Boyun Eğme'de bu hafta: Yetmez ama hayır!

Haftalık siyasi dergi Boyun Eğme'nin 65. sayısı yarın okurlarıyla buluşuyor. Referandum tartışmalarını kapağına taşıyan dergi, "Sömürüye ve gericiliğe karşı tek derdimiz 'tek adam' değil; YETMEZ AMA HAYIR" manşetiyle çıkıyor.

Haber Merkezi

Haftalık siyasi dergi Boyun Eğme'nin 65. sayısı yarın okurlarıyla buluşuyor. 

Referandum tartışmalarını ve "nasıl bir hayır" sorusunu gündemine alan dergi, "YETMEZ AMA HAYIR" manşetiyle çıkıyor. 

Dergide yer alan bazı konu, başlık ve yazarlar şöyle: 

- Sadece Erdoğan'a 'hayır' demek bize yetmiyor: Hayır'ınız kime? (Gülçin Uz) 

Hayır cephesini bölmemek adına taertışmalı konulardan uzak durmamız da gerekecek mi? "Zorunlu dşn dersine de hayır" diyerek mütedeyyin vatandaşların bir kısmının tam "hayır" demeye hazırlanırken vazgeçmesine neden olabilir miyiz ki! Hayır cephesini düşürmemek için gericillikle mücadele etmeyi biraz ertelesek mi? Hayır.

- Fon diye yazılır hortumculuk olarak okunur: Yağmada 'yenilikçilik' (Adile Kaya) 

Varlık Fonu, kamu kaynaklarının, ücretlerden yapılmış kesintilerle oluşmuş birikimlerin denetim dışı tutulan fonlar aracılığıyla sermayeye peşkeş çekilmesinde yeni bir aşama. Bu büyüklükte bir fonun AKP çevresi ytarafından hortumlanması kaçınımaz. Bundan da kötüsü, fonun AKP'nin sermyae çevreleri ile ilişkilerinde bir araç olarak kullanılması olacaktır.

- Zorunlu din derslerinden muafiyet için harekete geçin: 'Sistem'den çıkabilirisiniz

Art arda kazanılan davalar, yıllar süren hukuksuzluğun ve açık yasa tanımazlığın makum edilmesi anlamına da geliyor. Din dersinden muafiyet bir haktır. Zorunlu din dersi uygulaması hukuk ve yasa dışıdır. Şimdi haklarımızı savunmanın zamanı. Nasıl yapacağımızı tekrar hatırlatalım...

- Sandık gençliğe neden yetmiyor? 

Bu referandumda milyonlarca genç "hayır" oyu verecek. Sandıkta "hayır" demek önemsiz değil. Ancak sonucu değiştirebilecek tek güç, "sandıkta hayır demek gençliğe yetmez" diyenlerin örgütlenmesi olacak.

- Evet: Çökmüş Osmanlı projesinde ısrar; Hayır: ? (Kemal Okuyan) 

İşin gerçeği, Osmanlı projesini durdurmak, yeni bir Türkiye, eşitlikçi-özgürlükçü bir düzen için de gerekli enerjiyi yaratabilir. İddia edildiği gibi değil: "İlki kolay, ikincisi zor" değil. Yeter ki, enerji doğru yerde biriksin. İnatla bunu savunacağız. İnatla Türkiye'nin emekçi sınıflarını 100 yıl öncesinin "sınıf-mınıf yok, hepimiz aynı gemideyiz" yalanına karşı örgütleyeceğiz. Evet, halka, halkın enerjisine fena halde ihtiyaçları var. O enerjiyi yaratacağız ama halk düşmanı burjuvaziye, onun ajanlarına kendimizi kullandırmayacağız. 

- BES zorbalığına karşı sendikalardan 'cayma' çağrısı 

Zorunlu Bireysel Emeklilik Ssitemi (BES), darbe girişiminden bir ay sonra, o kargaşa ve kaos ortamında TBMM’de kabul edildi. Bir bakıma oldubittiye getirildi. Zorunlu BES’in yasalaşmasından itibaren sendikalar bu dayatmaya itiraz ettiler, kimi sendikalar da “cayma” çağrısında bulundu… İşte BES zorbalığına karşı kimler ne dedi, ne yaptı? 

- Gülse ve Nilhan'ın "tamamen duygusal" halleri: Para–piremseslik eğrisi (Reşat Bilici) 

Nilhan Osmanoğlu'nun derdi saltanat değil ki! Soyadını internette "değere" çevridğinde bunu belli etti zaten. Nilhan'ın "hanedan üyeliği" Gülse Birsel'in "Fırsatlar ülkesinde herkes prenses" cümlesi kadar sanal sonuçta. Ve "tamamen duygusal"!

- Krizsiz kapitalizm mümkün mü: En çok "kriz kaçınılmazdır" derken haklıydı (Ayşe Kaya) 

Türkiye ekonomisinin manipülasyonlarla sarsılmaya açık bağımlı yapısı ve giderek daha sık yaşanan manipülatif müdahaleler, gerçek ve yapısal krizin kapitalizmin fıtratında olduğunu unutturmasın...