Basına göre PKK ile Suriye arasında bir şeyler var ama…

Bugün Sabah tarafından gündeme getirilen ve büyük basının hemen hemen tamamı tarafından da manşete taşınan “PKK’nin gizli planına” göre, Çukurca saldırısı “Beşar Esad sonrası Suriye’ye hazırlık” amacını taşıyor. Oysa saldırıdan hemen sonra, “saldırının arkasında İran ve Suriye var” tezi işlenmişti.

Bugün Sabah gazetesi tarafından gündeme getirilen ve büyük basının önemli bir bölümü tarafından da manşetlere taşınan iddiaya göre PKK’nin Çukurca saldırısı "gizli bir planın hayata geçirilmesi" amacıyla gerçekleştirildi. İddiaya göre Çukurca saldırısının iki temel hedefi bulunuyor. Birinci hedefin Türkiye’yi sürekli terör baskısı altında tutmak, ikinci hedefin ise “Beşar Esad sonrasında Suriye'nin Türkiye-Irak sınırındaki Kürt bölgesini de içine alacak yeni bir Kürdistan oluşturmak” olduğu ileri sürülüyor. İddiaya dayanak olaraksa, saldırının emrini verdiği öne sürülen PKK yöneticisi Fehman Hüseyin’in 28 Temmuz ve 19 Ağustos tarihlerinde, “muhtemelen” Zap bölgesinde bazı Suriye kökenli Kürtlerle görüşmesi sunuluyor. Söz konusu görüşmelere bazı Musevi Kürtlerin de katılmış olduklarının altı çizilerek, iddia daha inandırıcı kılınmaya çalışılıyor. Görüşmelerin amacınınsa Suriye’deki Kürtleri bahsedilen strateji (Suriye’nin Kürt bölgesinde yeni bir Kürdistan kurmak) etrafında toplamak olduğu ifade ediliyor.

Temo suikastıyla ilgili “tuhaf” iddia
Haberde ekim başında Kamışlı’da bir suikast sonucunda öldürülen Kürt muhalif Meşal Temo’yla ilgili de hayli “tuhaf” iddialar ortaya atılıyor. Buna göre Suriye’de “alternatif” bir Kürdistan kurmayı hedefleyen PKK, bu plan doğrultusunda Meşal Temo’nun öldürülmesi olayına da karışmış. Temo’nun ayrılıkçı bir Kürt muhalefetine karşı çıktığı ve ölümünden kısa bir süre önce "Suriyeli Kürtler Suriye'den ayrılma niyetinde değiller... Yine de, bir Kürdistan fikri, rüya gibi olurdu" dediği aktarılıyor.

Oysa Suriye’deki Kürtlerin bugüne kadar Esad karşıtı hareketlere belirgin bir destek vermedikleri ve Suriye Ulusal Konseyi gibi oluşumlardan uzak durdukları biliniyor. Bunlar arasında PKK’ye yakın olduğu bilinen Demokratik Birlik Partisi (PYD) de bulunuyor. PYD lideri Salih Muhammed, daha önce verdiği bir mülakatta Suriye Ulusal Konseyi’nin masa başında oluşturulduğunu söylemiş, Konsey içinde yer alan bazı Kürtleri de işbirlikçilikle suçlamıştı. Muhammed, Batı Kürdistan halkının kendisini Suriye'nin bir parçası olarak gördüğünü söylemiş ve Suriye’deki olayların başlangıcında sokağa çıkan Kürtlerin daha sonra daha "aklı başında davranmaya başladıklarını" söylemişti. PYD Başkanı, Meşal Temo’nun öldürülmesinin Kürtleri kanlı bir senaryonun içine çekmek amacıyla yapıldığını belirtmiş ve suikastın devlet içindeki farklı odakların, El Kaide'nin veya Türkiye'nin işi olabileceğini iddia etmişti.

Temo’nun öldürülmesi olayıyla ilgili gözaltına alınan 11 kişiden dördünün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu da altı çizilmesi gereken veriler arasında yer alıyor.

