Yeni efsanemiz Osmanlı!

Zaman'dan Mümtaz'er Türköne, Türk milliyetçiliğinin yerini Osmanlıcılık ideolojisinin alması gerektiğini söylerken, 5 bin yıllık Ergenekon efsanesinin yerine de 5 yüzyıllık Osmanlı efsanesini koymayı öneriyor.

soL (HABER MERKEZİ) Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne "Yeni Osmanlı" projesinin ideologluğuna soyundu. Türköne, son günlerde yazdığı yazılarla, milliyetçiliğin 5 bin yıl öncesine dayanan "Ergenekon efsanesi"nin yerine 500 yıllık Osmanlı efsanesini koymak gerektiğini vaaz ediyor. Ergenekon efsanesinin "kof inançları" yerine ise Türköne daha inandırıcı olduğu şüpheli olan Osmanlı efsanesinin "adalet ve ahlaki üstünlük" hikayelerini koymuş.

Türköne Zaman'daki köşesinde 20 ve 22 Şubat tarihlerinde yazdığı yazılarıyla "Küçük Türkiye milliyetçiliği"ni hedefe koyuyor. Cumhuriyet'in kuruluş ideolojisi olan milliyetçiliği "imparatorluk kültürü ile yoğrulmuş bu topraklara yabancı" olarak tanımlıyor ve bir mecburiyet olarak nitelediği cumhuriyetin ulus-devlet projesinin amacının ise Osmanlı'dan uzaklaşmak olduğunu söylüyor.

Türköne'nin temel meselesi ise Türk milliyetçiliğinin ufkunun ancak "Küçük Türkiye"ye yetmesi. Oysa Ortadoğu'ya hamilik yapmanın, yani "büyük düşünme"nin yolu, Osmanlıcılıktan geçiyor. "Moğol efsanesindeki kurdun izini aramak yerine Osmanlı'dan kalma haritaların ayrıntılarına bakmalıyız" diyen Türköne, ikna olmayanlara da kâr-zarar hesabını gösteriyor ve "bir kurdun peşinden gidecekler ile Osmanlı'nın bize miras bıraktığı ahlakî otoriteye rıza gösterecek Ortadoğu halklarını karşılaştırmayı" öneriyor.

"5000 yıl öncesinin masallarıyla uğraşmak yerine, ayrılalı aradan henüz 100 yıl bile geçmeyen yakın coğrafyanıza yönelmek zorundasınız" diyor Türköne, ancak "Bu coğrafyada yaşamanın bir raconu var. Milliyetçiliğin dar kalıplarını kırıp büyük düşünmek zorundasınız. Bunun için ise en fazla Osmanlı kadar Türk olabilme hakkına sahipsiniz".

Türköne'nin önerdiği Osmanlı efsanesi şöyle: "Türkiye, bölgesinde barış ve istikrar arıyor. Bölgenin de barış ve istikrara ihtiyacı var. Türkiye, bölgede birbirine diş bileyen Kürt ve Arap milliyetçiliklerinin dökeceği kanı ancak ahlakî bir önderlik vesayeti ile çözebilir. Dünyaya bu ahlakî önderlik tezi ile tıpkı bir Osmanlı gibi bakmalıyız. Osmanlı'yı güçlü kılan adaletiydi, yani ahlakî üstünlüğü. Bölgemizin adalete ve adalet dağıtacak düzenli ve istikrarlı bir güce ihtiyacı var."

Türköne'nin argümanını temellendirmek için yazılarında sık sık başvurduğu "Sevres'in layık gördüğü 'Küçük Türkiye'" imgesinin, Sevres Anlaşması'nın "Küçük Türkiye"yi değil başında padişahı ile "Küçük Osmanlı"yı öngördüğü hatırlandığında tarihsel açıdan sorunlu olduğu söylenebilir. Ancak Türköne'nin derdi "büyük düşünmek" olunca bu küçük ayrıntı da önemsizleşiyor.

Büyük Türkiye hangi yöne büyüyecek tartışması
Türköne'nin "tezleri"ne milliyetçi cenahtan Yeni Çağ gazetesi yazarı Arslan Bulut yanıt vermiş. Bulut, 22 Şubat tarihli yazısında Türköne'nin Türk milliyetçiliği yerine Osmanlıcılık tavsiye etmesine, Osmanlıcılık yapmanın "Büyük İsrail" projesine hizmet etmek anlamına geldiği yanıtını veriyor. Bulut da "Küçük Türkiye"den yana değil tabii. Ancak mesele Tükiye'nin hangi coğrafyaya doğru genişleyeceğinde.

Bulut, Türkiye'nin yeni Osmanlıcılık ile Ortadoğu'ya doğru değil, klasik milliyetçilik ile Kafkaslar'a doğru genişlemesine taraftar! "Bugün, Türkiye ile Azerbaycan'ın tek devlet olmasının önünde hiçbir engel yoktur! Yeter ki iki ülkenin devlet adamları bu iradeyi gösterebilsin" diyor.

Ayrıca Türköne'nin tarihi değerlendirmelerine de itirazları var. Bulut, Türköne'nin ileri sürdüğü gibi Cumhuriyet'in de bir "Küçük Türkiye" projesi olduğuna karşı çıkıyor. "Büyük Türkiye" için Abdülhamid'e geri gitmeye gerek olmadığını, Mustafa Kemal'in de referans alınabileceğini söylüyor: "Üstelik Atatürk, 'Küçük Türkiyeci' değildi. Panturanizm ve Panislamizmi reddeder görünmüştür, ancak bu durum, yeni kurulmuş Türkiye'nin güvenliğini sağlamak içindi. Yani Türk milliyetçileri her zaman büyük düşünmüştür."