Alçı Che tartışmasını uzatınca 'cahil' suçlamasıyla karşılaştı

Arjantinli devrimci Ernesto Che Guevara'ya televizyon ekranlarından "barbar, katil" demesi ciddiye alınıp yanıt verilince, Nagehan Alçı Che tartışmasını uzattı. Yanıt verenler ise, Alçı'nın cehaletine vurgu yaptı.

Nagehan Alçı'nın Che Guevara hakkında "o bir katildi, barbardı" şeklindeki açıklamalarının ardından José Martí Küba Dostluk Derneği (JMKDD), Alçı'ya yanıt vermişti. Alçı bugün tartışmayı devam ettirdi, JMKDD de yeni bir yanıt verdi. Tartışmaya Radikal gazetesinde Haşim Cem Çelik de katıldı.

Nagehan Alçı, bugün Akşam gazetesindeki köşesinde konuyu tekrar gündeme taşıdığı yazısına, "teorik" bir giriş ekledi. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu olan Alçı'nın hiç mi Adam Smith okumadığı, hatta Politik Ekonomi dersini alıp almadığı sorularını sorduran analizi şöyle: "Tarih boyunca büyük kapitalistlerin, hep ezbere söylendiği gibi 'Hür teşebbüs, hür ticaret, rekabetçi piyasa'dan değil, piyasanın merkezi kumanda güdümünde çarpıtıldığı 'devlet kapitalizmi'nden yana tavır koyduklarını örnekler vererek dile getirdim. Büyük kapitalistler yeni müteşebbislerden, rekabetçi piyasadan ve serbest ticaretten hiçbir zaman hoşlanmadılar. Her zaman liberalizmi boğmak istediler. Devlet ihalelerinden, yatırımlarından, teşviklerinden yana oldular hep. Solcuların da çok sevdiği 'Ekonomiye devlet müdahalesi'nin, gümrük duvarlarının, ticaret kotalarının en büyük savunucusu onlardı. Solcuların 'sosyal' gerekçeleri dolaylı olarak büyük kapitalistleri daha da oligopol haline getirdi. Daha kaliteli ürüne daha ucuza ulaşmak isteyen milyonlarca insan değil, kendi çıkarları önemliydi çünkü. Bu yüzden solcuların ideolojik takıntıları işlerine geldi hep."

Ardından "sosyal demokrasi ya da demokratik sosyalizm" ile "totaliter sosyalizm" arasında bir ayrım yapan Alçı, "Totaliter sosyalist rejimler 'İnsanlığı düzeltmek' uğruna resmi rakamlara göre 100 milyona yakın insanı doğrudan katlettiler. Düşünün, 100 milyona yakın insanı…" gibi neye dayandırdığı bilinmeyen iddialarla yazısını dramatikleştirmeyi de ihmal etmedi.

Guevara SS subaylarından daha betermiş
JMKDD'nin ilk açıklamasındaki, Che Guevara'yı insanlığın hep hatırlayacağı sözlerine karşılık Nagehan Alçı, "Totaliter Küba devletinin dostlarının bana yönelik yaptıkları açıklamada söyledikleri gibi insanlık Guevara'yı hep hatırlayacak. Tıpkı Lenin'i, Hitler'i, Stalin'i, Mussolini'yi, Pol Pot'u, Pinochet'i ve Castro'yu hatırlayacağı gibi…" dedi.

Alçı, "Guevara'nın SS katillerinden özde hiçbir farkı yok! Görüntüde çok daha soylu ve evrensel amaçları zikrettiği için bu zihniyet çok daha tehlikeli üstelik" ifadelerini kullandı.

"Cehaleti bizi dehşete düşürüyor"
Küba Dostluk Derneği, Alçı'nın bugünkü yazısıyla ilgili gün içinde bir açıklama yaptı. Açıklamada "Yazının Che’ye hakaretlerle dolu ve yazarın art niyetini dolayımsız biçimde gösteren en irinli yanları bir yana yazdıklarının bütününde göze çarpan cehalet bizleri dehşete düşürmektedir" denildi.

Alçı'nın kapitalist sistemin en temel yasalarından bihaber olduğunun, kapitalizmde devlet rolüne ilişkin tuhaf teorik göndermelerinden anlaşıldığı belirtilen açıklamada, "Bush ve neo-conlara karşı takınılan ‘eleştirel’ tutumdaki uyanıklık da takdire şayan değildir. Çünkü Alçı’nın tahammülsüzlüğünün kapitalist kâr hırsına karşı değil, kapitalizm koşullarında dahi devletin geçmişte üstlendiği toplumsal işlevlere yönelik olduğu hemen anlaşılmaktadır. Sosyal demokrasiye çattıktan sonra ‘totaliter sosyalizme’ nasıl ve neden geçiş yapıldığını anlayamadığımız yazıda bu konuyla ilgili söylenenler Alçı’nın yirminci yüzyıl tarihini nereden öğrendiği konusunda bir merak uyandırmaktadır. Sosyalizm deneyimleriyle ilgili hakaretlerinin okur üzerindeki etkisini arttırmak için uydurduğunu tahmin ettiğimiz 100 milyon rakamı, yazının bütününü kuşatan ciddiyetsizliğin en çarpıcı örneğidir. Ve ne kadar iri rakamlarla süslenirse süslensin, Nagehan Alçı’nın hakaretleri, bu deneyimlerin insanlığın bakiyesinde kalan en ileri kazanımları temsil ettiği gerçeğini unutturabilecek güce sahip değildir" denildi.

