soL (HABER MERKEZİ) Girişimci Türk işadamları, Ortadoğu'da yaşanan trajedileri fırsata çevirmekte sınır tanımıyorlar.
Başbakan Erdoğan'ın Davos zirvesinde gerçekleştirdiği çıkışın ardından Erdoğan mazlum halkların koruyucusu ilan edilmiş ve cesaretine övgüler düzülmüştü. Erdoğan'ın zirvede moderatöre sarf ettiği "one minute" sözü de dillere dolandı. Son olarak, televizyon ve gazetelerde yayımlanmaya başlayan bir reklam, bu ifadeyi kullanıyor.
"One minute"in karizması ve sempatikliği!
Borusan Oto'nun Land Rover marka cipler için hazırlattığı reklamda, büyük puntolarla yazılan "one minute" ibaresi ile "Bir dakika bile çok önemli" mesajı veriliyor. Reklam ajansı, "Reklamda süre kısıtlamamız vardı. Biz de 'one minute' sözünün gündemdeki etkinliğinden güç almak istedik" derken, Borusan yetkilileri "Teklif reklam ajansından geldi. Biz de Erdoğan'ın karizması ve halkta uyandırdığı duygunun, ürünün tanıtımında etkili olacağı düşüncesiyle uygun gördük" açıklamasını yaptı. Lüks ciplerin son dönemde en çok AKP zengini "mütedeyyin" kesimlerce tercih edildiğini de bunlara eklemek gerekiyor.
"One minute" sözünün "gücü ve karizmasından" nasiplenmek isteyen bir diğer girişimci ise, son zamanlarda Telekom reklamlarında karşımıza çıkan Cem Yılmaz'dı. Geçtiğimiz hafta, Erzincan'ın düşman işgalinden kurtuluşunun 91. yıl dönümü dolayısıyla bir törene katılan Yılmaz, "Dediler ki gösteri ne kadar sürecek. Dedim ki 'one minute'. Demek ki 6 dakika sürecek" diye konuşarak hem "sempatik ve esprili" kişiliğinden ödün vermemiş oldu, hem de Başbakan Erdoğan'a muzip bir selam gönderdi. Salonda bulunan, aralarında Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın da bulunduğu onlarca bürokrat, Yılmaz'ın esprisi üzerine "kahkahalara boğuldu".
"One minute", yerel seçime hazırlanan adayların da imdadına yetişti. AKP Manavgat Belediye Başkan Adayı İbrahim Kendiroğlu, seçim afişlerinde "one minute - bu sefer tamam" gibi yaratıcı bir slogan kullandı.
Öte yandan, turizm firmalarının özellikle Arap ülkelerindeki potansiyel müşterileri Türkiye'ye çekmek için "One minute"in karizmasına başvurduğu haberlere yansımıştı.
Filistin atkıları ve kefiyeler iyi para getirdi
Kısa süre önce, Iraklıların kullandığı poşular Hollywood yıldızlarının boyunlarını süslemiş, daha sonra da Türkiye'de en moda aksesuar haline gelmişti. Onlarca yıldır İsrail zulmüne direniş gösteren Filistinlilerin geleneksel başlıkları olan kefiye de, Gazze'de yaşanan son saldırıların ardından gözde bir ticaret nesnesi haline geldi. Samimi olarak Filistin ile dayanışma duygularını dışa vurmak isteyen insanların yanında, timsah gözyaşları döken pek çok İsrail dostu da kefiyelere yoğun ilgi gösterdi. Tekstil ve ihracat firmaları, bu ilgiyi değerlendirmek için vakit kaybetmeden harekete geçtiler. Bir tekstil firması, "filistinatkisi.com" adlı bir site açarak her kesime hitap edecek mesajlar taşıyan atkılarını pazarlamaya başladı. Atkılardaki mesajlar arasında "Hpimiz Filistinliyiz"den "Allahım, ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum: Hamas'a selam, direnişe devam"a varan çeşitli sloganlar bulunuyor.
"Bye bye Bush" ayakkabılarına talep çok
Türk girişimcilerin en çarpıcı girişimlerinden biri ise kuşkusuz, Iraklı gazeteci El Zeydi'nin, Bağdat'ta dönemin ABD Başkanı Bush'a fırlattığı ayakkabılarını sahiplenme çabalarıydı. El Zeydi'nin kardeşinin "Muhtemelen ayakkabıları Irak malıydı, herkes bu işten kara geçmek istiyor" açıklamasına karşın basın, Irak'ta en çok Gaziantep yapımı ayakkabıların satıldığını ve El Zeydi'nin ayakkabılarının da muhtemelen Türk malı olduğunu öne sürmüştü.
El Zeydi tutuklanır ve ayakkabıları da imha edilirken, ayakkabıyı kendi firmasının ürettiğini iddia eden Ramazan Baydan adlı bir işadamı basının karşısına çıkıp, "Dikkatlice izlediğimde ayakkabının bizim ürünümüz olduğunu fark ettim. 1999 yılından beri üretimini yaptığımız ayakkabının tasarımını da kendim yapmıştım. Yaklaşık 10 yıldır 271 adıyla tanınan bir modeldi. Ama bu olaydan sonra 'Bye bye Bush' adını verdik. 'Barışa merhaba' sloganıyla pazarlamasını yapacağız" dedi.
"Filistin, insanların tepkisini iyi değerlendirsin"
Öte yandan, Zaman gazetesi yazarı Fikri Türkel, 14 Ocak tarihli yazısında Filistin'e önerilerde bulunarak, Türk işadamlarının gösterdiği uyanıklığı Filistinlilerin gösterememesini üzüntüyle karşıladı. Ülkeleri işgal altında olan Filistin'e ülkelerini iyi tanıtmaları, insanların tepkisini iyi değerlendirerek turizm gelirlerini artırmak için strateji geliştirmelerini ve her yıl milyonlarca ABD'li tursiti ağırlayan İsrail'e rakip olmak için çaba göstermelerini önerdi. Türkel, örnek olarak ise Küba'yı verdi ve "Küba benzer bir sevgiyi çok iyi kullandı ve turizmi çok büyük bir gelir haline getirdi" yorumunu yaptı.