Başbakanı Şamil’ine söz vermiş…

Şamil Tayyar, yandaş medyayı mağdur edebilecek yasa değişikliğinin durdurulması için Erdoğan’ın söz verdiğini açıkladı. AKP’nin yandaşlarını kollama girişimi, Erdoğan’ın basın özgürlüğüne saygısı gibi pazarlanıyor.

Şamil Tayyar dünkü yazısında, Tayyip Erdoğan ile görüşerek, “Türk Ceza Kanunu ’nun dört maddesinde yapılaması planlanan değişikliğin durdurulması yönünde söz aldığını” ifade etti.

Başta Zaman gazetesi olmak üzere, yandaş medyada da yer bulan yazıda Tayyar, “hukuk dışı telefon dinlemeleri ve gizlilik ihlalleri ile ilgili cezaların artırılmasının, gazeteciler için tehlike yarattığı” yönündeki görüşlerini Başbakan Erdoğan ile paylaştığını, Başbakan’ın da “sürecin durdurulabileceğini” söylediğini aktardı.

Gazetecilik “servis edileni” yayınlamaksa…
Aldığı ceza nedeniyle yandaş medyanın “basın savaşçısı” ilan ettiği Şamil Tayyar’ın, “hukuk dışı dinlemeler ve gizlilik ihlalleri ile ilgili cezaların artırılmasının basın özgürlüğünü engellediği” yönündeki iddiası gerçekçi değil.

Ceza yasasındaki değişikliklerin, “devletin belli kademelerince servis edilen ‘gizli’ belgeleri yayınlamayı” zorlaştırabileceği belirtilirken, bu durumda yandaş medyanın kimi köşecilerinin "mağdur" olabileceğine işaret ediliyor. Ancak, “servise dayalı” yayıncılığın, “gazetecilik”, “basın etiği” ve “basın özgürlüğü” adı altında savunulması pek mümkün değil.

Öte yandan, Tayyar’ın söz ettiği ceza miktarları arttırılmak istenen yasalar, TCK'nın 132. maddesi “Haberleşmenin gizliliğini ihlal”, 133. maddesi “Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması”, 134. madde “Özel hayatın gizliliğini ihlal” ve 285. maddesi “Gizliliğin ihlali” suçlarına ilişkin yaptırım hükümlerini kapsarken, ilgili yasaların muhatabının gazeteciler olmadığına, belirtilen güvencelerin hukuk devletinin önemli unsurları arasında bulunduğuna da dikkat çekiliyor.

Basın örgütleri, gazetecilerin üzerindeki en büyük basıncın Terörle Mücadele Yasaları kapsamında yargılanmak olduğuna işaret ederken, söz konusu sorunun ortadan kaldırılması konusunda son zamanlarda “özgürlük timsali” kesilen yandaş medya köşecilerinin ya da liberal kalemlerin herhangi bir girişimde bulunmadığı gözleniyor.

Yandaşlarını kollayan Tayyip’ten “basın savaşçısı” yaratmak…
Şamil Tayyar’ın yazısında Başbakan’ın “Hangi düşüncede olursa olsun, bir gazetecinin makalesi veya kitabı yüzünden, düşünceleri yüzünden cezaevine girmesine gönlüm razı olmaz. Her zaman hakkın ve hukukun yanında olduk, bundan sonra da oluruz... Biz basın özgürlüğünü engelleyici veya ortadan kaldırıcı bir yaklaşım içinde olmayız” sözlerine yer verdiği görüldü.

Ancak, Başbakan’ın, AKP yandaşlarını korumak niyetiyle atmaya hazırlandığı adımın, “basın özgürlüğüne saygı” diye sunulmasının inandırıcılığı bulunmuyor. Zira, halen Dicle Haber Ajansı (DİHA), Atılım gazetesi, Özgür Radyo, Yürüyüş dergisi, İşçi-Köylü gazetesi, Devrimci Demokrasi gazetesi, Azadiya Welat gazetesi, Sanat ve Hayat dergisi, Gün TV, Demokrat Radyo, Mücadele Birliği dergisi, Kızıl Bayrak gazetesi, Devrimci Hareket dergisi, Demokratik Dönüşüm dergisi gibi solcu ve ilerici basın-yayın organlarına yayın yasağı uygulanırken, 40’ın üzerinde muhalif gazeteci tutuklu bulunuyor. Ayrıca, 2 binden fazla internet sitesi de yasaklanmış durumda.

(soL - Haber Merkezi)