BOYUN EĞME yarın çıkıyor: Gençlik yobazları kovalıyor

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 21’nci sayısı yarın okurlarıyla buluşuyor. Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi’ne özel yer ayrılan bu haftaki derginin kapağında ise yobazları kovalayan gençliğe yer veriliyor.

Haber Merkezi

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 21’nci sayısı yarın meydanlarda, caddelerde, duraklarda, iskelelerde, Nâzım Hikmet Kültür Merkezlerinde ve Komünist Parti bürolarında okurlarıyla buluşacak.

“Gençlik yobazları kovalıyor” kapağıyla yayınlanan dergide, Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi’nin çıkış bildirisi de yer alıyor.

Bu haftaki dergide yer alan başlık, konu ve yazarlar şöyle:

1) Cihatçı çeteler okullarda cirit atarken, üniversitelerde aydınlanma mücadelesi yükseliyor…

Dinselleşmeye karşı mücadelenin ilk adımları sayılabilecek olan eylemlerin ardından ülke sathında yaygın gericiliğe karşı Sosyalizm Üniversiteleri’ni örgütleyecek olan Komünist Gençlik, ODTÜ ve İTÜ’den IŞİD’ci çeteleri kovmaya hazırlanıyor. Komünist Gençlik de üniversitelerde cihatçıların cirit atması ve doğrudan AKP tarafından bunlara yol verilmesi üzerine, “ODTÜ IŞİD’çilere Boyun Eğmez” başlıklı açıklamasıyla yaklaşık iki hafta sürecek bir kampanyaya başladı.

2) Cansel, kadın düşmanlığı ve pembe taksi (Selin Asker)

“Kadın ve erkek eşit değildir” diyen Erdoğan ve AKP iktidarının tüm kurumlarıyla topluma yaydığı gericilik, “öğretmenle gönül ilişkisi varmış”, “gece vakti sokakta ne işi varmış”, “mini etek giymeseymiş” sözleriyle saldırıya uğrayan kadının suçlu çıkarılmaya çalışıldığı bir karanlık yaratmış durumda.

3) Esnek çalışmanın diğer adı: Modern kölelik (Barış Balkan)

Çalışma hayatında , güvenceli esneklik olarak ifade edilen çalışma biçimi sıkça konuşulur ve tartışılır durumda. Bu konunun sürekli gündeme gelmesinin en önemli nedenlerinden biri, sermayenin devamlı olarak işçi sınıfının kazanılmış haklarına yönelen saldırılarıdır.

4) Hükümetin ‘fon’ karnesi!

Kıdem tazminatında fon sistemine geçilmesi yeniden gündeme gelirken hükümet, fon yönetme konusunda sicilinin temiz olduğunu iddia ediyor. Ancak İşsizlik Sigortası Fonu, yıllardır amacı dışında kullanılıyor. Fonun birikimi, işsizlere değil sermayeye aktarılıyor.

5) Gericiliğe karşı mümkün olan tek ittifak (Kemal Okuyan)

Gericiliğe karşı yeni bir hamlenin eşiğindeyken, ana hedefi sömürü düzenini ortadan kaldırmak olanlarla gericilikle hesaplaşırken, sömürü düzeni ile karşı karşıya gelmeyi de göze alanlar arasındaki işbirliğini geliştirmek dışında şansımız yok.

6) AB modeli çatırdarken üzerimize düşen kanlı gölgeler (Osman Çutsay)

Her saat değişebilecek bir yırtıcı iklimde çırpındığımız, bizdeki cahilleri aratmayacak kötücül cahillerin, şimdilik Berlin-Paris-Brüksel hattında su başlarını tuttuğu doğrudur. Fakat bu acımasız iklimden yetişen devrimci genç bakışın, çözülen Türkiye ve yakın çevresinden yeni bir sosyalist çözüm çıkarması da mümkündür.

7) Küresel silahlanma artıyor (Tulga Buğra Işık)

Sovyetler Birliği’nin çözülüşünün ardından silahlanmanın biteceği iddiasının hiçbir geçerliliği olmadığı bir kez daha kanıtlanıyor. Emperyalizmin dünyaya vadedebildiği tek şey savaş ve yıkım.

8) Suriye ‘paylaşılırken’ ateşkes dansı (Erman Çete)

Anlaşılan o ki, Suriye masasında söz sahibi olan büyük güçler, yalnızca Suriye’nin siyasi yapısının değişmesinde değil, ülkedeki idari yapının da baştan aşağı yenilenmesinde mutabıklar. Kesin olan, Suriye’nin ulusal egemenliğinin eski haliyle tesis edilemeyeceği.

9) Felsefeye neden ihtiyaç duyarız? (Erki Kıroğlu)   

Felsefe, nesneler ve özneler dünyasında ki ortak vasıfları, örneğin var oluşun evrensel yasalarını bulmak için çaba gösterir, ama daha önemli olarak, öznenin bütün nesnel görüngü çeşitliliğiyle ilişki biçimini tanımlamaya, öznenin varoluş evreninde somut ve eşsiz yerini belirlemeye çalışır

10) Ankara'daki bomba kimleri öldürdü? (Özgür Şen)

Erdoğan'a hayat öpücüğünü Genelkurmayın üç yüz metre yanında patlayan bomba değil işte bu ortam veriyor. Sonra ana akım medyada Türkiye'de ne olursa olsun, kim ne yaparsa yapsın AKP'ye yarar diye şaka yapılıyor. Aslında ülkede siyasetin bitmek üzere olduğu itiraf ediliyor. Bu tabloya eklemlenen herkes, nedeni veya biçiminden bağımsız, bitmekte olan siyasetin bir parçası haline geliyor. HDP'nin veya CHP'nin peşine takılmak sonucu değiştirmiyor. Düzen siyaseti ülkeyi yok ederken, doğal olarak kendisine tabi olanları da yok ediyor. Patlayan bombalar yalnızca orada olanları değil, sonrasında siyaset yapamayanları da öldürüyor.