Ali Bulaç neyi keşfetti?

MÜSİAD'ın TÜSİAD ile "izdivacını" eleştiren Ali Bulaç, İslamcı sermaye gruplarının diğerlerinden hiç de farklı kalmadığını farketti (!) Ali Bulaç "sömürünün" zaten doğal olarak birleştirdiği iki örgütün buluşmasından sonra MÜSİAD için "Mağdurlar adına mücadele edenler dönüşüyor" dedi.

Zaman yazarı Ali Bulaç, bu haftaiçi kaleme aldığı iki yazısını da MÜSİAD ile TÜSİAD arasında gerçekleştirilen görüşmeye ayırdı. 13 Mayıs'ta MÜSİAD'ın TÜSİAD'ı ziyaret etmesini "son 100 yılın en önemli olayı" olarak niteleyen Ali Bulaç, İslami sermayenin de TÜSİAD ile benzeşmeye başladığını yazdı.

İslamcı sermayenin geleneksel sermayeyle bu ilk buluşması, neden bilinmez, İslamcı sermayenin farklı olduğu kanısı taşıyan Bulaç'ı rahatsız etmiş görünüyor. Bulaç'ın yazısı bu konuda İslamcıların en azından bir kesiminde bir tartışma yürüdüğüne işaret ediyor. İşte Bulaç'ın yazısından "geç yaptığı keşfe" dair satır başları:

Geçtiğimiz Ocak ayında da bu konuda bir yazı kaleme aldığını belirten Ali Bulaç, bu yazıdaki "hüküm cümlesi"ni şu şekilde aktardı: "Bu süreçte TÜSİAD'a perspektif yoksunluğu dolayısıyla ve farkında olmaksızın önce form, arkasından normlar seviyesinde benzeşmeye başlayan MÜSİAD Türkiye'nin içine girdiği zamanın ruhunu temsil etmekten uzağa düşüyor. Yaşadığımız büyük politik ve fikri değişimin iktisadi boyutunu ne TÜSİAD ne onu taklit eden MÜSİAD doğru okuyor."

"İslami iddia ve kökenlerden uzaklaşıyorlar"
Daha önce yazdığı bu yazıda MÜSİAD'ın zamanın ruhunu temsil etmekten uzağa düştüğünü iddia eden Bulaç, dünkü ve pazartesi günkü yazılarında ise, MÜSİAD'ın "İslami iddia ve kökenlerinden" uzaklaşmakta olduğunu yazdı.

Cumhuriyet'in zengin yaratma modeline karşı çıkışım ilk kez 1970'lerde gerçekleştiğini öne süren Bulaç, "Bu tarihten sonra Anadolu'da devletten beslenmeyip kendi kaynaklarını kendisi oluşturan, Batılı yaşama tarzını benimsemeyip İslami/mazbut hayat yaşayan muazzam bir ekonomik ve ticari hareketlilik başladı. Hareket sıçrama yapacak noktaya gelince devlet, 1923 ruhuyla 28 Şubat'la buna cevap verdi. 28 Şubat'ın mesajı şuydu: Devletin kontrolü ve onayı dışında ekonomik faaliyet ve model olamaz Batılı yaşama tarzına uymayan zenginlere hayat hakkı tanınamaz" dedi.

"Kilisenin Roma'yı taklit etmesine benziyor
28 Şubat'la birlikte "'yeşil sermaye' diye yaftalananlar, süreci değerlendirip 'mazbut hayat'ı 'muhafazakârlık'la değiştirdiler dini/İslami kökenlerini 'alan dışı'na çıkarıp politik sisteme dahil oldular" diyen Bulaç, "MÜSİAD'ın TÜSİAD'laşması 300 sene zulüm gören kilisenin Roma'yı taklit edip, 476'dan sonra 'dini Roma' olarak ortaya çıkmasını andırıyor" dedi.

Yeni olan ne?
MÜSİAD'ın "çevrenin dışlanmış, kızgın ve ötekileştirilmiş mağdur ve mazlumları" olduğunu öne süren Bulaç, onun TÜSİAD'a benzemesini eleştirirken "Anlattığım süreç mağdurlar adına mücadele edenleri dönüştürüyor, başkalaştırıyor" dedi. Diğer patron örgütleri gibi MÜSİAD'ın da sahip olduğu bir çok temel özelliği sonradan kazanılmış gibi gösteren Bulaç, MÜSİAD'ın TÜSİAD'a benzemesini şöyle özetledi:

"1) İki örgüt arasında iktisadi politikalara yön veren zihniyet benzerliği. Farklı form ve argümanlarla iki örgüt de "bölüşüm"ü değil, "büyüme"yi temel alıyorlar ki, büyüme devlet müdahalesinin asgariye indirildiği serbest piyasa ile mümkündür. Bu konseptin "adil piyasa" kaygısı yoktur.

2) Mevcut imkânlar çerçevesinde üretim yapısıyla ilgili iki örgütün de yaklaşımı aynıdır. Bu üretim yapısı "meşru ve sınırlı ihtiyaçları" değil, "nefsin sınırsız arzuları"nı tahrik etmeyi öngörüyor.

3) iki örgüt mensuplarının -hiç değilse önemli bir bölümünün- tüketim ve harcama alışkanlıkları hızla birbirine benzeşiyor ve bu en yetkili ağızlardan savunuluyor. Bu ise İslamiyet'in yasakladığı "tekasür ve tefahur"a dayalı bir hayat tarzı olup "tevazu, kanaat ve infak"ı ya sistemin dışına atıyor veya marjinalleştiriyor.

Bu çerçevede TÜSİAD-MÜSİAD evliliği topluma adil ve "felahı unutturmayan refah" getirmeyecek, aksine ezilenlerin aleyhine olacaktır. Benim itirazım bu. Yanılıyorsam, düzeltin."
(soL - Haber Merkezi)