Alçı’nın dünya kamuoyunu sarsan linç görüntüleri ve halklara yönelik türlü zalimlikler karşısında tek söz söylemeyip kafayı Che’ye taktığına dikkat çekilen açıklamada, "Alçı, eskilerden kalma bir alışkanlıkla Mussolini ve Hitler gibi katillerin arasına Lenin, Fidel ve Che’nin isimlerini sıkıştırarak bu büyük devrimcilerin ve onların temsil ettiği sosyalist değerlerin hala dünyada milyonlarca yoksulun umudu olduğu gerçeğini asla değiştiremez. Alçı, yoksullar adına konuşmayı bir kenara bırakmalıdır. Kendisinin de belirttiği gibi kapitalistlerin Che’yi metalaştırmaya dönük bütün girişimlerine rağmen, dünya üzerinde zalimliğe karşı yükselen her çığlık hâlâ Che’nin yaktığı isyan ateşiyle tutuşmaktadır" ifadelerine yer verildi.

'Buyrun hanfendi, meydan sizin'
Celal Bayar Üniversitesi'nden öğretim üyesi Haşim Cem Çelik de bugünkü Radikal gazetesinde Nagehan Alçı'ya bir yanıt yazısı kaleme aldı. Çelik, Alçı'nın konuyla ilgili ilk yazısının "Nagehan hanımın kendi tabiriyle yarı obsesif yarı şizofrenik ruh halinin bir yansıması gibi durduğunu" belirtti.

"Ne zamandan beri, özgürlük, adalet, insan hakları, demokrasi, barış, hakkaniyet ve yoksullukla mücadele gibi kavramlar liberal değerler oluyor da siz buna tüm kalbinizle inanıyorsunuz? Bu kelimelerin sizin indinizdeki epistemolojisinde mi bir sorun var yoksa siz ontolojik bir çelişki içinde misiniz? Özgürlükten anladığınız ne ve kimin için? Ya barış, bir de yoksullukla mücadele? Beğenmediğiniz, diktatörlükle itham ettiğiniz Hugo Chavez’in yoksullukla mücadeledeki gıda bankaları örneğini ve misyonlarını ya da Küba’daki bebek ölüm oranlarının düşüklüğünü hatırlatmaya bilmem gerek var mı? Bu görmeme ve duymama hali, övünerek bahsettiğiniz Boğaziçililere has bir durum mu yoksa sadece siz de mi öyle bir etki bıraktı?" diyen Çelik, kendisinin tanıdığı Boğaziçililer'in hiç böyle olmadığını, ağızlarından çıkanı kulaklarının duyduğunu söyledi.

John Stuart Mill'e gelince…
Çelik, yazısının sonunda, Nagehan Alçı'nın övdüğü liberallerden John Stuart Mill'e dair de bir pasaj yazdı. İlgili kısım şöyle:

"Kendisinin öve öve bitiremediği John Stuart Mill’e gelince... Şimdi onun kaleminden çıkan bir alıntı yapacağım. Umarım bu alıntıdan sonra John Stuart Mill’e de yamyam demezsiniz. John Stuart Mill’in nasıl bir liberal olduğunu görelim. Biraz uzun olacak lakin Nagehan hanımın yüksek müsaadeleriyle August Bebel’in ‘Kadın ve Sosyalizm’ kitabında dipnot olarak yazdığı Stuart Mill alıntısına bakalım (August Bebel, Kadın ve Sosyalizm, syf. 411, İnter Yayınları): “Eğer komünizmin ve onun tüm fırsatları ile mevcut toplumsal koşullar ve onun tüm ıstırapları ve haksızlıkları arasında seçim yapmak gerekse idi eğer özel mülkiyet kurumu, çalışma ürününün, bugün gördüğümüz gibi, neredeyse çalışmayla ters orantılı dağılmasını zorunlu sonuç olarak beraberinde getirseydi –en büyük paylar hiç çalışmamış olanlara, daha az büyük paylar, çalışmaları neredeyse lafta kalanlara, çalışmanın ağırlaştığı ve nahoşlaştığı oranda ödemenin küçüldüğü sonuçta en yorucu ve yıpratıcı işin, en gerekli yaşam gereksinimlerini karşılayacağına kesinlikle güvenilemeyeceği denli, aşağı doğru böyle düşseydi diyelim ki alternatif, ya bu ya komünizm olsaydı, o zaman komünizmin büyüklü küçüklü tüm günahları terazide pul gibi kalacaktır.” Böylesi bir cehaletle daha fazla uğraşma belagatini kendinde bulamayan EceTemelkuran, “Buyurun meydan sizindir hanımefendi” deyiverdiydi. Ben de aynından diyorum. Buyrun hanımefendi meydan sizindir. Lakin son tahlilde bir psikologa görünmenizde fayda olduğunu da söylemek durumundayım."

(soL - Haber Merkezi)