BOYUN EĞME'de bu hafta: Halksızlaştırılan siyaset!

Haftalık siyasi deri BOYUN EĞME'nin 36'ncı sayısı yarın okurlarıyla buluşacak. "Siyaset halksızlaştırıldı" manşetiyle çıkan dergide, siyasette geçer akçenin para, din ve bir de patlayan bombalar olduğu vurgulanıyor.
Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi'nin zorunlu din derslerine karşı başlattığı kampanyanın detaylarına yer veriliyor.

Haber Merkezi

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME'nin yeni sayısı yarın okurlarıyla buluşuyor. 

"Siyaset halksızlaştırıldı" manşetiyle çıkan dergide, siyasette geçer akçenin para, din ve bir de patlayan bombalar olduğu vurgulanıyor. 

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi Hukuk Komisyonu'nun, din derslerinden muafiyet başvuruları için yaptığı çalışmanın tanıtıldığı dergide, örnek dilekçeler ve mahkeme başvurularına da yer veriliyor. 

Dergide yer alan başlıca konu, başlık ve yazarlar şöyle: 

- Siyasette geçer akçe: Para, din ve bir de patlayan bombalar (Mehmet Kuzulugil)

Bombalı siyaset, siyasetin halksızlaştırılmasında yeni bir aşama.

- Liseliler teslim olmuyor!

Karanlığa sırtını dönen liseliler okullarını gericilere ve gerici iktidarın kapısında bekçi köpekliği yapmayı bir erdem gibi gösterenlere bırakmayacaklarını gösterdi.

- Halkın imam hatiplerle mücadelesi sürüyor...

Bir yerde imam hatibe dönüştürülmeye çalışılan bir okulda bunu durdurmak için, bir başka yerde dönüştürülmüş bir imam hatipte okulu geri kazanmak için, bir yerde imza toplayarak, bir başkasında sokaklara taşarak... Mücadeleye devam...

- Yağmada sıra Demiryolları'nda (Korhan Ege)

TCDD özelleştirmesi, AKP döneminin ölçüsüz peşkeş ve yağma düzeninde yeni bir zirve olacak. Devlet altyapıya yatırım yapma yükümlülüğünü sırtlanırken, ‘özel sektör’ vahşi sömürü koşullarında yüksek kârlarla ‘taşımacılık’ yapacak.

- CHP'nin sorunu ne? (Kemal Okuyan) 

Düzen partisi, mevcut düzenin temellerine dokunmayan, programını ve gündelik siyasetini düzen sınırları içine yerleştiren partidir. Bu ilk bakışta masum gelebilir, “herkes devrimci olmak zorunda değil” denebilir. Ancak dahası da vardır. Mevcut düzen çelişkileriyle, zayıflıklarıyla her an korunmaya ve kollanmaya muhtaçtır ve düzen partileri başka yerleşik mekanizmaların dışında bu görevi yerine getirirler. 

- ‘İşçi sınıfı kararlı, Hollande köşeye sıkıştı’ (Söyleşi: Osman Çutsay) 

Çalışmalarını 1982’den bu yana Paris’te sürdüren biliminsanı ve yazar M. Şehmus Güzel, Fransa’daki sendikal hareketliliğin, ısınan sokakların yeni bir duruma işaret ettiğini savunuyor. Henüz genel grev saatinin çalmadığını, ancak özellikle bu sonbaharın sıcak geçmeye aday olduğunu belirten Prof. Dr. Güzel, son gelişmeler ve iktidar oyunları üzerine sorularımızı yanıtladı. 

- 'Sosyal demokrat belediye sendika istemiyor'

Avcılar Belediyesi’nde taşeron temizlik firmasında çalışan işçiler, kötü çalışma koşullarını değiştirmek için örgütlenmekten başka çaremiz yok demiş ve sendikalı olmuş. Taşeron patronu ise onları işten atmak yolunu seçmiş. Sosyal demokrat başkanın işçilere önerisi ise şu: Aradakileri çıkarın, sendikadan ayrılın...

- İŞKUR köle kiralama şirketi (Barış Balkan) 

İŞKUR tarafından “işbaşı eğitim programı” adıyla yürütülen çalışma yeni bir güvencesiz istihdam türü olarak görülebilir. İlk çıktığında 120 günle sınırlanan çalışma şeklinde patronlar 320 güne kadar uzayan bir süre boyunca İŞKUR’un ücretini ödediği elemanları sendikasız ve güvencesiz olarak çaştıracak. 

- 'Partiyi güçlendir, devrimi örgütle'

İspanya Halklarının Komünist Partisi (PCPE) Merkez Komite üyesi Ástor García Suárez, sorularımızı yanıtlayarak partisinin güncel gelişmelerle ilgili görüşlerini anlattı. 

- Mücadele ettik de ne oldu diyenlere bir yöntem notu (Oğuz Kavala) 

Leninizm, işçi sınıfının siyasal iktidar hedefini içermeyen bir mücadelenin, güncel temeli ve haklılığı ne olursa olsun, karşıtına dönüşeceğini söylüyor. Aynı leninizm, sınıf mücadelelerinde hiçbir şeyin anlamsız olmadığını ve hiçbir şeyin yoktan var olmadığını da gösteriyor.

- Borçlardan kurtulmanın yolu var (Özgür Şen)

Türkiye tüm emekçilerin daha iyi bir yaşam isteğini karşılayacak maddi olanaklara sahip bir ülke. Bu yaşama kavuşmak için de kimsenin borçlanmasına gerek yok. Borçlandıranların, üretim araçlarını ve serveti haksız bir şekilde ellerinde tutanların mallarına el koyulması yeterli. Böylece halihazırdaki borçların tamamından da kurtulacağımızı söylemeye gerek var mı?