık.

Kim ne biliyorsa yazsın, söylesin ve belgesiyle birlikte adalete teslim etsin...

Ama sizlerin ihanetlerini belgelemek için Google’a bakmak yeterli...

Ergenekon, Balyoz operasyonlarıyla birilerini itibarsızlaştırma ve dalavere sürecine hiç katılmadık.

Aksine, asıl darbecilerin bu operasyonu gerçekleştirenler olduğunu ve bir gün darbeyi de bunların yapacağını yazdık ve söyledik...”

‘HİÇBİR DEVLET ADAMINA YALAN SÖYLEMEDİK’

Bu ülkenin hiçbir devlet adamına yalan söylemedik, operasyon çekmedik... Bizim hayalimize gelmeyen fırıldaklıklar sizin aklınızda hesaplı kitaplı bir oyundu” diyen Soysal yazısını şöyle sonlandırdı:

“Pensilvanya’daki FETÖ’nün yanına kadar giderek resim çektiren, diz çöken ve istikbal arayan gazeteci ve yazarlardan da olmadık...

Bizim, milletin yüzüne bakamayacak hale gelecek ve utanılacak bir ihanetimiz yok...

Hayatımız boyunca, vatanımıza, milletimize, bayrağımıza sadık olduk...

Kimseye karşı işlediğimiz bir ayıbımız da yok...

Ve mesleğimize de...

Merhum Özal’ın yanından çıkmadığınız, uçaklardan inmediğiniz, saray gazeteciliği yaptığınız günler sizlerden miras kaldı sektöre, bizden değil...

Ve biz o günlerinizi de hiç unutmadık.

Özal ölünce yerine geçen her liderin iskelesine yanaştığınız günleri de iyi biliriz...

‘Hasan Abi’ denildiği zaman gazetecilik yaptığını zanneden, uçaktan atıldığında ise soluğu Kandil Dağı’ndaki terör örgütü PKK’lıların yanında alan sizlerin bize gazetecilik dersi vermeye hiç hakkı yok...

Ve gazeteci şebekelerinizle bize sansür dersi vermeye de...

Ömrü boyunca teröristlerin şehit ettiği Mehmetçik’e, polise, hâkime, savcıya, öğretmene, avukata, doktora, vatandaşa, korucuya ‘şehit’ diyemeyen, yazamayan Hasan Cemal; farkında mısınız, siz milyonların sesini sansürlemişiniz…

HASAN CEMAL: SARAY BORAZANCILIĞINI GAZETECİLİK SANDIĞIN SÜRECE...

Hasan Cemal, T24'teki “Siz önce gazeteciliği, gazete yapmayı öğrenin, sonra medya üzerine ahkâm kesin!” başlıklı yazısında “Saray medyası'nın tepelerine paraşütle gelmiş kimileri, bakıyorum, son zamanlarda sürekli medya üzerine ahkâm kesiyor. Tirajlar neden düşüyormuş? Geleneksel medya niye başaşağı gidiyormuş? Sosyal medya nasıl adam olurmuş? Bir sürü boş laf... Eski deyişle laf-ı güzaf... Evet, ağız torba değil ki büzesin. Ama insanın tepesi atıyor. Yahu, siz önce gazeteciliği öğrenin. Önce haberciliği öğrenin. Önce gazete yapmayı öğrenin. Sonra ahkâm kesin! Sansürcülük gazetecilik değildir” diyerek isim vermeden Demirören Medya Grubu İcra Kurulu Başkanı Mehmet Soysal’ı eleştirmişti. Cemal yazısında şu ifadeleri kullanmıştı:

'Beyefendi'nin huzurunu kaçıracak konuları gazete manşetlerinden, televizyon programlarından uzak tut. Sonra da gazetecilik üzerine ahkam kes... Hadi ordan, başka kapıya! Şunu iyi bil: Saray gazeteciliği yaptığın sürece... 'Saray borazancılığı’nı gazetecilik sandığın sürece... Medyayı ‘beyefendinin biat organı’ halinde tuttuğun sürece... Tekrarlıyorum: ‘Beyefendiyi koruma ve kollama’yı gazetecilik diye yutturmaya kalktığın sürece, en ufak bir inandırıcılığın olmaz. En ufak bir güvenilirliğin olmaz. En ufak bir saygınlığın olmaz. Ve inandırıcılık, güvenilirlik, saygınlık kalmadı mı, tirajlar da, satışlar da, reytingler de tepetaklak gider. Müşterinin, yani okurun ve izleyicinin 'güven'ini bir kere kaybettin mi, iş biter.”