BOYUN EĞME yarın çıkacak yeni sayısında soruyor: Türkiye bu mu?

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME, yarın 20'nci sayısıyla okurlarıyla buluşuyor. Dergi bu hafta gericilikle mücadele konusunu masaya yatırıyor ve "Türkiye bu mu?" manşetiyle çıkıyor.

Haber Merkezi

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME'nin yeni sayısı yarın çıkıyor. Gericilik ve dinselleşmeyle mücadele konusuna eğilen dergi, kapağında "Türkiye bu mu?" sorusunu okurlara yöneltiyor ve tartışmaya açıyor. 

Komünist Parti Merkez Komite imzasıyla yayınlanan "Geniş muhalefet, derin muhalefet" başlıklı başyazının yer aldığı dergideki konu, başlık ve yazarlar şöyle: 

1- Ruh çağırma seansları: 2002  

Erdoğan daha fazla gericileştirmek, kendini lidere itaat etmeye mecbur bir kullar toplamı yaratmak zorunda. Birileri de buna karşılık ‘2002 ruhu’ndan bahsediyor. Gericilerden gerici beğenmek zorunda değiliz.

2- “Besmelesiz çıkmam abi” muhalefeti... (Ali Ufuk Arikan)

AKP dinselleştirme hamlesinde vites artırırken bu partiye meşruiyet alanını CHP ve HDP sağlıyor. İki partinin AKP’nin dinselleştirme adımlarına karşı tavrı “biz de besmelesiz çıkmayız” ya da “yetmez ama evet” pozisyonundan öteye gidemiyor.

3- Gericilikle mücadelenin neresindeyiz? Komünistler ne yapmak istiyor?

Komünist Parti Merkez Komite üyesi Mehmet Kuzulugil'e önümüzdeki günlerde çok konuşulacağı anlaşılan gericilikle mücadele çağrılarını konuştuk. Komünist Parti'nin bu konuya nasıl baktığını ve kendisini nasıl konumlandırdığını anlatmasını istedik.

4- “Arap Baharı”nın en büyük başarısı (Erman Çete)

Ortadoğu’nun son 40 yılı, süreklileşmiş bir dinselleşme ve “hür teşebbüs”ün kutsanması ile geçmiştir. Doğrusu, “Arap baharı”nın en büyük başarısı, bu anlamda dinciliğin ve piyasacılığın sorgulanamaz hale gelmesini sağlamasıdır. Tıpkı Türkiye’de AKP’nin yaptığı gibi!

5- Gericiliğin AB’sinden “vitamin iğneleri” (Osman Çutsay)

Bizi ilgilendiren mesele şu: ABD’ye yakıştırılamayan “özgürlükçülük ve demokratlık”, neden AB’den alınamıyor? Neden Avrupa ve yakın çevresindeki solda böyle bir yanılsama hüküm sürüyor?

6- Gericilikle mücadele nereye bağlanacak? (Kemal Okuyan)

Gericilik bütün türleriyle kapitalizmin hizmetindedir. Gericilikle mücadeleyi küçümseyen bir sol, eğer burada aktif bir tutum alıyorsa, gericidir. Gericilikle ittifak halindeki bir devrimcilik, karşı devrimin ekmeğine yağ sürmektir.

7- “İçeride bir sınıf vardı” (Korhan Ege)

Mata Ahşap Otomotiv fabrikasında çalışan işçilerin sendikalaşma hakları için başlattıkları direniş başarıyla sonuçlandı. Süreçte aktif rol alan işçilerden birisi başarının arkasındaki durumu İçeride bütün kimliklerden arınmış, birleşerek güçlenmiş, kararlı bir sınıf vardı diyerek anlatıyor.

8- DİSK Genel Kurulu’ndan geriye ne kaldı? (Gülçin Uz)

Ayırt ediciliğini kuruluş ilkelerine borçlu olan DİSK ’in bu ilkelerden teker teker sıyrılma yolundaki istikrarlı adımları, Türkiye’de sendikal yapılanmanın ne denli kuşatma altında olduğunu göstermekle birlikte, kongrede açılan bayrak politik olarak örgütlenebilirse umut hala var demektir.

9- ABD’de “yazı tura” seçimleri… (Tulga Buğra Işık)

8 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde ABD siyaseti ısınıyor. Büyük reklam prodüksiyonları eşliğinde sürdürülen seçim kampanyaları özde farkı olmayan adayların kamuoyuna sunulan imajları etrafında şekilleniyor.

10- “Hayal kırıklığı mücadeleye dönüşüyor”

Yunanistan Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi Eliseos Vagenas, 4 Şubat grevlerindeki kitleselliğin, SYRİZA –ANEL hükümetinin emekçiler üstünde yarattığı hayal kırıklığının artık mücadeleye dönüştüğünün göstergesi olduğunu söylüyor.

11- Aydınlanma üzerine ne okumalı?  (Leman Adalı)

18. yüzyıl Aydınlanması insanlık tarihinde önemli bir ileri adım. Sıradan insanlar üzerinde tahakküm kuran dini kurumların, tanrı adına yönettiğini ileri süren monarkların gökyüzünden yeryüzüne indirildiği, aklın acımasız eleştirisine tabi tutulduğu bir dönem. Komünistlerin görevi bugün her zamankinden de fazla, kapitalizmle iç içe geçen gericiliğe karşı insanı ve insan aklını özgürleştirmek.

12- CHP varken AKP’ye gerek yok (Özgür Şen)

CHP olan biteni fark edemeyecek bir parti değil. Dinselleşmeyi de, AKP’nin Batılı güçlerle girdiği ilişkilerin dinamiklerini de, piyasanın ve patronların artan gücünü de biliyorlar ve bunları veri alarak kendilerine böyle bir ülkede yer arıyorlar. CHP bu ve asla değişmeyecek.