“Kandil-Şam-Tahran” eksenine ne oldu?
Basında bugün dile getirilen iddiaların bir başka tuhaflığı ise, Çukurca saldırısının hemen ardından saldırının arkasında Suriye ve İran’ın olabileceği iddiasının gündeme getirilmesiydi. Bu iddiayı uzun süredir gündemde tutmaya çalışan ve buradan hareketle Türkiye’nin Suriye ve İran’a karşı daha sert bir politika izlemesi gerektiğini savunan Cengiz Çandar, saldırının ardından şöyle yazıyordu:

“Türkiye’nin PKK ile birlikte, adeta el ele ‘şiddet kısırdöngüsü’ içine çekilmesini bugünkü Ortadoğu siyasi dengeleri düşünüldüğünde, bugünkü İran ve Suriye rejimleri ister mi? Kendimi onların yerine koyarak düşündüğümde, ‘isterler’ diyorum."

Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş ise elinde herhangi bir kanıt olmadığını, ama saldırının arkasında Suriye ve İran’ın bulunduğunu düşündüğünü yazmıştı. Aydıntaşbaş Çukurca saldırısının ardından şöyle yazıyordu:

"Önümde istihbarat raporu olmasa da, herhangi bir yetkili kulağıma bir şeyler fısıldamasa da, PKK’nın son saldırısının ‘şu ya da bu biçimde’ Ankara’nın yeni Suriye politikasıyla ‘doğrudan’ ilintili olduğunu bilecek kadar uluslararası siyaset bilgim var."

Oysa bugün gündeme getirilen “derin plana” göre PKK, Suriye’de ayrılıkçı bir Kürt muhalefeti yaratma arayışı içinde... Bu planın gerçek olduğuna inanılacak olursa, “Kandil-Şam-Tahran ekseni” iddiaları boşa düşmüş oluyor. Yok eğer “Kandil-Şam-Tahran” ekseni geçerliyse, yani Esad rejimi PKK’yi Türkiye’ye karşı eylemlerini artırması için destekliyorsa, buradan, kendi rejimini yıkmak ve Suriye topraklarında yeni bir Kürdistan kurmak için çalışan bir güce destek olduğu gibi tuhaf bir sonuç çıkıyor.

Esad’ın desteğiyle Suriye’yi bölmeye çalışan adam
Çukurca saldırısının ardından egemen basın ağız birliği etmişçesine saldırının emrini veren Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin’in “Suriyeli” olduğunu vurguluyordu. Büyük basında yer alan haberlerde Fehman Hüseyin ismi sürekli olarak “Suriyeli terörist” şeklinde verilmekteydi.

Şimdi aynı “Suriyeli” Fehman Hüseyin’in Suriye’yi bölme planının başrolünü oynadığı ileri sürülüyor. Zap bölgesinde yapıldığı söylenen toplantıları organize eden ve “Alternatif Kürdistan” planını hazırlayan kişi de Fehman Hüseyin oluyor.

Basın, Fehman Hüseyin’in Suriye’ye adına mı, yoksa Suriye’yi bölmeye mi çalıştığına karar verememiş görünüyor.

Dezenformasyon kampanyası mı?
Büyük basının bugün manşetlerine taşıdığı bu haberin “dezenformasyon” amacı taşıyıp taşımadığı akla gelen sorulardan bir tanesi. Sonuç olarak kamuoyunu biçimlendirmek açısından, kimin ne tür bir “plan” yaptığının, bu planların ayrıntılarının ne olduğunun fazla bir önemi bulunmuyor. Bazı ayrıntılarla laf kalabalığı yapılır, hatta birbiriyle çelişkili tezler iç içe geçirilirken, arka planda sürekli olarak aynı mesaj canlı tutuluyor: “Türkiye’nin Kürt sorununun arkasında Suriye ve İran gibi ülkeler olabilir.”

İstihbarat jargonunda birbiriyle çelişkili tezlerin, çeşitli ayrıntılarla bezenerek gündemde tutulmasına “dezenformasyon” ya da “yanlış bilgilendirme” yöntemi deniliyor. Bugün çıkan haber, egemen basının Suriye’deki gelişmeler konusunda kara propagandasına bir de dezenformasyon boyutunu eklediğini düşündürüyor.

(soL - Dış Haberler)